Bugün yılın en uzun gecesinin yaşandığı 21 Aralık. Türkiye’de yaşayanlarsa yedi yıldır ‘uzun gecelerden’ şikayetçi. Gün ışığından daha fazla yararlanmak için saatlerin ilkbahar başlangıcında bir saat ileri, sonbaharda ise bir saat geri alınması uygulaması, 2016’da rafa kaldırıldı.
Hükümetin hem 9 milyar liradan fazla enerji tasarrufu sağlandığı hem de kaygı, stres ve depresyon gibi olumsuzlukların daha az yaşanacağı gerekçesiyle savunduğu kalıcı yaz saati uygulaması nedeniyle, milyonlarca insan işlerine ve okullarına gitmek için gün ağarmadan yollara dökülmek zorunda kalıyor.
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) üyesi öğretmenler kalıcı saat uygulamasını protesto etmek için 21 Aralık’ta Türkiye genelinde eylem yaptı.
İzmir’de Karşıyaka Çarşısı girişinde biraraya gelen öğretmenlerin eylemine Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) üyesi aileler de katıldı. “Karanlıkta eğitime hayır” yazılı pankart arkasında toplanan öğretmen ve veliler “Karanlıkta değil aydınlıkta eğitim”, “Karanlığa teslim olmayacağız” sloganları attı.
“Eğitim günün aydınlanması ile başlamalı, kararması ile bitmeli”
Basın açıklamasını okuyan Eğitim-İş İzmir 3 Nolu Şube Başkanı Sevda Ketenci, “Eğitim gün ışığında olmalı, günün aydınlanması ile başlamalı, kararması ile bitmeli. Eğitimi ve çalışma saatlerini gün ışığına göre planlamayan AKP, 2016’dan beri hayatımıza soktuğu kalıcı yaz saati uygulamasıyla da özellikle kış mevsiminde, tüm ülkeyi karanlığa mahkum etmiştir” dedi.
Ketenci, kalıcı saat uygulamasının sonuçlarını, “Bu plansızlık ve inat sebebiyle çocuklarımız, daha günün ağarmadığı saatlerde yollara düşmek zorunda kalmaktadır. Uykuya ve gün ışığına gelişimsel olarak en ihtiyaç duyduğu yıllarda çocuklarımızın bu kör, ışıksız saatlerde okula gitmek zorunda bırakılması velileri de zora düşürmektedir. Özellikle kış mevsiminde, günün ilk ders saatlerinde çocuklar henüz uyku mahmurluğunu üzerlerinden atamadığı için verim alınamamaktadır” diye açıkladı.
“Kalıcı saat uygulaması güvenlik sorunu yaratıyor”
Gün ışığına göre planlanmayan ders ve çalışma saatlerinin güvenlik sorunu da yarattığını belirten Ketenci, “Çalışanların, öğrencilerin, velilerin sabahın veya akşamın kör karanlığında yollarda olmak durumunda kalması, güvenlik açısından da kaygı verici olaylara meydan vermektedir. Günün zifiri karanlıkta başlatılması, trafik kazalarının artmasına da zemin hazırlamaktadır” dedi.
Kalıcı saat uygulamasıyla amaçlanan enerji tasarrufunun hayata geçmediğini savunan Ketenci, bu durumdan ekonominin de olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Ketenci, “Yanlış ekonomi yönetimi nedeniyle krizin eşiğine getirilen Türkiye ekonomisi bilimsel olmayan bu uygulama nedeniyle darbe yemektedir. Günün karanlığa mahkum edilen ilk saatlerinde hem ısınma hem aydınlanma için enerji tüketilmekte, enerjide dışa bağlı hale getirilen ülkemiz için bu tüketim, milli sermayenin de erimesini beraberinde getirmektedir. Ayrıca yurttaşların ezici bir çoğunluğu barınma ve fatura giderleri altında ezilirken, bu saat uygulaması yüzünden mecburi kılınan fazladan enerji tüketimi, hanelerin yükünü daha da artırmaktadır. Karanlık yüzünden mecbur bırakılan bu tüketim aracılığıyla halk daha da yoksullaşırken yandaş enerji firmaları zenginleşmekte, ekonomik adaletsizlik derinleştirilmektedir” diye konuştu.
“İkili eğitim garabetinden vazgeçilmeli”
Ketenci, kalıcı saat uygulamasının yanı sıra öğrencilerin ya sabah karanlığında okula başlamasına ya da akşam karanlığında okuldan çıkmasına neden olan ikili eğitim sisteminden de vazgeçilmesi gerektiğini söyleyerek, “Eğitimin içine atıldığı zifiri karanlık, sadece saat ayarlamasıyla da dağılmayacak haldedir. Yıllardır dikkat çektiğimiz okul ve derslik sayısındaki yetersizlik nedeniyle büyükşehirlerde bile birçok okulda ikili eğitim devam etmekte, bir okul binasında birkaç okulu dolduracak kadar çok sayıda öğrenci, adeta vardiyalı biçimde eğitim görmektedir. AKP’nin 5 yıl önce bitirme sözü verdiği ikili eğitim garabeti nedeniyle bir grup öğrenci okula daha gün ağarmadan giderken, okula geç gelen grup ise ancak akşam karanlığında evine dönebilmektedir. Ailelerin sosyal ve kültürel yaşamlarını da baltalayan ikili eğitim sistemi devam ettikçe, öğrencilerin hem soyut hem de somut anlamda karanlıkta kalması kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.
2023 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda 2022-2023 eğitim-öğretim yılında ilk ve ortaöğretimdeki öğrencilerin tamamının tekli eğitime geçmiş olması hedeflenmişti. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2024 Bütçe Teklifi’ne göre, 2022-2023’te ilkokulda öğrencilerin yüzde 42,5’i, ortaokulda yüzde 35,6’sı, liselerdeyse yüzde 7’si ikili eğitim (sabahçı-öğlenci) kapsamındaki okullarda eğitim gördü. Bu rakamlar, her gün karanlıkta uyanmak zorunda olan çocukların sayısının hiç de az olmadığını gösteriyor.
“Balkondan arkasından bakıyorum, kör karanlıkta gidiyor, kimse yok sokaklarda”
Oğlu sabahçı bir öğrenci olan Aslı Ertuncel de kalıcı yaz saati uygulaması ve ikili eğitim sisteminden şikayetçi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ertuncel, “Benim liseye giden bir oğlum var. İki senedir ikili eğitim yapan bir okulda sabahçı. Sabahları 6’da kalkıyor, 7.20’de derse giriyor. Geçen hafta valilik kararıyla bu program değişti. Dersleri 40 dakikaydı, 30 dakikaya indirildi. Çünkü akşam grubu da saat 8’de çıkıyordu. Onlar da geç çıkmasınlar diye dersler yarım saate indirildi. 10’ar dakikadan 80-90 dakika öğrencilerin günlük ders kaybı oldu. 11’inci sınıfta üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci için çok ciddi bir zaman kaybı” dedi.
Oğlunun sabahları hem uyanma güçlüğü çektiğini hem de karanlıkta okula giderken güvenlik endişesi yaşadığını söyleyen Ertuncel, “Gerçekten çocuklara acıyorum. Sabahları uyanmakta çok güçlük yaşıyor. Uyandırırken genelde aramızda tartışma çıkıyor. Balkondan arkasından bakıyorum, kör karanlıkta gidiyor. Kimse yok sokaklarda. Güvenlik açısından da tabii ki tehlikeli, erkek çocuğu da olsa tedirgin oluyoruz” diye konuştu.
“Çocuklar okulda ilk iki saati uyuyarak geçiriyor”
İkili eğitim yapılan bir ortaokulda beden öğretmeni olan Nurgül Meriç ise kalıcı saat uygulamasının okul başarısını da düşürdüğü görüşünde.
VOA Türkçe’ye konuşan Meriç, “Ben sabahçı bir öğretmenim. Sabah 7.30’da derslerimiz başlıyor. Fakat biz derslere başlamadan 15 dakika önce okulda oluyoruz. 7.15’te okulda olabilmemiz için sabah 6 gibi kalkmamız gerekiyor. O saatte okula gidiyoruz. Çocuklar hepsi uyur şekilde oluyorlar. Beden eğitimi öğretmeni olduğum için ben çocukları spor yaparak biraz açmaya, uyandırmaya çalışıyorum ama ne mümkün. Günlük 7 saat ders saatimiz, ilk iki saati çocuklar uyuyarak geçiriyor. Son iki saat de biraz böyle açılmış oluyorlar ama bu sefer de ders bitiyor” dedi.
Güne karanlıkta başlamanın çocukların gelişimi de olumsuz etkilediğini vurgulayan Meriç, “Biz öğretmenler yaşımız gereği daha rahat kalkabiliyoruz ama çocukların o saatte kalkması çok büyük sıkıntı. Gelişimlerini çok olumsuz etkiliyor ve okullarda çok verimsiz bir zaman geçiriyorlar. Ders değil de zaman dolduruyorlar” şeklinde konuştu.