Benavidez: Bu bir zaman tüneli. Aslında zaman tünelindeymişim gibi geliyor.
Giuffre: Bu geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekle ilgili…
Helm: Öyle. Bu geçmiş, şimdi ve gelecek… Yani, tüm bunların başlamasının üzerinden neredeyse yirmi yıl geçti. Neredeyse yirmi yıl sonra şimdi oturup bunu tartışacağımızı, bunun üzerinden geçeceğimizi ve olayların bu şekilde gelişeceğini nereden bilirdik? Bundan sonra nasıl gelişmeye devam edeceğini kim bilebilir?…
Ama şu ana kadar bildiğim şey, hayatta kalanlarla bir araya gelmemin devam etmemi sağladığı. Önce tek başına öne çıktım. Kendi başıma bu noktaya kadar gelmeyi hayal bile edemiyordum. Şüphe, korku veya tereddüt yaşadığım ya da yıkılmak istediğim anlarda, yanımda duran kadınlara baktım. Hepimiz kol kola, zincirin halkaları gibiyiz…
CİNSEL SÖMÜRÜ AĞI
Virginia Giuffre, Teresa Helm, Rachel Benavidez, Marijke Chartouni… Çocukluk ve gençlik dönemlerinde uluslararası cinsel sömürü ağı yöneticisi Jeffrey Epstein’in aracılığıyla dünyayı yönetenlerin cinsel istismarına maruz kaldılar.
Cinsel istismarın sınıfı yok. Ama kendimizi bu istismardan kurtarmak istediğimizde ve adalet arayışına girdiğimizde failin konumu çaresizliğimizi büyütüyor. Bu kadınlar cinsel sömürüden kurtulduktan sonra da faillerin takip ve tehditlerinden kurtulamıyorlar. Kimisi sürekli adres değiştirerek yaşamaya çalışıyor, kimisi yurtdışına kaçmak zorunda kalıyor. Yaşadıklarının duyulmaması için büyük baskılara maruz kalıyorlar. Tedavileri bile engelleniyor. Hala takip ve tehdit altındalar.
Genellikle maddi durumları iyi olmayan, istismar geçmişleri olan çocuk ve genç kızlar seçiliyor kurban olarak. Bir hayatta kalan avukatı, sınıfsal konumları şöyle anlatıyor: “Palm Beach Köprüsü, West Palm Beach ’i, Palm Beach Adası’na bağlar. Palm Beach köprüsüyle, West Palm Beach ‘in varoşlarından rüya gibi egzotik Palm Beach Adası’na geçiş yaparsınız. Epstein’in Palm Beach Adası‘ndaki evinde istismar ve sömürüye maruz kalan kızların çoğu yoksul West Palm Beach mahallesindendi.”
KADINLARIN MÜCADELESİ TİCARET AĞINI ÇÖKERTİYOR
Sosyal hizmet kurumlarından gelen, çok küçük yaşlarda istismara uğramış bu kadınlar, yaşadıklarını ifşa ederek uluslararası bir insan ticareti ağını çökertiyorlar. Amerika başkanlarından bilim insanlarına kadar birçok dünya lideriyle bağı olan bir ağ.
Kızların ilk resmi şikâyeti 1996 yılında oluyor. Jeffrey Epstein’in bağlantıları çok güçlü olduğu için bu şikâyet hiç dikkate alınmıyor. Alınsaydı, yıllar boyu yüzlerce çocuk ve genç kız istismara maruz kalmayacaktı. Şikâyet dikkate alınmıyor çünkü Jeffrey Epstein çok profesyonel bir istismarcı. Şikâyetin olduğu Florida’ya taşınır taşınmaz polis karakoluna yüklü bir miktar bağış yapıyor. Kendini korumak için birçok istismarcının yaptığı gibi maddi manevi “fedakarlıklarla” sizi borçlu çıkarıp susturuyor.
2000’lerin başında mağdur genç kızlar ve kadınlar yan yana gelerek şikayetlerini bir davaya dönüştürmeyi başarıyorlar. Dava, Epstein’in ceza almasıyla sonuçlanıyor. Dosyanın savcısı yüklü bir miktar para karşılığında, bir yıl gibi bir ceza vererek dosyayı kapatıyor. Epstein, tutukluluğu sırasında doğru düzgün cezaevinde kalmıyor hatta insan ticareti yapmaya devam ediyor. Dosyayı kapatan savcıya daha sonra ne mi oluyor? Epstein’le adı sürekli anılan Trump’ın Çalışma Bakanı oluyor. Dava hayatta kalanlar için büyük bir yıkım oluyor.
Mücadelenin önde gelen isimlerinden Virginia Guiffre de, istismarcı İngiltere prensi Andrew ‘ya karşı dava açıyor.
Buckingham Sarayı 2015 yılında yaptığı açıklamada; York Dükü ‘nün Virginia Giuffre’yle herhangi bir türde cinsel temas veya ilişkisi olduğunu kesinlikle reddediyor. 2022 yılına gelindiğinde saray Guiffre’ye yenik düşüyor. York Dükü ‘nün askeri bağlantıları ve kraliyet himayeleri Kraliçe’ye iade ediliyor. Yani prens saraydan kovuluyor.
Hayatta kalanlar adalete inanmasalar da mücadeleden vazgeçmiyorlar. Cesur gazeteci, avukat ve savcıların desteğiyle 2019 yılında Epstein’in tutuklanmasını sağlıyorlar. Aynı yıl Epstein hücresinde ölü bulunuyor, intihar ettiği söyleniyor. 2022 yılında da Paris’teki ortağı hücresinde ölü bulunuyor.
TÜRKİYE BAĞLANTILARININ ÜSTÜ KAPATILDI
Epstein dosyası geçtiğimiz hafta Türkiye’de Twitter’da daha çok Yahudilerin çocukları istismar ayinleriyle gündem oldu. Böylece dosyada bahsi geçen Epstein ağının Türkiye bağlantılarıyla ilgili sorunların üstü kapatıldı. ABD’de yorumlar ise 2024 başkanlık seçimlerini etkilemek için dosyanın üzerindeki gizlilik kararının kaldırıldığı. Malum artık evli siyasetçilerin yetişkin kadınlarla seks kasetleri prim yapmıyor, siyasetçilerin çocuklara uyguladıkları cinsel istismarlar aleyhlerinde kullanılmaya çalışılıyor.
YANIT BEKLEYEN SORULAR
Böylece Türkiye’de de dünyada da asıl sorulması gereken sorular göz ardı ediliyor. Dünyanın birçok bölgesinde, bazıları metropollerin göbeğinde bulunan bu evlerde yüzlerce çocuk ve genç kız nasıl yıllarca istismara maruz kaldı? İçinde yüzlerce çalışanın olduğu, komşuların şahit olduğu evlerde istismar neden engellenmedi? Resmî kurumlara şikâyet edilen bu ağ nasıl yıllarca çalışmaya devam edebildi?
Cevabını yine hayatta kalanlardan dinleyelim;
Helm: Bu çok büyük bir sorun. Bunu yapabildikleri için yapıyorlar. Çünkü toplum bunu mümkün kıldı. Kültürümüz buna olanak sağladı? Özellikle parası ve gücü olan insanlar için. Sanırım olay bundan ibaret.
Giuffre: Bu Amerika’nın sorunu değil. Bu uluslararası bir sorun. Ve bu çok eski bir düşünce tarzı. Şunu söyleyen insanlarla karşılaştım: “Neden şikâyet ettiğinizi gerçekten anlamıyorum. Çünkü bir zamanlar 12 ya da 14 yaşında biriyle evlenmek çok güzeldi.” Ne demek istediğimi biliyor musun? Ve pek çok insan hala bu zihin çerçevesine takılıp kalıyor. Ne zaman, buna hayır diyeceğiz. Ahlaki açıdan bunun doğru olmadığını hepimiz biliyoruz.
Bu kadınlar adaleti sağlamak için mücadele ederlerken diğer yandan bu konuda kitaplar yayınladırlar, alanda uzmanlaşarak hayatta kalanlara güç vermeye devam ettiler. ABD’de özellikle zamanaşımı yasasını değiştirmeye çalıştılar. Dünyanın çocuklar için daha güvenli bir yer olmasına çalıştılar.
Epstein ağı çökertildi. Bütün suçlular yargılanmadı, adalet sağlanmadı, hayatta kalanlar gerekli desteği görmedi ama çocukların uluslararası cinsel sömürüsünde bir dönüm noktası oldu.
“Beni hatırlıyor musun? Hayır hatırlamıyorsun. Çünkü benim gibi yüzlerce kadın var. Ama ben seni hatırlıyorum, hayatım boyunca da unutmayacağım.
Şimdi yüzüme iyi bak beni hayatın boyunca unutmayacaksın çünkü seni hapishaneye gönderenlerden biri olacağım!”
Not: Hayatta kalanların anlatımları Glamour Dergisi’nin 2019 yılında yaptığı röportajdan alınmıştır.
Meliha Yıldız: “1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı. Bu, onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan “Kutsal Tecrit”i 2021 yılında yazdı. İkinci kitabı Uçurum Kenarındaki Salıncaklar 2023 yılında yayınlandı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor”
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***