(Serbest Görüş) – Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 2024 yılı için asgari ücret talep rakamı açıklamayacaklarını söyleyerek “Biz, zamlı asgari ücreti 1 Şubat’ta alacağız. Bugün söylediğimiz rakamın dahi, bu yüksek enflasyon koşullarında iki ay sonra 1 Şubat’ta bile uçup gideceğini hepimiz biliyoruz. O nedenle asgari ücret konusunda artık rakamların peşinde koşmak istemiyoruz” ifadelerine yer verdi.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 2024 yılının asgari ücretinin belirlenmesine kısa bir süre kala bugün basın toplantısı düzenledi.
İstanbul’un Beşiktaş ilçesindeki DİSK Genel Merkezi’nde yapılan toplantıya konfederasyon yöneticileri de katıldı.
DİSK Araştırma Merkezi’nin hazırladığı “Asgari Ücret Araştırması 2024” raporu hakkında bilgi veren Çerkezoğlu, şunları söyledi:
“İNSANCA YAŞAYACAK ÜCRET İÇİN MÜCADELEYİ SÜRDÜRÜYORUZ”
DİSK olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yer almıyoruz. Yani müzakere masasında yer almıyoruz ancak her yıl bir ortalama ücret hâline gelmiş olan ve Türkiye’de çalışan herkesin çalışma koşullarını belirleyen asgari ücretin belirlenmesi sürecinde iş yerlerinden alanlara kadar insanca yaşayacak bir asgari ücret için, insanca yaşayacak bir ücret için bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Bu yıl da yine hem taleplerimizi paylaşacağız ve ardından da iş yerlerinden alanlara, meydanlara kadar bir mücadeleyi hep birlikte başlatacağız.
Özellikle Türkiye’nin daha da yüksek enflasyonlu bir sürece girdiği son iki yıldır, yani alım gücümüzün giderek gerilediği, ücretlerimizin giderek düştüğü, bütün çalışanların, işçilerin, emekçilerin, emeklilerin her gün daha fazla yoksullaştığı bu süreçte iki yıldır DİSK olarak ‘gelirde adalet, vergili adalet’ diyerek bir mücadele süreci yürütüyoruz. İşçi sınıfının bir yandan yüksek enflasyon, diğer yandan da ağır ve adaletsiz vergi yükü altında ezilmemesi için bu mücadeleyi yürütüyoruz.
İş yerlerinden başlayan, vergi daireleri önüne kadar uzanan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verdiğimiz kanun teklifiyle Meclis’in gündemine taşıdığımız bu mücadele iki hafta önce İstanbul’dan Ankara’ya yaptığımız yürüyüşle, yani ‘gelirde adalet, vergide adalet’ diyerek İstanbul’dan yola çıktık ve bu milyonların adalet talebini Ankara’ya taşıdık.
YOKSULLUK SINIRI 45 BİN LİRAYA DAYANDI
Adaletli bir vergi sistemi için de bir kanun teklifi hazırladık. Kanun teklifimiz şu an Meclis’e sunulmuş durumda. Buradan bir kez daha Meclis’teki bütün siyasi partileri, Meclis’teki 600 milletvekilini vergide adalet için hazırlamış olduğumuz 5 maddelik kanun teklifini oy birliğiyle Meclis’ten geçirmeye çağırıyoruz. Biz DİSK olarak bu sürecin takipçisi olacağız. Gelirde adalet, vergide adalet mücadelemizi, 2024 yılı asgari ücretinin belirleneceği aralık ayında insanca yaşanabilir bir ücret talebiyle sürdürüyoruz. Türkiye’de ücretler değil insanca yaşamaya, hayatta kalmaya bile yetecek düzeyde değil.
İşsizlik, açlık ve yoksulluk sınırıyla ilgili yapılan bütün araştırmalar, en son Birleşik Metal-İş Sendikamızın araştırma dairesinin yaptığı araştırma verileri ve farklı araştırmaların hepsi de gösteriyor ki, bugün Türkiye’de dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması, sağlıklı beslenmesi için gerekli olan tutarı ifade eden açlık sınırı 13 bin lirayı geçti. Yoksulluk sınırıysa 45 bin liraya dayandı. Bu süreçte, şu anda temmuz ayında belirlenmiş olan ve yıl sonuna kadar geçerli olan 11 bin 402 lira olan asgari ücret, açlık sınırının bile çok gerisine düşmüş durumda.
ÖZEL SEKTÖRDE ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞANLARIN ORANI YÜZDE 70
Daha da önemlisi bütün dünyada asgari ücret, bir sembolik ücrettir. Asgari ücretle çalışanların oranı son derece düşüktür, istisnai bir ücrettir asgari ücret ama Türkiye’de asgari ücret, bir sembolik ücret, istisnai bir ücret değil; bir ortalama ücret hâline geldi. Türkiye’de asgari ücretin ortalama ücret hâline geldiğini gösteren birçok veri, Merkez Bankası’nın verileri, DİSK-AR verileri, Türkiye’nin bir asgari ücretliler toplumu hâline geldiğini gösteriyor. Türkiye’nin bir asgari ücretli ülkesi hâline gelmesinin nedeni ise başta sendikalaşmanın, toplu sözleşme ve grev hakkı olmak üzere sendikal hakların kullanımının önündeki engellerdir. Yani iktidarın siyasi tercihleridir.
Türkiye, dünyada Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde en düşük toplu iş sözleşmesi kapsamı oranına sahip iki ülkeden bir tanesidir. Türkiye’yi, görevleri yasaklamakla övünen bir zihniyetin yönetmesi ve sendikalaşmanın, hak aramanın önüne çıkartılan antidemokratik engeller nedeniyle biz, asgari ücreti her yıl daha fazla konuşuyoruz. Özellikle aralık ayında, Türkiye’nin en önemli gündemi asgari ücret oluyor. DİSK-AR’ın araştırmasında da detaylı biçimde inceleyebileceğiniz gibi çalışanların yarısından fazlası asgari ücret ve civarında ücretle çalışmaktadır. Özel sektördeyse asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 70’e kadar çıkmaktadır.
KADINLARIN YÜZDE 41’İ ASGARİ ÜCRETE DAHİ ULAŞAMIYOR
Kadınlarda, kadın işçilerde durum daha da vahimdir. Kadınların yüzde 61,4’ü asgari ücret civarında bir ücretle çalışırken kadın işçilerinin yüzde 41’i asgari ücrete dahi ulaşamıyor. Asgari ücrete bile erişemeyenler, ülkemizin başka bir kanayan yarasıdır. Özellikle kayıt dışı çalışanlar başta olmak üzere Türkiye’de 7,5 milyon işçi, çalışan asgari ücrete bile ulaşamıyor. Kayıt dışı çalışanların yüzde 85’i asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor. Hepimizin çalışarak ürettiği, hepimizin alın teriyle oluşan milli gelirin paylaşımı açısından çok önemli bir veri de kişi başına gayrisafi yurtiçi hasılanın asgari ücrete oranı.
1974’te kişi başına milli gelirin yüzde 80’i düzeyinde olan asgari ücret, 2023’te yüzde 47’sine kadar geriledi. Bu gerilemenin anlamı, asgari ücretle çalışanların göreli olarak yoksullaşmasıdır. Öte yandan asgari ücretle çalışanların oranının artması nedeniyle bu durum, ülkemizde gelir dağılımı adaletsizliğinin ne kadar büyüdüğünü göstermektedir. Yine söylenenin aksine Türkiye, asgari ücretin son derece düşük olduğu ülkelerden bir tanesi. 2013’te Avrupa’da, Türkiye’den daha düşük asgari ücretin olduğu 14 ülke varken bu 2023 yılında 4’e düşmüştür.
BU HALK BU TABLOYU HAK ETMİYOR
Bu ülke, bu halk, Türkiye işçi sınıfı bu tabloyu hak etmemektedir. DİSK-AR’ın araştırmasından özet olarak sunmaya çalıştığımız bu veriler, Türkiye’deki asgari ücret gerçeğini gözler önüne seriyor. Bu çerçevede DİSK olarak 2024 yılı asgari ücretine dair görüşlerimizi gelirde adalet, vergide adalet, insanca yaşanabilir ücret için atılması gereken adımları DİSK olarak şu şekilde özetliyoruz. Asgari ücret değil, toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. Asıl meselemiz Türkiye’nin bir asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarılmasıdır. Asıl mesele, asgari ücretle çalışanların kapsamını daraltmak ve ücret düzeylerini toplu pazarlıkla belirlemektir.
Milyonların asgari ücrete mahkûm edilmemesi için, sendikal hakların kullanımının önündeki engellerin kaldırılması, barajların kaldırılması, toplu pazarlık kapsamının genişletilmesi gerekmektedir. 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda yer alan mekanizmasının derhal yürürlüğe sokulması ve toplu iş sözleşmelerinin, yani bir iş kolunda imzalanan toplu iş sözleşmelerinin sendikasız iş yerlerinde de uygulanması sağlanarak toplu sözleşme kapsamı genişletilmeli. Böylelikle de asgari ücretle çalışanların oranı düşürülmelidir.
İKTİDAR, HEDEFLEDİĞİ ENFLASYON RAKAMLARINA ULAŞAMIYOR
Asgari ücret, Türkiye’de milyonların meselesidir. Deyim yerindeyse memleket meselesidir. Yani asgari ücretin bir ortalama ücret olduğu gerçeği dikkate alınmalıdır asgari ücret belirlenirken. Asgari ücret artışında resmi enflasyon, hedeflenen enflasyon değil; kişi başına milli gelir artışı, yani büyüme esas alınmalıdır. Asgari ücret baskılanmış ve güdümlü resmi enflasyona göre değil, geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Hele de son günlerde iktidar sözcülerinin sıkça dile getirdiği hedef enflasyon doğrultusundaki bir ücret artışı asla kabul edilemez. Siyasi iktidar, kendi hedeflediği enflasyon rakamlarına bile ulaşamıyor.
Kendi hedeflerini de sürekli güncellemek zorunda kalan bir hükümet var Türkiye’de. 2023 yılı sonu için önce enflasyon hedefini yüzde 22 olarak açıklamıştı AKP iktidarı. Ardından Merkez Bankası Başkanı, bunu yüzde 40’lara güncelledi. En son orta vadeli programda Hazine ve Maliye Bakanı, yüzde 65’e güncelledi. Yani kendi hedefledikleri enflasyon rakamlarını bile tutturamadıkları bir ülkede, hedeflenen enflasyon üzerinden ücret artışı demek, milyonların açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilmesi demektir. Üstelik TÜİK tarafından açıklanan enflasyonun bile gerçeği yansıtmadığı koşullarda böylesi bir yaklaşım asla kabul edilemez.
ASGARİ ÜCRET YILDA 4 KEZ GÜNCELLENMELİ
Asgari ücret yüksek enflasyon koşullarında, enflasyon tek haneli rakamlara düşene kadar yılda 4 kez güncellenmelidir. Yüksek enflasyonlu sürece girdiğimiz iki yıldır asgari ücret, yıl ortasında, temmuz ayında yeniden güncellenmek zorunda kalındı. Özellikle 2022 yılı başlarında DİSK olarak çağrı yaptığımızda, ‘Masayı yeniden kurun ve güncelleyelim asgari ücreti’ dediğimizde önce masadaki herkes ‘Hayır, olmaz’ demişti ama temmuzda masa kuruldu ve iki yıldır asgari ücret, yıl ortasında revize ediliyor. Şimdi hükümet sözcüleri 2024 yılında belirlenecek olan asgari ücretin yıl sonuna kadar geçerli olacağını söylüyorlar.
Bu süreçte, yani enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir süreçte, hele hele gıda enflasyonunun gelir gruplarına göre asgari ücretlilerin, dar gelirlilerin, gıda enflasyonunun yüzde 100’lerin üzerine çıktığı bu süreçte asgari ücretin bir kez belirlenmesi demek, yine milyonları açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmek demektir. O nedenle buradan DİSK olarak bir kez daha söylüyoruz. Enflasyon tek haneli rakamlara düşene kadar asgari ücret yılda 4 kez gözden geçirilmeli ve güncellenmelidir.
ASGARİ ÜCRETİN TESPİTİNDE ULUSLARARASI STANDARTLARA DA UYULMUYOR
Asgari ücret artışında açlık, yoksulluk sınırı rakamları dikkate alınmalı. Bir evde iki kişi çalıştığı zaman en azından yoksulluk sınırı kadar bir gelir girmesi sağlanmalıdır. Türkiye’de asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlara da uyulmuyor. Bütün uluslararası belgeler, Türkiye’nin imza koymuş olduğu tüm uluslararası sözleşmeler, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmıyor. Bütün bu belgeler, asgari ücretli işçinin ailesiyle birlikte geçineceği bir ücret olarak tarif eder ama Türkiye’de asgari ücret hâlâ bir işçi üzerinden hesaplanıyor.
Aile yapımızla övündüğümüz ülkemizde hiç kimse tek başına yaşamıyor. Dolayısıyla asgari ücret, işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği bir ücret olmalıdır. ILO’nun asgari ücretle ilgili 131 Sayılı Sözleşmesi Türkiye tarafından onaylanmalı ve asgari ücretle ilgili maddesine konulan çekince de derhal kaldırılmalıdır. Her zaman söylediğimiz gibi vergide adalet olmadan gelirde adalet olmaz. O nedenle asgari ücret sonrası gelir vergisi dilimindeki oran yüzde 10’a düşürülmelidir. Hepimizin çok önemli bir gündemi olan, gelir vergisi dilimleri en az yeniden değerleme oranı kadar artırılmalıdır.
ÇAĞ DIŞI DAMGA VERGİSİ KALDIRILMALIDIR
Uzun yıllar asgari ücretin ve bütün ücretlerin, asgari ücret kadarının vergi dışı bırakılması için bir mücadele verdik. Pandemide bu konuda bir adım atıldı ancak uygulama yanlış yapıldığı için asgari ücret vergi istisnası, çalışanların lehine uygulanmamaktadır. Asgari ücreti vergi istisnasının vergiden değil, matrahtan indirim yoluyla uygulanması sağlanmalı. Bunun için yasal düzenleme önerimiz Meclis’teki kanun teklifinin bir maddesinde var. 2008 yılından beri bu ülkede işverenlere 5 puan SGK prim desteği verilmektedir ve bu destek Hazine’den karşılanıyor. 300 milyar lirayı aştı bugüne kadar verilen rakam. 2008 yılından beri işverenlere verilen 5 puan SGK prim desteği işçilere de verilmelidir ve çağ dışı damga vergisi kaldırılmalıdır.
Yine emekli ücretlerinin Türkiye’de 2008 yılından beri, 2008’de AKP’nin yaptığı düzenlemeyle birlikte sistematik bir biçimde gerilediğini görüyoruz. 2008 yılında çıkartılan 5510 sayılı yasadan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı yokken bugün Hazine’den tamamlanan ve yaklaşık 10 milyon emeklinin yaşamını sürdürmek zorunda olduğu en düşük emekli aylığı 7 bin 500 liradır. Asgari ücretin bile neredeyse yarısı düzeyine gerilemiştir. En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmektedir.
DEVLETİN İŞÇİLER ARASINDA AYRIM YAPMASI, ANAYASA’YA AYKIRI
Devletin özel sektördeki işçilerle kamu işçileri ve kamu görevlileri arasında ayrım yapması, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Asgari ücret, en düşük kamu işçisi ücreti ve en düşük memur aylığı dikkate alınarak belirlenmelidir. 13 maddede önerilerimizi özetledik. Gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanabilir bir ücret istiyoruz. Her yıl DİSK olarak bir sonraki yıl için geçerli olacak olan asgari ücret önerimizi rakam önerimizi de DİSK-AR’ın raporu üzerinden hesaplıyoruz ve sizlerle paylaşıyoruz. Yıllar sonra ilk kez DİSK olarak bir rakam önerisi paylaşmayacağız. Yani 2024 yılında asgari ücretin ne kadar olması gerektiğini sorarsanız bir rakam söylemiyoruz.
Çünkü bugün 1 Aralık. Biz, zamlı asgari ücreti 1 Şubat’ta alacağız. Bugün söylediğimiz rakamın dahi, bu yüksek enflasyon koşullarında iki ay sonra 1 Şubat’ta bile uçup gideceğini hepimiz biliyoruz. O nedenle asgari ücret konusunda artık rakamların peşinde koşmak istemiyoruz. Öncelikle Türkiye’nin asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtarılması için ücretlerin asgari ücret olarak değil, toplu pazarlıkla belirlenmesi için ve aynı zamanda da insanca yaşayacak bir asgari ücret için tarifimizi maddelerde açık bir biçimde yaptık.
10 ARALIK’TA ANKARA’DA EMEKLİ MİTİNGİMİZ OLACAK
Gelirde, vergide adalet isteniyorsa, bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenlerin insanca yaşaması isteniyorsa, atılması gereken adımlar son derece açık ve nettir. 13 maddede sıraladığımız bu taleplerimizin hiç beklemeden, hemen, şimdi hayata geçirilmesini istiyoruz. Bunun için Türkiye’nin dört bir yanında mücadelemizi büyütüyoruz. Bugün açıklamamızı yaptık. Önümüzdeki hafta pazartesi gününden itibaren 4-8 Aralık tarihleri arasında DİSK’in örgütlü olduğu, Türkiye’nin dört bir yanındaki bütün iş yerlerinde, fabrikalarda, örgütlü olduğumuz iş yerlerinde gelirde adalet, vergide adalet, insanca yaşanacak ücret için bildirilerimiz okunacak.
Tüm iş yerlerinde bütün DİSK’li işçiler, taleplerini çalıştıkları iş yerlerinden, tezgah başlarından ifade edecekler. 8 Aralık’ta Ankara’da Bölge Temsilciler Kurulumuzu yapacağız ve ardından yine bir basın toplantısı, basın açıklaması gerçekleştireceğiz. 10 Aralık’ta Ankara’da, emekli sendikalarımızın düzenlediği “Emeklilikte Adalet Mitingi”miz, büyük emekli mitingi olacak. Ardından 11 Aralık’tan itibaren DİSK’in gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanabilir ücret yürüyüşü, ülkenin dört bir yanına ulaşacak.
DİSK’in örgütü olduğu bütün bölgelerde gerçekleştireceğimiz kitlesel işçi buluşmalarıyla kent kent, meydan meydan mücadelemizi büyüteceğiz. DİSK Yönetim Kurulu olarak doğrudan batıya, güneyden kuzeye Türkiye’nin dört bir yanında bütün bölgeleri kent kent dolaşacağız. Ülkemizin her yerinde bu taleplerimizi işçi arkadaşlarımızla birlikte yükselteceğiz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***