Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin (HBSD) Türkiye’de 6 milyon civarındaki göçmen nüfusa ilişkin araştırması, Suriyeli kadınların çalışma hayatına katılım oranının yüzde 16, çocuklarda temel eğitime katılım oranının ise yüzde 33 seviyesinde kaldığını gösteriyor. Araştırma raporunda çocuk işçiliği yaygın bir sorun olarak tanımlanıyor.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı’nın 23 Kasım tarihli son verilerine göre, Türkiye’de “geçici koruma” statüsünde 3 milyon 241 bin 396 Suriyeli bulunuyor. Ülkede ikamet izniyle yaşayan yabancı sayısı ise 1 milyon 116 bin 19. Birleşmiş Milletler’e “sığınmacı” statüsü için başvuran ve Türkiye’de bekleyen göçmen sayısı ise 33 bin 246.
2023’te Türkiye’ye kaçak girdiği tespit edilen göçmen sayısı 166 bin 279, ülkeye birden fazla giriş yapanların sayısı ise 59 bin 811. Yasal ve yasadışı girişler dikkate alındığında, HBSD’nin “Göçmen Mahallerinde Yaşam: Türkiye’de 2010 Sonrası Göçler ve Göçmenlerin Toplumsal Katılımı” başlıklı araştırmasına konu olan göçmen sayısının 6 milyonu bulduğu görülüyor.
Araştırma kapsamında Proje Koordinatörü Cem Bico’nun koordinasyonunda Prof. Dr. Deniz Yükseker, Prof. Dr. Hatice Kurtuluş, Prof. Dr. Uğur Tekin ve Dr. Esra Kaya Erdoğan’ın akademik liderliğinde, Suriyeli nüfusun yoğun olduğu 16 ilde, 3 bin 800’ü aşkın hanede görüşmeler yapıldı.
İzmir, Gaziantep, Konya, Mardin ve İstanbul’un göçmen mahallelerinde inceleme yapıldı ve bu mahallelerde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı yerli nüfus ile de konuşuldu. Bu illerde, yerel yöneticiler, muhtarlar, sağlık çalışanları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle de görüşüldü.
Göçmenler hizmet alıyorsa kalmak istiyor
HBSD Türkiye Temsilciliği tarafından paylaşılan araştırma sonuçlarında “Türkiye’nin dünyada en yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke” olduğu vurgulanıyor.
“Türkiye’nin bir göç ülkesi, özellikle de bir zorunlu göç ülkesi olduğunu” ifade edilirken, ülkedeki yaygın kanıya karşın göçmenler, çalışma hayatına katılabildikleri ölçüde “yardıma muhtaç birey” olarak algılanmıyor. Bu bireyler geçimlerini de sağlayabiliyor.
İşgücüne katılan, hukuki açıdan sağlık hizmetlerinden yararlanabilen ve çocukları temel eğitim alabilen göçmen ve mülteciler Türkiye’de yaşama isteği duyuyor.
Ancak göçmenlere komşu yerli nüfus aynı görüşte değil. Bu kişiler, olanak bulmaları halinde yurt dışına gitmek istediklerini ifade ediyor.
“Ekonomik durumunuzdan memnun musunuz?” sorusuna göç almış mahallelerdeki yerli nüfusun yüzde 58,6’sı, Suriyeliler’in yüzde 35,1’i, diğer göçmenlerin ise yüzde 38,1’i memnun olmadıkları yanıtını veriyor.
Araştırmaya göre Suriyeliler’in yüzde 71,6’sı dört ila sekiz yıl, yüzde 7,1’i ise üç yıl veya daha az bir süredir Türkiye’de yaşıyor. Türkiye’de 9 yıldan uzun yaşayan Suriyeli oranı ise yüzde 21,2. Diğer göçmenlerin ise Türkiye’de “ağırlıkla beş yıldan az” yaşadığı tespit edildi.
Göçmen çocuklar açısından durum nasıl özetleniyor?
Suriyeli çocukların üçte birinin okula kayıtlı olmadığı belirtilen araştırmada, temel eğitime katılsalar bile bu eğitimi tamamlayamadıkları ortaya konuyor. Göç almış mahallerde, Suriyeli göçmenlerin yüzde 75,3’ü liseden seviyesinde eğitim alamazken, yerli nüfusta bu oran yüzde 36 civarında.
Temel eğitime katıldıktan sonra ilk ve orta eğitime devam eden yerli nüfus oranı Suriyeliler’e kıyasla düşük. Araştırma ekibine göre bunun nedeni Suriyeli nüfusta çocuk sayısının fazla olması.
Raporda, “Okullaşan Suriyeli çocukların yüzde 66,3’ünün ilk veya ortaokula, yüzde 29,8’inin ise lise veya üniversiteye devam ettiği görülüyor. Yerlilerde ise bu oranlar sırasıyla yüzde 47,4 ve yüzde 49,2. Bu durum, Suriyeli hanelerde 0-18 yaş grubu oranının daha yüksek olmasından kaynaklanıyor” tespitine yer veriliyor.
Araştırma sonucuna göre yoksul mahallelerde eğitim oranının düşmesinin bir nedeni de sınıfların kalabalık olması: “Bu nedenle okul yöneticileri kimi zaman Suriyeliler’i kaydetmek istemiyor, kalabalık sınıflarda öğretmenler Türkçe’yi iyi bilmeyen öğrencilerle ilgilen(e)miyor, devamsızlık takibini düzenli yapamıyor ve tüm bunlar çocukların okulu erken terk etmesine yol açıyor. Dil sorunu, öğrencilerle öğretmenler arasında olduğu gibi, mülteci velilerle öğretmenler arasında da iletişim sorununa neden oluyor. Bir diğer sorun, geçici koruma kaydı başka bir ilde olan ailelerin çocuklarını bulunduğu ilde okula kaydettirememesi.”
Göçmenler çalışma hayatına nasıl katılım gösteriyor?
Suriyeli göçmenlerin yüzde 58’inin, diğer göçmenlerin ise yüzde 68’i çalışma hayatına katılması, araştırmada elde edilen bir başka sonuç. Suriyeliler’in yüzde 88,8’i ise ücretli bir şekilde çalışıyor.
Çalışan Suriyeliler’in yüzde 87,3’ü erkek ve sadece 16,7’si kadın. Çalışan diğer göçmenlerde ise erkek oranı yüzde 89,5.
Araştırma ekibine göre, çalışan Suriyeli kadın oranının düşük olmasının nedeni, “Suriyeli ailelerdeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinliği; yerli nüfusun görece sahip olduğu, çocuk, yaşlı ve engellilere bakım imkânı ve sosyal destek mekanizmalarına göçmen kadınların sahip olmaması.”
Çalışanlar, yaşlarına göre incelendiğinde, 7-17 yaş arasındaki Suriyeli hane halkının çalışma oranının yüzde 4, diğer göçmenlerde ise yüzde 3 olduğu görülüyor. Bu durumun “çocuk işçilik olgusuna işaret ettiği” vurgulanırken, “göçmenlerin daha genç bir işgücü oluşturduğu” söyleniyor.
Araştırmada, hanelerdeki hayatı kolaylaştıracak mal varlığı da incelendi. Örneğin Suriyeliler’in yüzde 4,3 ve diğer göçmenlerin yüzde 5,5 otomobile sahip. Suriyeli göçmenlerin yüzde 0,8’i ve diğer göçmenlerin ise yüzde 3’ü kendi evinde yaşıyor.