ADEM YAVUZ ARSLAN | HABER YORUM
Olay Nasreddin Hoca’nın eşekten düşünce “Zaten inecektim!” demesini çağrıştırıyor ama içinde bulunduğumuz durum pek gülünüp geçilecek türden değil. Zira Türkiye hem milyarlarca dolar kaybetti hem de stratejik açıdan çok kritik mevzilerden oldu.
En acısı ise milyarlarca dolarlık kayıplar Fatih Terim Fonu’nda para kaybeden-bir başka ifadeyle çarpılan- futbolcular kadar konuşulmadı. Detayları kalem kalem anlatınca yaşanan skandalı-bana göre ihaneti-daha iyi anlayacaksınız.
Herşeyden önce şunu ifade edeyim; Cumhurbaşkanı Erdoğan tam da aradığı, idealindeki savunma bakanını bulmuş durumda. Zira Yaşar Güler her siyasal İslamcının hayalini kurduğu türden bir asker performansı sergiliyor.
Bu yazıyı yazma nedenim olan açıklamayı TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda yaptı. Bakanlığının bütçesini savunan Güler, alımı yılan hikayesine dönen F-35 savaş uçakları için de “Benim şahsi görüşüm şu: kesinlikle alma taraftarı değilim…” dedi.
Gerçekte Türkiye’ye F-35 uçağı satıldığı zaten yok ama Güler’in argümanları hayli ilginç, dahası düşündürücü. Zira bakan Güler eski bir Genelkurmay Başkanı’ndan ziyade ‘Havuz medyası’ yazarı gibi konuşuyor.
Bakan Güler’in argümanları özetle şöyle:
“F-35 Savaş uçakları çok sorunlu, ABD ve İsrail’de büyük kriz var, ABD bir çoğunu uçuştan çekti, İsrail ABD’ye ağır eleştirilerde bulunuyor, bir çok Avrupa ülkesi de teknik aksaklıklar nedeniyle uçağı kullanımdan çekti.”
Hatta Bakan Güler’e göre ABD’liler F-35’lerin yerine yeni bir uçağa geçelim tartışması yapıyor. Bu noktada sözü yerli üretim KAAN’a getirip “On beş yirmi gün sonra uçuracağız.” dedi. Devamında “F-35 yerine KAAN kullanalım.” diye konuştu.
TBMM tutanaklarına göre Bakan Güler “Kesinlikle F-35 almayalım!” görüşünde.
Konuya devam edeceğim ama bu noktada bir hatırlatma yapayım; 15 Temmuz kumpasının mimarlarından olan Yaşar Güler, ne TBMM’ye ne savcıya ne de mahkemelere gitti. Tıpkı Hulusi Akar, Hakan Fidan ve Zekai Aksakallı gibi özellikle yargıdan kaçırıldı.
Eğer gerçek bir savcının, gazetecinin ya da silah arkadaşlarının karşısına çıksa 15 Temmuz tezgahı kolaylıkla aydınlanır. Bugün Savunma Bakanlığı koltuğunda oturuyor olması da 15 Temmuz’da gösterdiği üstün başarı(!) nedeniyledir.
Savaş uçağı meselesine geri dönersek; Yaşar Güler’in açıklamaları tam bir skandal. Öncelikle söyledikleri doğru değil. Muhtemelen Havuz Medyası’nda ya da Aktrollerde okuduklarını gerçek sanıyor.
Bakan Güler’in “On, onbeş güne kadar uçuruyoruz!” dediği KAAN’ın henüz maketi var. Uzmanların perspektifine göre KAAN’ın Türk Hava Kuvvetleri’ne katılması en iyimser senaryolarda bile 2030’lu yılların ortasını bulacak.
Savunma Bakanının ‘siyasete çabuk ısındığını’ söyleyip devam edelim.
S-400 sevdasının maliyeti
Türkiye’nin bugün yana yakıla uçak arayışının nedeni malum olduğu üzere Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemi. ABD ve NATO’nun çok sert bir şekilde karşı çıktığı alım yüzünden Türkiye üretici ortağı olan F-35 savaş uçağı projesinden çıkarıldı.
Bakan Güler’in anlatmadığı realite ise şöyle; Putin’den 15 Temmuz’un diyeti olarak alınan S-400 sistemindeki iki batarya toplam 144 füze Ankara’da Erdoğan’ın Saray’ını korumak için konumlandırıldı.
S-400’lerin tüm Türkiye’yi koruyacak şekilde aktive edilmesi için 100 milyar dolar gibi bir para gerekiyor. Dolayısıyla arabasının üzerine koyduğu PVC plastik borulara ‘S-400’ yazıp gezdiren AKP tabanının bilmediği şey şu; S-400’lerin kullanılsa bile Türkiye’nin savunmasına bir faydası yok.
Türk Hava Kuvvetleri temelde iki model uçak üzerine kurulu; F-4 ve F-16.
Bu iki uçak da demode ama modernize edile edile bugüne kadar gelindi. TSK, F-4’ler yerine konacak olan F-35 projesine 2007’de girdi. Hem de üretici program ortağı olarak. Nitekim 2018’e gelindiğinde Türkiye dört adet F-35 uçağı için ABD’ye ödeme yaptı. Türk pilotlar ABD’ye gelip eğitimler aldılar.
Fakat Erdoğan’ın S-400 ısrarı nedeniyle Türkiye F-35’ten çıkarıldı.
Bu arada iki uçak daha Türkiye’yi verilecekti. Yani ilk etapta elimizde 6 adet F-35 olacaktı. Ancak ABD Türk pilotları geri gönderip uçakları hangara çekti.
Bu aşamada basit bir hesap yapalım.
Türkiye neler kaybetti görelim; Türkiye hiç kullanılmayacak olan S-400’ler için 2,5 milyar dolar, F-35’ler için 1,25 milyar dolar ödendi. Türkiye F-35’ten çıkarılınca 750 bin dolar da lobi şirketlerine ödedi. Bugün ‘almayalım’ dedikleri projeye geri dönebilmek için lobi şirketlerinin kapısında beklediler.
Dolaylı yollardan harcanan paraları dikkate almasak bile ilk etapda 4,5 milyar dolarlık bir zarar var.
Hesaplanamayan stratejik kayıplardan birisi de Türk sanayicisinin elinden kaçan pazar. Zira Türkiye F-35’ler için 1.005 ayrı parça üretiyordu. Malesef Türk sanayicisi de bu projeden çıkarılınca yıllık 700 milyon dolarlık bir kazanç da buhar olup gitti.
Gelin görün ki muhalefet milletvekilleri bu kadar basit bir hesabı bile Güler’in önüne koyamadılar.
Peki Erdoğan’ın EuroFighter arayışı ne kadar gerçekçi?
Herşeyden önce “Olmadı, EuroFighter alırız!” söylemi ABD’ye karşı blöften başka bir şey değil. Washington da bunun farkında.
Gelelim teknik detaylara. F-35 uçağı 2013’e kadar sistem geliştirme safhası süren 5. nesil bir uçak. Eurofighter ise 4. nesil ve 1990’lara kadar uzanan bir hikayesi var.
F-35’lerin radara yakalanmama performansı çok iyi çünkü dahili silah taşıma kabiliyeti var. Ancak Eurofighter görünürlüğü azaltıcı boya kullanılmasına rağmen harici yük taşıdığı için düşük görünürlük özelliği yok.
F-35 teknoloji olarak açık ara önde.
F-35’lerin ömür devri 8000 saat ve birim fiyatı 72 milyon dolar. Eurofighter ise 6000 saat ve birim fiyatı 151 milyon dolar. Yani F-35’ler 5 yıl ve 2000 saat fazla hizmet süresine sahip.
Uçağı alsanız bile uçuracak adam yok!
Olay parayı verip uçak almakla da bitmiyor. Çünkü Türk Hava Kuvvetleri yetişmesi yıllar alan yüzlerce pilotunu bir gece yarısı KHK’sı ile ihraç etti. Yüzlercesini tutuklattı.
KHK listeleri ile ihraç edilen 620 pilot, MSB’nin takdiriyle ihraç edilen 200’den fazla pilot ve son yıllarda parça parça ihraç edilen pilotlarla toplamda 1000 civarında pilotu ihraç etmiş bir ordumuz var.
Tabi sadece pilotlar ihraç edilmedi, pilot adayı hava harbiyeliler de atıldı. Askeri liseler kapatıldı. Böylece mevcut pilotların yüzde 70’i kaybedildiği gibi Hava Kuvvetleri’nin beslenme kaynakları da kurutuldu.
Yani ABD ambargoyu kaldırıp F-35 verse, F-16 blokajını kaldırsa bile sorun çözülmüyor. Çok para harcayıp uçakları alsanız bile sistemleri etkin olarak kullanacak insan gücünü yeniden kazanmak o kadar kolay değil.
Bedeli ölçülemeyen stratejik kayıplar
Muhalefet milletvekilleri, Bakan Güler’e sormamışlar ama Erdoğan hükümetinin ihanete varan uygulamaların bir de hesaplanamayan stratejik kayıpları var.
Çünkü elinizde çok güçlü savunma sistemleri, modern uçaklar ve iyi yetişmiş pilotlar olsa bile yetmez. Aynı zamanda kimlerle müttefik olduğunuz ve müttefiklerinizle ortak harekat icra etme yeteneğiniz de çok önemlidir.
Birlikte hareket edebilmek için de hem entegre silah sistemleri hem de müşterek eğitimler gerekir. Malesef Erdoğan rejiminin yanlış politikaları nedeniyle Türkiye NATO’da çok ciddi mevzi kaybetti.
Bugün NATO üyeliği dahi tartışılan bir Türkiye var.
Öyle ki en iyi olduğumuz Almanya ile bile ilişkiler bitme noktasına geldi. İsveç’in NATO üyeliğiyle F-16 alımını ilişkilendirme hatası nedeniyle Türkiye elindeki bir kozu daha kaybetti.
Erdoğan rejimi o kadar esti gürledi ama İsveç’in üyeliği karşısında elinde bir şey yok.
Kısacası; tablo bu kadar net ve basitken rejim hamasi nutuklarla durumu kurtarmaya çalışıyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***