M. NEDİM HAZAR | YORUM
“Cehennem boş, tüm şeytanlar burada!”
William Shakespeare/ Fırtına (The Tempest)
Uzak kıta Amerika Jeffrey Epstein gibi tipolojilere sık rastlanan bir kültürü üretmiştir. Nadir de olsa İngiltere gibi medeniyet kültürünün yerleşik olduğu toplumlarda da benzer karakterler ortaya çıkıyor. Jimmy Savile de böyle biriydi. Önce bir BBC dizisine uğrayacak, bu vesile ile enteresan ve gizemli hayatına bir göz atıp, sonrasında Netflix belgesellerine bağlayacağız.
Geçtiğimiz yılın en etkili seri filmlerinden birisi BBC’nin yapımcılığını üstlendiği “The Reckoning/Hesaplaşma” idi.
Dizi, Kraliçe II. Elizabeth’in ölümüyle ilgili olaylar ve dizinin etrafındaki tartışmalar ışığında ilk olarak 2022’de BBC tarafından yayınlanması bekleniyordu, ancak daha sonra 2024’e ertelendi. Daha sonra 2023’e çekildi ve 9 Ekim’de BBC One’da yayınlandı. 4 bölümden oluşan dizi, Savile’in karakteri üzerinden bir toplumun nasıl uyutularak canavarları iyilik timsali kahraman gibi algılatıldığını anlatıyor.
İlk bölümde, kuzey İngiltere müzik ve gece kulübü sahnesinde etkili bir figür olarak yükselişi ve Top of the Pops sunucusu olarak işe başlaması işleniyor. Dizi, Savile’ın erken şöhret yıllarından sonra yaşamına da geçiş yapıyor ve yazar Dan Davies ile yapılan röportajları temel alıyor.
Özellikle üçüncü bölümde, Savile’ın şöhret ve etki zirvesindeyken BBC One’da “Jim’ll Fix It” programını sunduğu döneme odaklanılıyor. Bu bölüm, Savile’ın güç pozisyonunu nasıl kullandığını ve suçlarının mağdurlarını nasıl susturduğunu araştırıyor.
Önce genel bir özet yazalım:
Tam ismi James Wilson Vincent Savile, 31 Ekim 1926’da Leeds, İngiltere’de doğuyor. 20. yüzyılın en tanınmış İngiliz televizyon ve radyo sunucularından biri olarak ün kazanıyor. Ancak, ölümünden sonra ortaya çıkan korkunç gerçeklerle, Savile, modern İngiltere’nin en büyük cinsel suçlularından biri olarak tarihe geçiyor.
Savile’in hayat öyküsüne baktığımızda çok enteresan ve renkli bir yaşam çıkıyor karşımıza.
Savile, İkinci Dünya Savaşı sırasında genç bir delikanlıyken, Bevin-Boys Programı olarak bilinen madencilikte çalıştığı biliniyor. 1940’ların sonlarından itibaren dans salonlarında işletmeci ve eğlendirici olarak çalışmış. Canlı müziğin olmadığı dans etkinliklerinin henüz yaygın olmadığı bir dönemde (1958), ilk DJ’lerden biri olarak kabul edilir. Gençliğinden itibaren, Britannia Turu’nda bisikletçi, profesyonel güreşçi ve uzun mesafe koşucusu olarak sporla uğraşmış ve ilerleyen yaşına rağmen 2005 yılında Londra Maratonu’na katılmış bir aktif sporcu olmuş hep.
Bu tuhaf adam, Tyne Tees Television’da kısa bir süre çalıştıktan sonra, 1964 yılından itibaren BBC’nin hem radyo hem de televizyon programlarında çalışmaya başlamış ve yeni eğlence formatları oluşturmayı başarmış. 1965 yılında Savile o kadar ünlüydü ki, BBC ona “Britain’s No. 1 DJ” adında kendi televizyon belgeseline konu olmuş.
Savile ilk ününü, Top of the Pops hit listesi programını sunan çarpıcı bir sunucu olarak yakalıyor. İlk bölümünü 1 Ocak 1964’te Alan Freeman ile birlikte sunduğu programda, aralarında o dönem henüz pek tanınmayan The Beatles grubunun “I Want to Hold Your Hand” şarkısını da içeren performanslarıyla bir anda İngiltere’nin gündemine oturmuş.
Ancak onu ülke çapında hem bir TV ikonu hem de kahraman yapan konsept ise “Jim’ll Fix It” adlı BBC1’de yayınlanan aile programı. Savile’ın sunduğu program, çocukların hayallerini gerçekleştirmeyi vaat ediyordu; bu hayaller arasında Concorde ile Atlantik’i aşmak ya da bir aslanı evcilleştirmek gibi istekler vardı. Çocuklara olan ilgisine dair sorulara Britanya ironisiyle “Hiçbirini tamamen yaklaşamazdım… Onlardan nefret ederim” şeklinde cevap verdi.
1969 yılbaşı gecesi, BBC ve ZDF tarafından üretilen “Pop Go the Sixties” programı Batı Avrupa’da yayınlandı.
Savile, düzenli olarak hayır işleri organizasyonları düzenledi ve bu süreçte İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’ın ailesiyle arkadaş oldu. Kendi ifadesine göre, 1980’lerin sonunda Prens Charles ve Prenses Diana arasında “gayri resmi evlilik danışmanı” olarak da görev aldı.
1973 yılında ölene kadar annesi Agnes ile birlikte yaşayan bu garip adam annesini kamuya “Düşes” olarak tanıttı ve hayatının tek gerçek aşkı olarak nitelendirdi. Kendi ifadesine göre, annesine olan saygısından dolayı evine kadın misafirler getirmekten kaçındı, ancak yine de yakınlarda bir karavanda alternatif bir mekanı olduğunu belirtti. Annesinin ölümünden sonra, cenazesine kadar beş gün boyunca onun cesediyle birlikte kaldı ve daha sonra bir röportajda bu süreyi kendisi için keyifli bulduğunu söyledi.
Anısına annesinin yatak odasını neredeyse dört on yıl boyunca değiştirmeden bıraktı ve her yıl annesinin kıyafetlerini dolaptan çıkarıp temizletmeye devam etti. Hayatı boyunca evlenmedi ve çok sayıda geçici aşk macerası yaşadığını, ancak hiçbir zaman tek bir partnerle ilişki kurmadığını veya hiçbir sevgilisiyle tam bir aşk gecesi geçirmediğini belirtiyor.
Aslında bu tekinsiz adamın sakat yönüne dair ilk resmi soruşturma 1961 yılına kadar uzanıyor.
Bu tarihte polis, Savile’i o zamanlar işlettiği dans salonlarında reşit olmayan kızlarla cinsel ilişkiye girdiği iddialarıyla ilgili ilk kez sorgulamış. 1985’te Savile, The Sun gazetesine, çocuklarla düzenli olarak iç içe olmasından kaynaklanabilecek olası şüphelere karşı kendini koruduğunu söyledi. “Bir milyon yılda hayalimde bile” bir çocuğu evine almayacağını ya da ebeveyn eşliğinde olmadan arabasında götürmeyeceğini belirtmiş.
1990’da The Independent gazetesi için yapılan bir röportajda gazeteci Lynn Barber, Savile’e kendisine yöneltilen, küçük kızlara ilgi duyduğu yönündeki söylentileri soruyor. Savile, bunun gazetecilerin pop müzik işini anlamamalarından kaynaklanan yanlış algılara dayandığını belirtmiş. Gerçekte pop yıldızlarına ilgi duyan kızların, işi gereği sürekli etkileşimde olduğu kızların kendisi için tamamen çekicilikten yoksun olduğunu ifade etmişler hep.
2000 yılında, BBC için yapılan bir belgeselde belgesel yapımcısı Louis Theroux, Savile’i ilk kez kameralar önünde pedofil eğilimleriyle ilgili söylentilerle yüzleştiriyor, ancak Savile bu iddiaları kesin bir dille reddediyor. Aynı zamanda, çocuklardan nefret ettiği yönündeki daha önceki bir açıklamasının gerçeği yansıtmadığını söylüyordu.
Savile, 24 yıl boyunca Londra’nın kuzeybatısındaki Stoke Mandeville Hastanesi’nin patronuydu ve ölümünden sonra yayınlanan bir rapora (2015) göre, personel, ziyaretçiler, gönüllüler ve hepsinden önemlisi hastalar da dahil olmak üzere en az 60 kişiye cinsel tacizde bulundu. Savile düzenli olarak hastane koridorlarında dolaşıyor, personel diğer tarafa bakarken kurbanlarını kendi isteğiyle seçiyordu. Örneğin 1977’de cilt kanseri tedavisi için başvuran 11 yaşındaki bir kıza tecavüz etti. Bazı durumlarda mağdurlar, maruz kaldıkları istismarı personele veya ebeveynlere bildirdiler; Savile’nin şöhreti nedeniyle o sırada televizyon yıldızına karşı herhangi bir işlem yapılmadı.
BBC örtbas ediyor!
Ölümünün ardından yapılan araştırmalarda ortaya çıkan rakam inanılmazdı, Savile ölene kadar 500’den fazla genç ve çocuğu taciz etmişti! BBC, bu konuda yapılan belgesel ve araştırma programlarını başlarda engellemeye çalıştı. Ancak hakikatın artık saklanamaz bir şekilde ortaya çıkmasından sonra bu kez, Savile aleyhine bir belgesel çekmeye karar verdi.
Özellikle medya ve Kraliyet ailesine olan yakınlığından dolayı Jimmy Savile’in cenazesi bir vatan kahramanı gibi defnedilmişti. Tam bir yıl boyunca başta BBC olmak üzere tüm ülke tabiri caizse bir kahramanın arkasından ağıt yaktı.
Meslektaşı Tony Prince cenazede “Eğer bir cennet varsa, zamanı varsa şimdi gülüyor olacaktır.” diyecekti: “Çünkü eğer bir cennet varsa, Elvis’i bulutların üzerinde tanıtacak.”
Savile’nin danışmanlığını yaptığı genç DJ’ler anma törenine katıldılar ve gösterişli yıldızı sevgiyle andılar. Bunlardan biri Dave Eager, “Jimmy’nin Hevesli Yardımcısı” yazan parlak sarı bir eşofman giyiyordu ve “Jimmy’yi tanıyan herkes bunun hayat değiştiren bir deneyim olduğunu biliyor.” dedi.
Koskoca bir ülke, onyıllar boyu bir yalana inandırılmış ve tarihte eşi benzeri görülmemiş bir sapığı kahraman olarak bağrına basmıştı. Ancak gerçeklerin ortaya çıkmak gibi değişmez bir huyu vardı ve hakikatın anlaşılmasıyla yaşanan travma Jimmy Savile’in yaldızlı imajını yerle bir etmeye yetecekti.
Bir sonraki yazıda bahsini ettiğimiz iki sapkın adamla ilgili iki belgeseli inceleyeceğiz.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***