(Serbest Görüş) – HÜSNÜ YUSUF TURABİÇ
Bugün yerel seçimlerin partiler açısından kısaca önemine dikkat çekmek istiyorum. 31 Mart’taki seçim sadece belediye başkanlarının belirleneceği bir seçim değil. Her parti için birçok sonuçları olacak. Her sandık için benzer yorumların yapıldığı doğru. Öteden beri istisnasız her seçim tarihi önemde olduğu söylenegeldi. Doğrudur. Her halükarda sandık neticeleri rakamdan ibaret değildir.
Bu yazıda seçimin rakamı aşan boyutlarını anlatmaya çalışacağım. Siyasetten bıkmış veya politikadan umudunuzu kesmiş olabilirsiniz. Politik yazıya burun da kıvırabilirsiniz. Yine de yazının ilerleyen bölümlerine göz atmanızı öneririm. Umutlarınızı yitirmeyiniz. Dünya dönüyorsa umut vardır. Çaresiz değilsiniz çare sizsiniz. Siz politik yapıyı belirleyeceksiniz, politika da sizin hayatınızı.
2024 yerel seçimleri AK Parti için ‘güven oylaması’ demektir. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin üzerinden çok zaman geçmedi, daha bir yıl bile olmadı. Bu kadar kısa sürede iktidarlar sınanmaz, halkın desteğinde değişiklik olmaz. Bu doğru tespit bu seçimlerde geçerli değil. AK Parti’nin kendisi yerel seçimleri güven oylamasına çevirdi.
Yerel seçimlere yüklediği anlam ve önemin büyüklüğü nispetinde genel iktidar sınanacak. Özellikle İstanbul’da… Sadece adaylar yarışmayacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan da oylanacak. AK Parti yönetimi seçimi yerelle sınırlı tutsaydı iktidar açısından bu denli risk ve tehlike barındırmazdı.
Unutulmamalı ki AK Parti son seçimde 2002 oylarına geriledi. Yüzde 35’lere düştü. İttifak olarak Meclis çoğunluğunu elinde tuttuğu ve Cumhurbaşkanlığını kazandığı için üzerinde pek durulmadı. AK Parti’deki erime yerel seçimlerde daha da artarak çözülmeye ve kopuşa neden olabilir. Hele İstanbul tekrar kazanılmazsa hiçbir oy oranı AK Parti’yi tatmin etmez.
1989 yerel seçimlerinde ANAP’ın oyları yüzde 21.80’e düşmüş ve iktidarını güçlükle sürdürmüştü. Sonuçları yorumlayan parti yöneticisi Oltan Sungurlu’nun ‘Üzerimizden silindir geçti’ sözü siyasetin unutulmazları arasına girmişti. Rahmetli Özal, muhalefetin itirazlarına rağmen Çankaya’ya çıkmışsa da orada rahat oturamamış ve istifa sürecine girmişti.
O dönemin siyasi şartlarıyla bugünün ortamı aynı değil. Her ne olursa olsun halkın desteğini yitiren bir iktidar koltukta rahat oturamaz. Önündeki 4 yıllık seçimsiz dönem güllük gülistanlık olmaz, fırtınalı ve çalkantılı geçer. Oylarını arttırması ve İstanbul’u kazanması durumunda 4 yıllık iktidarı dikensiz gül bahçesi olur.
Seçimin CHP için önemi nedir? Öncelikle İstanbul ve Ankara’yı elinde tutmak, iktidara kaptırmamak. Özgür Özel’in ilk seçimi… Bir seçimle koltuğu riske girmez. Eğer İmamoğlu ile aralarında anlaşma yoksa. Özel aday tespitlerinde epey zorlandı. CHP’nin doğasında var. Her dönemde aday belirleme süreçleri sancılı oluyor. Tabanda Hatay adayı Lütfi Savaş’a itiraz var. Özel daha önce Savaş’ın değiştireceği sinyali vermesine rağmen son kararı devam yönünde oldu.
Belki unutuldu CHP. Savaş’ı AK Parti’den transfer etti. Savaş akademisyen kökenli. AK Partili yıllarında karşılaşmıştım ve siyaseti sevmediğini, dönem biter bitmez üniversiteye dönmek istediğini söylemişti. Bu sözün üzerinden kaç dönem geçti, hala siyasetin tam göbeğinde. En renkli adayı CHP çıkardı; Etimesgut adayı aktör Erdal Beşikçioğlu…
Benzer cümleleri Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’dan da duymuştum. Davutoğlu ‘Öğrencilerimi özledim, üniversiteye döneceğim’ demişti. Babacan da siyaseti hiç sevmemişti. Şimdi her ikisinin de partisi var, genel başkan olarak siyasetin içindeler. Ya siyaset daha baskın geldi, ya da isteklerine rağmen siyaset onları bırakmadı.
Babacan’ın başında bulunduğu DEVA seçimlere kendi adaylarıyla giriyor. Adayların önemli bölümünü açıkladı ama medyada pek yer almadı. Bu DEVA’nın tek başına girdiği ilk seçim… Babacan gelecek vaat eden bir isim. Bu vaadini diri tutabilmesi için seçimlerde başkanlık kazanamasa bile hatırı sayılır oranda oy alması lazım. Siyasetin kutuplaştığı, ikili yarışın olduğu seçimler küçük partiler için dezavantaj. Benzer değerlendirmeler Davutoğlu’nun Gelecek Partisi için de geçerli.
Son seçimlerin sürpriz çıkış yapan iki partisi vardı. Biri Yeniden Refah diğeri Zafer Partisi. Oğul Erbakan’ın başında bulunduğu Yeniden Refah’ın İstanbul ve Ankara’da seçime girip girmeyeceği henüz netleşmedi. Oğul Erbakan pazartesi günü Erdoğan’la Saray’da yapacağı görüşmeden sonra kararını verecek. Her ne kadar aksi yönde açıklamalar yapılsa da bu iki şehirde AK Parti’nin adaylarına destek vermesi güçlü ihtimal. Erdoğan için bir oyun bile önemi var. Günün sonunda Erbakan’ı ikna edecektir.
Bu durumda Yeniden Refah’ın boşalttığı alanı Saadet Partisi’nin doldurma ihtimali artar. Bu iki partinin tabanı geçişkenli. YRP’nin oyları, SP’nin seçimlere CHP listelerinden girmesi sonucu artmıştı.
Zafer Partisi başta göçmen karşıtı politika ve aşırı milliyetçi siyasetiyle tabanı bulmayı başardı. Seçimlerde sürpriz oy oranını yakalaması şaşırtıcı olmaz.
Seçimlerin kilit partisi DEM olacak. Özellikle İstanbul, Adana, Mersin gibi şehirlerde aday çıkarıp çıkarmama kararının sonuçlar üzerinde belirleyici rol oynayacağı kesin gibi. Önceki gün DEM yönetimi CHP’ye gitti ve seçimlerin konuşulduğu bir görüşme yaptı. Sızan bilgiler bazı büyükşehirlerde CHP’li adaylara desteğe sıcak baktıkları yönünde. DEM siyasetin sevimsiz partisi ama her parti DEM tabanının desteğine talip. Bazı partiler açıktan bazıları ise örtülü arayış içinde. DEM’in tabanı üzerinde süreç içinde ortaya çıkacak AK Parti’nin planları var.
Seçimlere ‘hür ve müstakil’ girme kararı alan İYİ Parti bazı adaylarını açıkladı. Fakat ne medyada ne de kamuoyunda dikkat çekti. İstanbul ve Ankara gibi iki büyük şehirde İYİ Parti’nin adayları kim olacak? Kimse merak etmiyor. Çünkü yarışın bir parçası olması mümkün değil. İYİ Parti bu seçimde rakipleriyle değil kendisiyle yarışacak.
Sandık sonuçları 7 ay önceki seçim oranlarıyla kıyaslanacak. Kazanma şansı düşük olsa da İYİ Parti’nin alacağı oy hem partinin hem de lideri Akşener’in geleceği açısından çok önemli. Akşener’in müstakil siyaset kararı parti içine ve kamuoyunda sert tartışmalara sebep oldu. Birçok önemli isim partiden ayrıldı. Bunların arasında parti kurucusu ve milletvekili gibi güçlü aktörler var.
Kulislerde Akşener’in koltuğunu ortaya koyduğu iddia edildi. Yani ‘Genel seçimlerden daha düşük oy alırsam çeker giderim’ dediği söylendi. Parti sözcüsü bu iddiayı yalanladı. Akşener bu sözü söylememiş olabilir. Bu seçim sonuçlarının partiye bedel ödetmeyeceği anlamına gelmez. İYİ Parti’nin oyları genel seçim çıtasının altında kalırsa Akşener genel başkan koltuğunda zor oturur. Sadece Akşener’in siyasi hayatı bitmez. İYİ Parti de çok geçmeden kepenkleri indirir.
Bir sonraki seçimlere kadar varlığını sürdüremeyebilir. Tabii, Türk siyasetinde 24 saat bile uzun süredir. Sabah vezir olarak kalkarsın, akşam rezil olarak yatağa girebilirsin. Malum Ankara’nın oyun havaları pek meşhurdur. Siyasetin oyunu hiç bitmez. Denir ki; İstanbul Bizans ise Ankara kahpe Bizans’tır. Yani Ankara’nın entrikası, ayak oyunları hiç eksik olmaz.
Akşener’in siyasi gerçeği yaşayarak öğrenmesine rağmen acemice verdiği politik kararları ben anlamakta zorlanıyorum. Yıllar öncesinden Türk siyasetinde geleceği olan bir isim olarak görürdüm kendisini. Akademik öğrenimini tarih üzerine yaptı. Ve her türlü entrikanın döndüğü 28 Şubat sürecinin içinden geliyor. O karanlık süreçten yara almadan çıktı. Hatta biraz abartılı olsa da 28 Şubat’ın kahramanı olduğu bile söylenebilir. Her türlü tehdit ve psikolojik savaşın hedefi olmasına rağmen onurunu korumasını başardı.
Ama son seçimde Akşener sergilediği git-gel politikalarla çok şey kaybetti. Üzerinde toplumun ahı ve sandığın laneti var. Yaşadığı sıkıntılar, çektiği acılar bu yüzden.
Bir yazının sınırları içinde partilerin durumunu değerlendirmek kolay değil. Ben elimden geldiğince meramımı anlatmaya çalıştım. Siyasetten soğumuş bir topluma bu kadar uzun politik yazıları okutmak çok zor biliyorum. Birçok yazıda tekrarladığım gibi en azından tarihe not düşmek istedim. Demem o ki, bu seçimler her parti ve lider için ‘güven oylaması’ hükmündedir. Kazananın yolu açılır, kaybedenin koltuğu gider.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***