Geçtiğimiz haftalarda çetelerin eş zamanlı olarak yedi hapishanede çıkardığı isyanın ardından Ekvador tarihinin en tehlikeli çete elebaşlarından kabul edilen ‘Fito’ lakaplı Adolfo Macias Salazar’ın hapishaneden kaçması, hükümeti alarm durumuna geçirdi. Salazar’ın firarının hemen ardından polis araçlarının bombalanması ve güvenlik güçlerinin rehin alınması üzerine Devlet Başkanı Daniel Noboa hükümeti, 9 Ocak’ta olağanüstü hâl (OHAL) ilan etmek zorunda kaldı. Hapishanelerde bir süre devam eden olaylarda 50’den fazla mahkûm firar etti, 200 gardiyan rehin alındı. Silahlı kişiler, canlı yayın sırasında bir televizyon kanalını bastı. Eş zamanlı olarak bir üniversite de silahlı baskına uğradı.
Ülkenin farklı şehirlerinde düzenlenen bombalı saldırılar, yanan araçlar ve soygun haberlerinin ardından Devlet Başkanı Noboa, 10 Ocak’ta “Silahlı İç Çatışma Hali” ilan etti. Asker ve polise ‘tam yetki’ verilmesiyle geniş çaplı operasyonlar başladı. Çetelerle bağlantılı binlerce kişi gözaltına alındı.
Ekvador’da yaşanan olaylar dünya basınında da geniş yankı uyandırdı. Ülkede çetelerin isyanıyla başlayan olayları analiz eden Yerel Kalkınma Yönetimi Uzmanı Ekonomist Carlos Mata Iturralde, Gerçek Gündem’e yaptığı değerlendirmede, yoksulluk nedeniyle mafyaya karışan kişilerin ancak istihdamla kurtarılabileceğini söyledi.
Iturralde, “Ekvador’un yapması gereken şey, suç politikası uzmanlarından tekrar tavsiye almaktır. Bu ekonomik nitelikte bir sorun değil, siyasi bir karardır.” değerlendirmesini yaptı.
EKVADOR’DA SUÇ VE CİNAYET ORANLARI
“Suç veya cinayet oranı, yüz bin kişi başına bir dönemde meydana gelen şiddet içeren ölümlerin sayısına göre belirlenir. Cinayetler aile içi şiddet, saldırı, tetikçi, intikam ve anlaşmazlıklar, adam kaçırma, hesaplaşma vb. nedenlerden kaynaklanabilir” ifadelerini kullanan ekonomist Iturralde, “Mevcut durumu analiz edebilmek için endeks açısından ülke tarihine bakalım” diyerek şunları kaydetti:
“Ekvador’da 1980’li yıllardan bu yana suç oranı açısından pozitif bir eğilim vardı. Yani 1980’den 2006’ya kadar her yıl suç oranındaki artış eğilimi yıllık 0,41 oranındaydı. 1980’de 6,9 olan endeks, 2006’da 17,6’ya yükseldi. Merkez sol siyasetçi olarak kabul edilen Rafael Correa Delgado’nun başkan olduğu 10 yıl olan 2007-2017 yılları arasında suç oranı yıllık ortalama 1,5 oranında düştü.
2007’de endeks 16,9’du ve 2017’de 5,8’e ulaştı… O dönemde ülke zaten bir barış adası olarak kabul ediliyordu çünkü şiddetin daha fazla olduğu komşu ülkelerle karşılaştırıldığında güvenlik göstergeleri en iyisiydi.
2018’den 2023’e kadar olan dönemde suç oranı 5,8’den 43,5’e çıktı. Endeks kısa sürede 7’ye çıkarken, kısa sürede son derece güvensiz bir ülke haline geldi.”
SUÇUN GEÇMİŞİNE GÖRE ÜÇ BELİRGİN DÖNEM VAR
“Suç geçmişine göre üç belirgin dönemimiz var. 1980’den 2006’ya kadar olan ilk dönemde güvenlik politikaları hemen hemen aynıydı, tepkiseldi ve çok az bütçe ve teknolojiye sahipti” bilgisini paylaşan Iturralde, şunları aktardı:
“Kamu gücünün maaşı düşüktü, eski, harap polis araçları için yetersiz ücret ödeniyordu ve bakımları azdı. Kişi başına düşen polis sayısı her zaman yetersizdi… Suçları soruşturacak donanım veya kriminologlar o kadar basitti ki, önemli vakalarda komşu ülkelerden iş birliği isteniyordu.
2007’den 2017’ye kadar olan ikinci dönemde, kamu gücüne daha fazla yatırım yapıldı, ancak her şeyden önce ekipman ve maaş iyileştirmelerine yatırım yapıldı… Ayrıca, suçun önlenmesine yardımcı olan istihbarat sistemleri ve personel konusunda da ilerleme kaydedildi. Bunun nedeni kamu maliyesindeki iyileşmenin yanı sıra güvenliğe akıllı yatırımlar yapılmasıdır. Örneğin, 2015 yılında 100 bin kişi başına polis memuru sayısı hala düşüktü; uluslararası kuruluşlara göre 100 bin kişi başına en az 4 olması gerekirken bu sayı sadece 2,7 idi.
YALAN MAKİNESİYLE RÜŞVET TESTLERİ YAPILIYORDU
Bu dönemde suçla mücadelede uygulanan yönetim modelinde olumlu değişiklikler oldu. Mesela güven kanıtları vardı. Bu güven testleri, örneğin, herhangi bir hiyerarşik seviyedeki polis üyelerinin yalan makinesine tabi tutulmasını içeriyordu; böylece ajanın bir mafya tarafından kirletilip kirletilmediği (rüşvet alıp almadığı) belirlenebilecekti. Devriyeler daha sık yapılıyordu ve yakınlık veya toplum polisi denilen şey uygulanıyordu; bu, onların bir mahalleye atanan, bölgede dolaşan ve komşularla konuşan polis memurları olduğu anlamına geliyordu.
2018-2023 dönemi için araç filosu yenilenmemekte olup, akü için lastik ve benzin kalmamıştı. Mafyaların hapishaneleri kontrol etmesine izin veriliyordu. İstihbarat teşkilatı ortadan kaldırıldı, asgari ifadeyle bırakılmaya başlandı ve güven delilleri ortadan kaldırıldı. Devletin güvenlik yapısının tamamı kirlendi, yani organize suçların polis yargı düzeyindeki kamu görevlilerine rüşvet verdiğine dair vakalar veya şüpheler ortaya çıkmaya başladı. Hatta yönetici için çalışan insanlar bile şüpheli hale gelmişti.
SADECE PARASIZLIK DEĞİL, KAMU GÜVENLİĞİNİN AKILLICA YÖNETİLMEMESİ
Mali kemer sıkma politikalarının ilan edildiği bir dönem olduğu için mafyadan polis araçlarının bakımına yardım etmesinin istendiği iddiaları ortaya çıkmaya başladı. Güvenliğe yönelik kamu yatırım harcamalarındaki azalma, bu tasarruflar, genel olarak toplum için daha büyük maliyetler ve ölüm anlamına geliyordu. Bu nedenle, bu sadece parasızlık meselesi değil, aynı zamanda kamu güvenliğinin akıllıca yönetilmemesi meselesidir.”
PANDEMİ DÖNEMİNDE PROBLEMLER ARTTI
“Pandemi, kamu güvenliğinin yönetiminde kontrol eksikliğini ve daha fazla yoksulluğu beraberinde getirdi ancak işleri karıştırmamalıyız.” yorumunu yapan Iturralde, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaygın suçlar ve uyuşturucu kaçakçılığı ya da mafyalar biraz farklı mantıklarla ele alınıyor. Salgın döneminde mafyanın gasp, adam kaçırma gibi alanlarda faaliyet göstermeye başladıkları doğru ama bu daha çok hareket alanlarını genişletecek tüm lojistiğe sahip olmalarından yani iyi silahlanmalarından kaynaklanıyor. Örgütlenmişlerdi ve kendi saflarına pek çok kişinin alınmasıyla diğer alanlara kolaylıkla girmeyi başardılar.
SORUN, İSTİHDAM YARATMAYLA ÇÖZÜLEBİLİR
Yaygın suç, genellikle yoksulluk çeken, depresif bölgelerde veya şiddet içeren ortamlarda yaşamaktan kaynaklanan zorunluluk nedeniyle tetiklenir. Bu, sosyal politikalar ve istihdam yaratmayla durdurulabilir. Mafya, dünyanın her yerinde, en büyük uyuşturucu tüketicileri bile en yüksek gelirli ülkelerde bulunuyor ve dolayısıyla oralarda da dağıtıcılar var.
Mafya çok ulusludur, çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren, yasa dışı finansal sistemler ve kara para aklama içeren şirketlerdir. Vergi cennetleri aynı zamanda Ekvador gibi ülkelerde genellikle organize suç gruplarından uzak olan yapıya da yardımcı olmaktadır. Bu nedenle, yoksulluk suçluların mafyaya katılmasına yardımcı olsa da aslında bu antisosyal bir davranıştır, iktidardaki insanların açgözlülüğüdür.
Bu nedenle Ekvador’un yapması gereken şey, suç oranının düştüğü aşamada olduğu gibi aynı şeyi yapmaya geri dönmek ve suç politikası uzmanlarından tekrar tavsiye almaktır. Bu ekonomik nitelikte bir sorun değil, siyasi bir karardır.”
Kaynak: Gerçek Gündem
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***