Nasır Hastanesi Müdürü Nahid Ebu Teyme, çok sayıda yaralı ve azalan kaynaklar nedeniyle sağlık görevlilerinin yaşamı tehdit eden komplikasyonları önlemek için uzuvları kesmekten başka seçeneği kalmadığını söylüyor
Layan el-Baz, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği aralıksız saldırılarından birinin sonucu bacakları kesilmiş. Aldığı ağrı kesicilerin etkisi geçince acı içinde ağlıyor.
Protez almanın zaten neredeyse imkansız olduğu Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’un Nasır hastanesinde tedavisi süren 13 yaşındaki Filistinli çocuk “Takma bacak istemiyorum,” diyor.
Yıllardır abluka altında bulunan ve savaşın patlak verdiği 7 Ekim’den bu yana tam blokaj altında olan Gazze’de ciddi gıda, su ve yakıt sıkıntısı çekilirken tıbbi malzeme kaynakları da hızla tükeniyor.
Baz, Nasır Hastanesi’nin pediatri koğuşundaki yatağında çaresizlik içinde, “Bacaklarımı geri koymalarını istiyorum, bunu yapabilirler” diyor.
Annesi Lamia el-Baz, Layan’ın, 7 Ekim’deki Hamas saldırılarına karşılık İsrail’in başlattığı akeri harekatın parçası olarak Han Yunus’un El Karara bölgesine geçen hafta düzenlediği saldırıda yaralandığını söyledi.
Hamas yönetimindeki sağlık bakanlığına göre, savaşın başlamasından bu yana Gazze’de en az 3 bin 900’ü çocuk olmak üzere yaklaşık 9 bin 500 kişi öldürüldü.
AFP’ye konuşan anne, bunlardan dördünün Baz’ın akrabaları olduğunu ve 13 yaşındaki çocuğun bacaklarına mal olan saldırıda öldürüldüğünü söyledi.
Lamia, İsrail’in düzenlediği saldırıda iki kızı İhlas ve Hitam ile birisi yeni doğmuş iki torununun öldürüldüğünü söyledi. Aile, yeni doğum yapan İhlas’a destek olmak için orada bulunuyormuş.
Kızlarının cesetlerini morgda teşhis etmek zorunda kalan Lamia, “Cesetleri parçalanmıştı. Hitam’ı küpelerinden, İhlas’ı ise ayak parmaklarından tanıdım,” dedi.
Yüzü ve kolları yaralarla dolu olan Layan’ın “Arkadaşlarım yürürken ben okula nasıl döneceğim?” sorusuna Lamia “Senin yanında olacağım. Her şey yoluna girecek. Önünde hâlâ bir gelecek var,” diye cevao vererek sakinleştirmek istiyor.
‘Hala hayattayım’
Hastanenin yanık ünitesinde 14 yaşındaki Lama el-Aga ve 15 yaşındaki kız kardeşi Sara bitişik yataklarda yatıyor.
İki hastane yatağı arasında oturan ve gözyaşlarını tutmakta zorlanan anneleri, Sara’nın ikizi Sama ve 12 yaşındaki kardeşi Yahya’nın öldüğü 12 Ekim saldırısından sonra tedavi için buraya geldiklerini söylüyor.
Lama’nın yarı tıraşlı kafasında ve alnında dikişler ve yanık izleri görülüyor.
14 yaşındaki çocuk, “Beni buraya transfer ettiklerinde hemşirelerden dik durmama yardım etmelerini istedim ve bacağımın kesildiğini fark ettim” diye anımsıyor.
“Çok acı çektim ama hâlâ hayatta olduğum için Tanrı’ya şükrediyorum,” diyen Lama, sakatlığının geleceğini karartmasına izin vermemeye kararlı.
Lama “Yapay bacak alıp çalışmalarıma devam edeceğim, böylece doktor olma hayalimi gerçekleştirebileceğim. Kendim ve ailem için güçlü olacağım,” diyor.
Hastane müdürü Nahid Ebu Teyme, çok sayıda yaralı ve azalan kaynaklar nedeniyle sağlık görevlilerinin yaşamı tehdit eden komplikasyonları önlemek için uzuvları kesmekten başka seçeneği kalmadığını söylüyor.
Ebu Teyme, “Bir hastanın hayatını kurtarmak ya da yaralı bacağını kurtarmaya çalışırken onu riske atmak arasında bir seçim yapmak zorundayız” diyor.
Yarım kalan futbol rüyası
Yeşil futbol forması ve şortuyla 14 yaşındaki Ahmed Ebu Şahmah, Han Yunus’taki ailesinin evinin yıkıntıları arasında koltuk değnekleriyle yürüyor.
Etrafı kuzenlerinden birkaçıyla çevrili olan Ebu Şahmah, eskiden futbol oynadığı avluyu geziyor. Ancak altı kuzeni ve bir teyzesinin öldüğü saldırıda bina yıkıldı.
Ahmed “Ameliyattan sonra uyandığımda kardeşime ‘bacağım nerede’ diye sordum” diye anımsıyor.
“Bana yalan söyledi ve yerinde olduğunu, anestezi nedeniyle hissedemediğimi söyledi,” diyen Ahmed “ertesi gün kuzenim bana gerçeği söyledi,” diyor.
“Çok ağladım. Aklıma gelen ilk şey artık her günkü gibi yürüyemeyeceğim veya futbol oynayamayacağımdı. Savaştan bir hafta önce bir akademiye kaydoldum.”
Ahmed Barselona takımını destekliyor, kuzenleri ise sıkı Real Madrid taraftarı.
Bunlardan biri olan Ferid Ebu Şahmah, “Eğer zamanı geriye alıp Ahmed’in bacağını geri getirebilseydim, Real’den vazgeçmeye ve onun gibi bir Barcelona taraftarı olmaya hazır olurdum” diyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***