M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME
Mehmet Şimşek’i rica ve minnetle ekonominin başına getirmek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın en son isteyeceği bir görevlendirme idi. Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna oturan Mehmet Şimşek’in en büyük handikabı da bu koltukta oturacağı sürece Erdoğan olacak. Ekonominin dağılan şirazesini toplama gayretindeki Şimşek’e son günlerde yöneltilen eleştirilerin temelinde ise Erdoğan’a vuramayanların kolaycılığı yatıyor.
Bazı şeyleri çabuk unutuyoruz. Üzerinden daha 6 ay geçti. 28 Mayıs’ta yapılan ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçiminde kazanan isim olan Tayyip Erdoğan, zaferini kutlamak için çıktığı balkon konuşmasında, “En acil konu başlığımız ekonomi. Faiz indi enflasyon da inecek. Yaparsak biz yaparız.” demişti.
Aradan bir hafta geçti 4 Haziran’da açıklanan kabinede ekonomiden tam yetkili olarak Mehmet Şimşek’i görevlendirdi. Üstelik “ekonomiye karışmama” sözü vererek…
Mehmet Şimşek kimdi? 2009-2015 yılları arasında Maliye Bakanı, 2015-2018 arasında da Ali Babacan’ın yerine Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan kişiydi. Şimşek de selefi Babacan gibi kurumsal bağımsızlığa, bütçe disiplinine kısaca ortodoks politikalara sıkı sıkıya bağlı olan bir iktisatçı…
Erdoğan, 2019’da görevden ayrıldıktan sonra Şimşek ve öteki isimleri dolandırıcılıkla suçlamıştı.
Bütün bunları hatırlatmamın nedeni şu. Erdoğan başka çıkış yolu bulamadığından neler yapacağını çok iyi bildiği Mehmet Şimşek ve ekibine ekonomiyi teslim etti. Üstelik de Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’a seküler yaklaşımlarını bildiği için “Türkiye’nin hiçbir zaman tarikat ve cemaatlere teslim edilmeyeceğini, zamanı geldiğinde hepsinden hesap soracağı” teminatı verdi.
ŞİMŞEK’İN EN BÜYÜK ÇIKMAZI ERDOĞAN
Şimşek ve ekibinin temel direği olan Merkez Bankası Başkanı Erkan, şimdilerde ekonomide gereken her adımı atarak ortodoks politikaları uyguluyorlar. Tabiî 2024 yerel seçimlerini göz önünden uzak tutmadan…
Erdoğan ise ekonomi takımına kapalı kapılar ardında verdiği desteği kamuoyu önünde vermekten kaçınıyor. Belli ki yarınlar için kendine bir hareket alanı bırakmak istiyor. Kim bilir belki de Kur Korumalı Mevduat ucubesini bu toplumun başına bela etmede kullandığı Nurettin Nebati ve Şahap Kavcıoğlu benzeri bir takıma ülkeyi yeniden teslim etmek için gün sayıyor. “Bir taşla beş kuş vuracağız: Kur dengelenecek, enflasyon düşecek, dolarizasyon engellenecek, Merkez Bankası rezervi artacak ve faiz düşecek” diyebilen yeni bir Kavcıoğlu’nu zihninden tasarlıyor olabilir.
Mehmet Şimşek’in yurt dışı temaslarında gittiği hemen her yerde Erdoğan ile ilgili çekince bir şekilde önüne konuluyor. Şimşek’i bildikleri, onun ekonominin gerektirdiği rasyonel adımları atacağına ilişkin güven her defasında tekrarlanıyor. Ancak Erdoğan çıkmazının gündeme gelmediği bir uluslararası toplantı bugüne kadar hiç olmadı denilse yanlış bir şey söylenmemiş olur.
Mehmet Şimşek, bütün bunlara rağmen sabırla ekonomide rasyonel adımları atmayı sürdürüyor. Katıldığı her programda şu veya bu şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Orta Vadeli Program’a (OVP) verdiği desteği dile getiriyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile birlikte hazırladıklarının altını çiziyor.
Klasik ekonomilerde yükselen enflasyonun önüne geçmenin formülü, kısa süreliğine faizleri hızlı bir şekilde artırmaktan geçer. Nitekim pandemi ve Ukrayna savaşının ardından başlayan enflasyon yükselmelerine dünya ülkeleri çözümü faizi artırmakta buldu. Aynı ülkeler istedikleri sonuca ulaştıkça şimdilerde faizi indirmeye başladılar. Gelişmekte olan ülkelerin hızlı manevralarının ardından önümüzdeki aylarda FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın da buna öncülük etmesi bekleniyor.
Türkiye o dönemde birinin söylediği “faiz sebep, enflasyon sonuç” sözünü ispatlamak için dünyanın gittiği istikametin tersine hareket etti. Üst üste faiz indirmeye devam etti. Sonuç olarak toplum daha büyük faturalar ödemek zorunda kaldı. Yaşadığımız da bundan ibaret.
S&P, TAKVİM DIŞINA ÇIKIP TÜRKİYE NOTUNU DÜZELTTİ
Kabullenmek kolay olmasa da ekonomi, varsılların varlıklarını çoğaltmak üzerine işliyor. Erdoğan faizi indirip Kur Korumalı Mevduat (KKM) ucubesini bu toplumun sırtına kambur olarak yüklerken, rantiye kesimine ekonomiye hiçbir dönüşü olmayan rüşvet verdi.
5 yıl önce ‘Tek Adam’ dönemi başladığında faiz giderlerinin payı bütçe içinde yüzde 8,4 idi. KKM dahil faiz giderlerinin vergi gelirlerine oranı 2022 yılında yüzde 17,1 oldu. Yani devletin topladığı 100 lira verginin 17 lirası faiz ve KKM gideri oldu.
Mehmet Şimşek, hafta içinde katıldığı TRT Haber’deki yayında KKM’den çıkılacağını açık ve net bir şekilde ifade etti.
Şimşek’in bu programa katıldığı günün gecesinde ise uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poors’s (S&P), Türkiye’nin kredi notuna ilişkin iyileştirme yaptı. Hemen her yorumcu bu haberi, “Türkiye’nin not görünümünü durağandan pozitife çevirdi.” tarafıyla verdi.
Evet, not görünümünün durağandan pozitife çevrilmesi önemliydi. Ama daha önemli olan bu düzeltmenin takvim dışı yapılmış olmasıydı. Zira S&P, daha iki ay önce Türkiye’nin not görünümünü negatiften durağana çevirmişti.
Çünkü, ekonominin en zayıf tarafı olan döviz pozisyonu toparlanmaya başladı. Dış varlıklar, sadece son iki haftada 9 milyar dolar artış gösterdi. Lokal swaplarda son bir haftada 5 milyar dolar gerileme var. Şimşek ve ekibinin aldığı önlemlerle rezervler Haziran ayından Kasım sonuna kadar 36 milyar dolar artış kaydetti.
Türkiye’nin bu yılın başında 900’ü bulan CDS risk primi hızla geriledi. Bir ülkenin iflas etmesi halinde ödenmesi gereken prim riski anlamına gelen CDS primi, Mayıs seçimlerinden çıkıldığında 700’lerde idi. Şimdilerde ise 330’a kadar gerilemiş durumda.
Şimşek’in programda dediği gibi, bu hızlı düşüş, bütün gelişmekte olan ülkelerde görülen bir tablo değil. Türkiye’ye özel.
ŞİMŞEK’E VURMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Mehmet Şimşek, TRT Haber’de vergilerle ilgili bir değerlendirme yaptı. “Verginin tabana yayılması konusunda ciddi adımlar atacağız. Hummalı bir reform çalışmamız var” dedi.
Mehmet Şimşek: “Verginin tabana yayılması konusunda çok ciddi adımlar atacağız. Hummalı bir reform çalışmamız var.” pic.twitter.com/yyaEiOb7qT
— Haber Report (@HaberReport) November 30, 2023
Evet, bu sözler Şimşek’e ait. Konuşmanın sadece bu kısmını alıp yansıttığınızda tabandan daha çok vergi almak için hummalı bir çalışma içinde olduğu algısı oluşuyor.
Oysa Mehmet Şimşek, burada tam tersi bir şey anlatıyor. Temmuz ayında başvurulan KDV-ÖTV gibi vergi artışlarına bir daha gidilmeyeceğini söylüyor. Daha adil bir vergi sistemi kurulmasından söz ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek: Yüzde 40’a kadar vergi için yetki alınıyor. Yetki alıyoruz ama önümüzdeki dönemde oturup özellikle daha adil bir vergi sistemi, verginin tabana yayılması konusunda çok ciddi adımlar atacağız. Şu anda hummalı bir reform çalışmamız var. pic.twitter.com/t0Lu1FHdTV
— TRT Haber Canlı (@trthabercanli) November 30, 2023
“Verginin tabana yayılması” ifadesinin altında buzağı aramak, insafla ifade edilebilir bir şey değil. Esas itibariyle verginin tabana yayılması, vergi alınamayan kesimlerden vergi alınması, muafiyet ve istisna adı altında tanınan ayrıcalıkların azaltılması, bütün bunlardan ötürü dar gelirlilerin üzerine binen dolaylı vergi payının azaltılması anlamına geliyor.
Şimşek’in söylediği bir diğer doğru ve önemli konu ise hemen tartışılan cümlesinin sonunda tasarruf ile ilgili sözleriydi. Kamuda tasarrufun harcamamak anlamına gelmediğinin altını çizen Bakan Şimşek, “Kamuda tasarruf, kaynakların doğru alanlara yönlendirilmesidir.” demesiydi.
Şimşek’in bir saat boyunca sarf ettiği en yanlış ifadesi ise ne var ki tartışma gündemine bile getirilmedi. TRT spikeri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bazı vergileri yüzde 40’a kadar varan oranda artırabilmesi yetkisini savunmak durumunda bırakmak için Şimşek’e bir soru yöneltti. Burada aciz ve çaresiz bir savunma yapan Şimşek, bu yetkinin illa kullanılacağı anlamına gelmediğini anlatmaya çalıştı.
Söylediği en doğru sözü çarpıtarak tartışanlar, Şimşek’in eleştirilmesi gereken yanını görmezden geldiler.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***