Türkiye’nin en yüksek yargı kurumları olan Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi (AYM) arasında uzun süredir devam eden güç savaşı bugün Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin AYM’nin verdiği Can Atalay kararına uymayı reddetmesi ve Hatay milletvekilinin başvurusunu haklı bulan üyeler hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla su üstüne çıktı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Gezi davası kararını 28 Eylül’de kesinleştiren 3. Ceza Dairesi, AYM’nin bu onamaya aleyhte tutum almasının “haklarında terör suçlarından soruşturma veya kovuşturma bulunup, henüz yakalanamayan ve kırmızı bültenle aranan Fethullah Gülen, Şerif Ali Tekalan, Adil Öksüz, Ekrem Dumanlı, Cemil Bayık, Murat Karayılan, Duran Kalkan, Sabri Ok gibi FETÖ ve PKK mensuplarının da milletvekili seçilerek Meclis’e girmelerinin önünü açacağı” iddiasında bulundu.
Yargıtay’dan tartışılacak iddia: “AYM’nin Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerini tehdit etmesi manidardır”
Yargıtay 23 sayfalık kararında Anayasa Mahkemesi’nin Yargıtay 3. Dairesi’ni tehdit ettiğini de sürdü.
“Anayasa Mahkemesi, hükümlü Şerafettin CanAtalay’a yönelik vermiş olduğu ihlal kararında, yasal bir dayanağı olmamasına ve doktrinde bile tartışmalı bir konu olmasına rağmen, ‘Anayasa Mahkemesi kararlarının objektif işlevinden’ bahsederek, kararı veren Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerini ‘ihmal suçunu işlemişlerdir’ şeklinde tehdit etme boyutuna kadar işi vardırmıştır” dedi.
Kararda, “Bugüne kadar birçok terör örgütü veya üyesi tarafından hem sosyal medya hem de yazılı ve görsel basın üzerinden ya da ilk derece yargılamaları veya temyiz incelemesi sırasında gönderilen dilekçelerle sürekli tehdit edilen dairemiz üyelerinin, bir de Anayasa Mahkemesi tarafından bu şekilde tehdit edilmesi de esef verici ve manidar bulunmuştur” ifadeleri yer aldı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bugünkü Can Atalay kararına barolardan siyasi partilere, çok sayıda tepki geldi.
Türkiye Barolar Birliği: “Bu karar Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsüdür”
Yarın sabah yönetim kurulunu olağanüstü toplantıya çağıran Türkiye Barolar Birliği, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bu kararını “Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsü” olarak nitelendirdi ve kararın altında imzası olan üyelerin görevden el çektirilmesini istedi.
Yazılı bir açıklama yayınlayan Barolar Birliği, “Ceza Dairesinin, AYM’nin Can Atalay başvurusunda verdiği ihlal kararı üzerine bugün aldığı ‘uymama’ ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması şeklindeki kararı Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsüdür. Dairenin; AYM’yi adeta terör örgütleriyle birlikte hareket etmekle suçlayan, milletin iradesi olan yüce Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni tedip etmeye çalışan, bir yargı makamının Türk milleti adına verdiği karara yakışmayacak ifadeler kullanan kararı, hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğu bir hukuk devleti için dönüm noktası niteliğindedir. Bu karara imza atan Yargıtay üyeleri derhal görevden el çekmeye davet edilmeli ve haklarında Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu tarafından ceza soruşturması başlatılmalıdır” dedi.
Özgür Özel: “Bu karar düpedüz TBMM’ye karşı darbe girişimidir”
Meclis Grubu’nu olağanüstü toplayan CHP, TBMM Başkanı Numan Kurtuluş’u Meclis’te grubu olan tüm partilerin grup başkanlarını toplantıya çağırmaya ve genel kurulda kapalı oturum düzenlemeye davet etti.
İlk kez CHP Meclis Grubu’na genel başkan olarak hitap eden Özgür Özel, “Bu karar düpedüz bir darbe girişimi. Elbette karar Can Atalay açısından mağduriyet yaratan bir karardır. Ancak Can Atalay ile sınırlı bir karar değildir. Anayasayı ortadan kaldırma girişimidir. Karar sadece Can Atalay’ı değil, Hatay halkına, TBMM’ye karşıdır. Karar, anayasaya karşı darbe girişimidir. Yargıtay’ın kararı Anayasa Mahkemesi’nin tüzel kişiliğine, TBMM’ye karşı darbe girişimidir. Aralarında çatışan Cumhur İttifakı’nın krizidir. AKP içindeki çatışmanın krizidir. Ana muhalefet partisi olarak buna direneceğiz” dedi.
Özgür Özel, “Tarih susanları da yazacaktır, direnenleri de yazacaktır; sokaklarda direneceğiz meydanlarda direneceğiz, bu hukuksuzluğa teslim olmayacağız” diyerek bu hukuki darbe girişimine karşı halkı ve siyasi partileri direnmeye davet etti.
Yazıcı ve Gül’den AYM’de örtülü destek: “Devleti oluşturan erkler birbirini çelmelemez”
CHP’nin yeni liderinin tarif ettiği şekilde Yargıtay-Anayasa Mahkemesi çekişmesi yalnızca MHP ve AK Parti arasında bir “Cumhur İttifakı krizi” değil; AK Parti içinde de çelişkiler olduğunu ortaya çıkardı.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve eski Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, Anayasa Mahkemesi’nden yana pozisyon aldığı görüldü.
Yazıcı sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Öyle olaylar olur ki, analiz yapmak için, konuşsan da konuşmasan da sorun olur. Hiç ve asla olmaması gereken öylesi bir olay yaşıyoruz. Yazık, çok yazık. Devleti oluşturan erkler, sorun çözümler. Asla sorun üretmez, üretemez. Birbirini çelmeleyemez” dedi.
Gül ise “Yüksek yargı mercileri arasındaki çatışma görüntüsü, hukuk devleti ve mülkün temelinde yer alan adalet duygusu için endişe vericidir. Yargı hakemdir, sorunları çözer. Yargı hakem olma vasfını yitirirse, çözümün değil sorun ve çatışmanın kaynağı haline gelir. Yargı organlarının da ihtilafları derinleştirmeden, anayasal sınırlar içinde kalarak sorun çözmesi milletimizin en tabii beklentisidir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: “Yargıtay’ın suç duyurusu kral çıplak demektir”
AK Parti’nin hazırladığı yeni Anayasa’nın mimarı olacağı söylenen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum ile bir diğer Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ayhan Ogan ise Yargıtay’dan yana tutum aldılar.
Mehmet Uçum sosyal medya hesabında, “Yargıtay’ın AYM ihlal kararına uymama kararı gerekçeleriyle doğrudur. Suç duyurusu meselesi ise Milli Yargıya karşı saldırıların çok büyük bir birikim oluşturması sebebiyle reaksiyoner bir tavırdır. Bir anlamda kral çıplak demektir. Yönteminin bu olup olmadığı ayrıca tartışılır ama cesareti tartışılmaz. Yargıtay’ın kararı ayrıca turnusoldur, kim Milli Yargıdan yana kim değil belli olur. Türkiye, Milli Yargısını batıcı ve neo-liberal yargı anlayışlarına karşı sonuna kadar savunacaktır, kimsenin bundan şüphesi olmasın” yazdı.
Ayhan Ogan ise “Yargı hiyerarşisinde en üst yetkili mahkeme Yargıtay’dır. AYM yargısal aktivitede bulunamaz. Esas itibarıyla AYM kanunların anayasaya uygunluğunu şeklen denetleme yetkisi dışında yargı yetkisi yoktur” demekle yetindi.
MHP’li Yıldız’dan “AYM kararlarına karşı kontrol mekanizması” önerisi
AK Parti ve MHP’nin 2022 yılında yaptıkları Seçim Yasası değişikliklerini birlikte hazırlayan ikiliden Hayati Yazıcı, AYM’ye yakın dururken Feti Yıldız daha önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı mütalaasında yer alan “yargısal aktivizm” kavramına da atıfta bulunarak net bir şekilde Yargıtay’dan yana tavır aldı.
MHP’nin Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, “Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı kontrol mekanizmasının bulunmaması önemli bir eksikliktir. Hukuk normu koymak, muhakeme meselesi değildir. Anayasa Mahkemesi yargısal aktivizmde bulunamaz. Yasama organı yerine geçerek norm da ihdas edemez, mevcut olan normu da görmezden gelemez, anayasayı yeniden yorumlayamaz” dedi.
“Anayasayı çiğneme girişimidir, bunun adı darbedir”
Yargıtay’ın çok tartışılan kararı siyasi yelpazenin solunda bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile sağında bulunan Gelecek Partisi liderlerini aynı yaklaşımda buluşturdu.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Anayasa’nın açık ve net hükmüne rağmen ‘AYM kararına uyulmaması’ kararı alması açıkça anayasayı çiğneme girişimidir. Herhangi bir makamın, ‘Anayasa ve Anayasa Mahkemesi’ni tanımıyoruz’ açıklaması yapması, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması, yetmezmiş gibi bir de TBMM’yi tehdit etmesi açık bir darbe girişimidir” diye konuştu.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da “Bunun adı darbedir. Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararını tanımayıp, üstüne hak ihlali kararı veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulunmasının başka izahı olamaz. Bu karar demokrasiye ve hukuk devletine darbedir, asla kabul edilemez” ifadelerini kullandı.