(Serbest Görüş) – KAMİL ASLAN
“Sırtına 10 numara yazmakla Messi olunmuyor, bizden uyarması. Eğer ki Messi’yi zerre örnek almak varsa hedefte, her gün 90 dakikalık bir maçını izlesin Abdülkadir Ömür, ona yeter.”
Trabzonspor ile Rams Başakşehir arasındaki müsabaka bize gösterdi ki, Türk futbolundan ‘Ne köy olur ne de kasa.’ Bazı futbolseverlerin bana katılmadığından eminim. Ancak oynanan maçta ne futbol vardı, ne de teknik hocalar arasında bir taktik savaşı.
Haftasonu Avrupa liglerini vaktim el verdiğince izlemeye çalışıyorum. Bir futbol aşığı olarak özellikle İngiltere ve İspanya ligi bana ayrı bir heyecan veriyor. Futbol sahasındaki resitallerin yanı sıra, hocaların birbirlerine sanki satranç maçı yapıyormuşçasına hamle üstüne hamle yapması da futbolun zevkli olmasında etken oluyor. Ne var ki, söz konusu ligleri kapattıktan sonra, yeniden Türkiye ligine dönmek bana çok sıkıcı ve kısır döngü bir hayat sunuyor. Bunun sebebi çok açık. Son iki haftada yeşil sahalarda yaşanan kavga ve gürültü de bunun en belirgin nedenleri arasında yer alıyor.
Benim amacım yeşil sahalara yansıyan kavgaları anlatmak değil elbette. Bu konuyla ilgili bazı arkadaşlar sürekli yazıyor zaten. Şiddet artık sosyal hayatın her anına hakim olmuş durumda. Sokakta, evde, okulda ve farklı noktalarda. Şiddetin, kavganın ve gürültünün olmadığı bir gün hatırlamıyorum Türkiye’de. Uzaklardan izlediğim kadarıyla her sokak başında bir olay yaşanıyor ve toplum da bunu artık kanıksamış durumda. Tabiri caizse ‘bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ teziyle eşdeğer gördüklerim.
Ben yeniden futbola döneyim. Dün gece oynanan Trabzonspor ile Rams Başakşehir maçıyla ilgili beklentim çok açıktı. Çünkü açık oynayan iki takım vardı sahada. Geride kapanmayan ve sürekli atak bindirmesiyle taraftara heyecan katan bir oyun bekleniyordu. Özellikle Çağdaş Atan hocanın oynattığı bütün takımlardaki temel tezi buydu. Ev sahibi takımın da, taraftar üstünlüğünü kurması bekleniyordu haliyle. Öyle de oldu.
Başakşehir takımının gol attığı dakika haricinde sahada ev sahibi takım vardı. Ancak bu takım ne yaptığını bilmiyordu. Elinde ligin en iyi kulesi olan takım, 90 dakika boyunca yalnızca iki orta yapma başarısı gösterdi. Gelin geri kalan dakikaları siz düşünün. Trabzonspor tek kale oynadı, ancak kendi arasında! Adeta bal yapmayan bir arı gibi ‘vız vız’ yapıp durdu. Sonuç tabii ki hüsranla bitti. Şayet bu hafta buradan 3 puan çıkarmış olsaydı, derbi haftasında büyük bir avantaj elde edecekti. Ancak Abdullah Avcı hocanın ne yaptığını bilmeyen oyun anlayışından dolayı, takım yalnızca 1 puanla yetindi. Gelecek sezon için büyük başarı bu beraberlik!
ÖMÜR, ARTIK SIRADAN BİR 10 NUMARA
Şimdi gelelim Avcı hocaya neden kızdığımıza. Avcı artık Abdulkadir Ömür’e sahada zerre sabretmemeli. Dün sahanın en kötüsü kimdi deseniz taraflı tarafsız her kesimin aklında Abdulkadir Ömür ilk sırada yer alır. Burada anlamadığım tek bir konu var. Abdulkadir Ömür’e bu takımda ve milli takımda neden sabır gösteriliyor anlamış değilim. Bana göre Ömür sıradan bir oyuncu artık. Yeşil sahalara ilk adım attığında duygularım farklıydı. Ancak geçen zaman diliminde üzerine hiçbir şey koymadı, koyamadı. Bunda en büyük sorumluluk Ömür’de ve menajerinde. Maalesef Ömür artık, kendini sıradan hale getirdi. Özellikle dün 75 dakika sahada kalması ise ayrı bir garabetti. Burada insanın aklına deli sorular geliyor. Ömür’ün sahada kalması için siyasi ya da yönetimsel bir zorlama mı var acaba? Yoksa Ömür tarzında onlarca oyuncu var Türkiye liginde. Hocaları gözlerinin yaşına bile bakmıyor. En ufak hatalarında yedek kulübesine hapsediyor teknik patronlar. Ama Ömür’e hala tahammül edilmesi anlaşılır gelmiyor benim için. Kaldı ki dün gece taraftarlar da isyan etti. Hem hocasına hem de oyuncuna. 75. dakikada oyundan alındığında ıslıklandı Ömür dakikalarca. Belki ikinci yarıda Ömür yerine taze bir kan sahaya sürülmüş olsaydı, muhtemelen sonuç bu olmazdı. Bu sayede oyuncuyu da korumaya alırdı hocası. Dün geceden sonra Ömür için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yapılan tezahüratlardan sonra o da anlamıştır umarım.
Gelinen süreçte Ömür’den hiçbir ışık göremiyorum maalesef. Umarım Ömür, sezon sonu benim yüzümü kara çıkartır. Çıkarmasını da çok istiyorum. Çünkü Ömür kıvamında onlarca futbolcu Avrupa’nın tozunu attırıyor. Yıllardan beri onun da oralarda top oynamasını çok hayal ettim. Ama Ömür benim hayallerimi arafta bıraktı! Dün gece Abdulkadir Ömür gösterdi ki; onun hayalleri Edirne’yi asla aşamaz. O kendisini Trabzon’a hapsetmiş yerel bir oyuncu gibi futbolunu oynar, birkaç yıl sonra da soluğu Anadolu’nun bir takımında alır. Çünkü şehrin çocuğu olması çok güzel. Ancak 6-7 yıldır üzerine bir şey koyamaması da onun ayıbı.
Bırakalım Abdulkadir Ömür, kendi ekseni etrafında dönüp dursun.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***