BÜLENT KORUCU | YORUM
“Türkiye hiçbir zaman çöp ithalatı yapmamıştır; hammadde olarak atık alıyoruz.” cümlesini kurabilen ademoğlundan ben korkarım, siz de korkun. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı, çiçeği burnunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum, uluslararası medyada çıkan ‘Avrupa’nın çöpü Türkiyeye’ haberleri üzerine kendini böyle savunmuştu. Adamlar çöplerine çip takıp Adana kırsalında sobelemişti oysa. Gözümüzün içine baka baka yalan söyleyebilen birinin Erdoğan rejiminde geleceğinin parlak olacağını tahmin etmek zor değil. Kariyer basamaklarını çıkış hızını da iddiamıza şahit tutabiliriz.
Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu düzende, ne olursa olsun mahçup olmama hatta zeytinyağı gibi üste çıkabilme kabiliyeti önemli ama AKP’nin İstanbul adayı olmak için yeterli değil. Başka özelliklere de sahip olmalısınız. Selefleri Kadir Topbaş ve Binali Yıldırım’a bakarsanız ne demek istediğim anlaşılır. Erdoğan, aradığı genç görünümlü, modifiye ‘Binali’yi buldu.
Murat Kurum’un donuk ve anlamsız çehresi eleştiri konusu oluyor ki bu bence Binali Yıldırım’a en çok benzeyen yönü. İstanbul, hem yönettiği bütçe hem de medyatik olma imkanları açısından herkesin başını döndürecek ve liderlik rüyaları görmesini sağlayacak bir şehir. Fazla eskiye gitmeye gerek yok Bedrettin Dalan, Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtüna ve Ekrem İmamoğlu örneklerini sayabiliriz. Cumhurbaşkanı, Erbakan’ın akıbetini yaşamamak adına hep temkinli davrandı. Lider kumaşı olmayan, koltuğuna tehdit oluşturmayacak, düşük profil isimleri seçti.
Söz konusu familyanın diğer özelliği verilenle yetinmesi ve talepkar olmaması. İdris Güllüce’nin yerine Topbaş’ın tercih edilmesi bu yüzdendi. Tevfik Göksu ve Güllüce’nin de lider kumaşı yok lakin onlar önlerine konanla yetinmek yerine yandaki tabağa gözleri kaydı. Erdoğan’ın kitabında yeri olmayan hatta büyük günah diyebileceğimiz şeylerdendir bu. Ona göre hırs, tek kriter olan sadakati sakatlar ve hırsın zerresi bulaşmış olanı anında saf dışı bırakır.
İstanbul ve onun imar rantı, Erdoğan’ın kurduğu finans havuzunu besleyen kaynakların başında geliyor. Sadakatinden tamamen emin olmadığı kimseyi gözenin başına oturtmaz. Aslında kimseye de yüzde yüz güvenmez; sadece kendisinden ne kadar çekindiğini, korktuğunu ölçmeye çalışır. Murat Kurum, her şeyiyle içe sinen aday değil ama ‘ehveni şer’ diyebiliriz.
Normal şartlarda veliahtı koltuğa oturtup hem tecrübe kazanmasını hem de podyumda boy göstermesini isterdi. Ancak Ekrem İmamoğlu karşısında kaybetme ihtimalleri yüzünden cesaret edemedi. İlk seçimdeki psikoloji, CHP’nin adayını seçmek değil Erdoğan’a kaybettirmekti. Aday aileden çıksaydı aynı psikoloji katlanarak sandığa yansırdı. AKP lideri, İstanbul’u kaybetmekle birlikte veliaht projesini de çöpe atmasıyla sonuçlanacak adımı atmadı.
Murat Kurum’un CV’sindeki başlıklardan biri 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasının şüphelilerinden olması. Emlak Konut GYO Genel Müdürü sıfatıyla ifadesi alınanlardandı. Suç ortaklığı, kirli rejimlerin dayanışma saiklerindendir ve suçluları birbirine kenetler.
AKP adayı, ‘Fatihin önünde ellerimizi bağlayacak, boynumuzu bükeceğiz’ sözleriyle İmamoğlu’na gönderme yaparak işe başladı. Keşke hakikate hürmet edecek, adalete boyun eğecek olsalardı, hep birlikte ‘işte Muradımız buydu’ deseydik.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***