Güney Afrika, ‘soykırım” yapmakla suçladığı İsrail’in Gazze’deki askeri eylemlerine derhal son verilmesi için ihtiyati tedbir talebinde bulundu
Güney Afrika’nın, İsrail’in 7 Ekim saldırılarından sonra Gazze’de yürüttüğü savaşta soykırım işlediği iddiasıyla açtığı davanın ön duruşmaları bugün Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) başladı.
Güney Afrika avukatları, iki gün sürecek davanın ilk günkü duruşmasında İsrail’i bağlayıcı ihtiyati tedbirlerin almalarını istedi. Tedbirler arasında Filistinli kaynaklara göre bugüne kadar 23 bini aşkın kişinin öldürüldüğü Gazze’deki askeri operasyonun derhal durdurulması yer alıyor.
Duruşmada söz alan Güney Afrika Adalet Bakanı Ronald Lamola, “Devlet topraklarına yönelik hiçbir silahlı saldırı, ne kadar ciddi olursa olsun, vahşet suçları içeren bir saldırı bile, ister hukuk ister ahlak meselesi olsun, sözleşmenin ihlali için herhangi bir gerekçe veya savunma sağlayamaz. İsrail’in 7 Ekim 2023 saldırısına verdiği karşılık bu çizgiyi aşmış ve sözleşmenin ihlaline yol açmıştır.” dedi.
Pankartlarla gösteriler
Duruşma öncesinde yüzlerce İsrail yanlısı protestocu, Hamas’ın elindeki rehinelere atıfta bulunan “Onları evlerine getirin” yazılı pankartlarla UAD binası yakınlarında yürüyüşe geçti.
Mahkeme binasının dışında ise Güney Afrika’nın hamlesini desteklemek üzere Filistin bayrağı sallayanlar ve protesto gösterileri düzenleyenler yer aldı.
İki gün sürecek ön duruşmaların ilk gününde, Güney Afrika avukatları Gazze savaşında İsrail’i neden soykırım niteliği taşıyan eylem ve ihmallerle suçladıklarını ve ihtiyati tedbir talebinin sebebini açıkladı. Bu yönde bir kararın çıkmasının haftalar alması bekleniyor.
Duruşmanın ikinci gününde İsrail’in savunma yapması öngörülüyor.
Güney Afrika’nın iddiaları neler?
Güney Afrika, 84 sayfalık başvurusunda İsrail’in 7 Ekim saldırılarının ardından başlattığı operasyonda Gazze’deki Filistinlilere karşı öldürerek, ciddi zihinsel ve bedensel zarar vererek, yerleşim yerlerini yıkarak, kuşatma ile açlık ve susuzluğa maruz bırakarak “fiziksel yıkımlarına yol açacak koşulları” yaratarak soykırım yaptığını dile getirdi.
Duruşmada “Bu eylemler Güney Afrika’nın başvurusunda ayrıntılı olarak belgelenmiş ve güvenilir, genellikle BM kaynakları tarafından teyit edilmiştir.” diyen Güney Afrika’nın avukatı Adila Hassim duruşma sırasında soykırım davranışının modelini göstermek için örnekler sıraladı.
Güney Afrika ayrıca İsrail’in 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki diğer temel yükümlülüklerini de ihlal ettiği suçlamasında bulundu.
1948 sözleşmesi soykırımı “ulusal, etnik, ırksal veya dini bir grubu tamamen veya kısmen yok etmek amacıyla işlenen fiiller” olarak tanımlıyor.
Güney Afrika’da iktidar partisi Afrika Ulusal Kongresi, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki politikalarını “apartheid” rejimi altındaki kendi tarihiyle karşılaştırıyor.
Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa mahkeme öncesinde yaptığı açıklamada “Bir zamanlar mülksüzleştirmenin, ayrımcılığın, ırkçılığın ve devlet destekli şiddetin acı meyvelerini tatmış bir halk olarak, tarihin doğru tarafında duracağımız konusunda netiz.” dedi.
Netanyahu: Gazze’de kalma niyetimiz yok
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise çarşamba günü yayınladığı bir videoda ülkesinin 7 Ekim sonrasındaki adımlarını savundu ve “İsrail’in Gazze’yi kalıcı olarak işgal etmek ya da sivil nüfusu yerinden etmek gibi bir niyeti yoktur.” dedi.
Netanyahu konuşmasında “İsrail Filistin halkıyla değil Hamas teröristleriyle savaşıyor ve bunu uluslararası hukuka tamamen uygun bir şekilde yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Netanyahu, İsrail ordusunun sivil kayıpları en aza indirmek için elinden geleni yaptığını, Hamas’ın ise Filistinli sivilleri canlı kalkan olarak kullanarak bu kayıpları en üst düzeye çıkarmak için elinden geleni yaptığını de sözlerine ekledi.
Soykırım iddiası, Holokost’taki Nazi soykırımının ardından kurulan bir Yahudi devleti olarak İsrail’in ulusal kimliğinin kalbinde yer alıyor.
Normalde BM ve uluslararası mahkemeleri adaletsiz ve taraflı olarak değerlendiren İsrail, Hamas’ın 7 Ekim saldırılarının ardından başlattığı askeri operasyonu savunmak üzere güçlü bir hukuk ekibi gönderdi.
Arap Birliği’nden tam destek
Güney Afrika’nın açtığı davaya Arap Birliği de tam destek veriyor. Güney Afrika’nın açtığı davaya Arap Birliği’nin tam destek vermesinin gayet doğal ve mantıklı olduğunu belirten Arap Birliği Genel Sekreteri UAD’dan Filistinlilerin kanının dökülmesine son verecek adil ve cesur bir karar çıkması temennisinde bulundu.
Brezilya ve Kolombiya da dün Güney Afrika’ya destek verdiklerini açıkladı.
İsrail’e Gazze’deki savaşında destek veren en yakın müttefiki Amerika Birleşik Devletleri’nin Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise Tel Aviv’e yaptığı ziyaret sırasında davayı “değersiz” olarak nitelendirdi.
Blinken “İsrail’e saldıranların, İsrail’in yok edilmesi ve Yahudilerin kitlesel olarak öldürülmesi çağrısında bulunmaya devam ettikleri göz önünde bulundurulduğunda bu durum özellikle üzüntü vericidir.” ifadelerini kullandı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***