Kafkaslar’dan Orta Asya’ya uzanan bölgedeki ülkelerle ilişkilerini güçlendirme politikaları yürüten Türkiye’nin, sınır komşusu İran’la ikili ilişkileri, devam eden İsrail-Hamas savaşıyla bir kez daha kritik bir noktaya geldi. VOA’in sorularını yanıtlayan uzmanlar, Türkiye ve İran’ın Ortadoğu’nun yeniden şekillenen güç dengesinde rekabetinin bir süre daha devam edeceği görüşünde.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, önceki gün Ankara ziyareti sırasında Türkiye Dışişleri Bakan Hakan Fidan’la ortak basın toplantısı düzenledi. İki bakan da açıklamalarında İsrail’in, Hamas’ın 7 Ekim saldırılarına karşı başlattığı misilleme saldırıları kınadı. Ancak her ne kadar Türkiye ve İran, Hamas’ı “Filistin halkı için savaşan bir grup” olarak tanımlama hususunda görüş birliği içinde olsa da, iki ülkenin bölgesel çıkarları birçok açıdan çakışmaya devam ediyor.
VOA’ya konuşan uluslararası ilişkiler uzmanı Profesör İlhan Üzgel, Türkiye’nin Orta Asya’da etki gücünü arttırma girişimlerinin İran ile arasında gerginliği büyüten bir unsur olduğunu hatırlatarak, bu gerginliğin doruk noktasına yaklaştığının altını çiziyor. Üzgel’e göre, şu an bölgesel ve küresel çapta odak noktası yeniden Ortadoğu olduğundan, iki ülke arasındaki gerginliğin daha da büyük bir boyuta ulaşması sadece “ertelenmiş” durumda ve önümüzdeki yıllarda yeniden gündeme taşınacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Orta Asya ülkeleri Türkmenistan ve Kazakistan’la ilişkilerini güçlendirmesinin yanısıra İran’ın bölgesel rakiplerinden Suudi Arabistan ile de ikili ilişkileri normalleştirme süreci içinde.
Tüm bunlar İranlı yetkililer için, Türkiye’nin etkisi altında kalma endişesi yaratacak etkenler olarak yorumlanırken, bu endişenin derinleşmesine neden olan en büyük etken ise Ermenistan-Azerbaycan uzlaşmazlığı. Türkiye, İran’ın “düşman” olarak gördüğü İsrail’in de desteğini alan Azerbaycan ile “kardeş ülke” konumunda. İran ise Ermenistan’ın bölgedeki stratejik ortaklarından.
VOA’nın konuştuğu uzmanlardan Kadir Has Üniversitesi’nden Uluslararası İlişkiler Profesörü Soli Özel de İsrail’in Azerbaycan’la işbirliği içinde olmasının İran’ı “öfkelendirdiğini” söylüyor.
Azerbaycan ile Ermenistan arasında uzun yıllar çatışmalara neden olan ve uluslararası toplumda Azerbaycan toprağı olarak tanınan Dağlık Karabağ’da bu yıl Eylül ayında bir kez daha gerginlik yaşandı. Azerbaycan bölgeye yapılan saldırılara misilleme olarak harekete geçtiğinde, Dışişleri Hakan Fidan Ermenistan’ı destekleyen İran’a bu uzlaşmazlığa müdahil olmama uyarısında bulunmuştu.
Profesör Özel, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da zafer kazanmasıyla beraber Azeriler arasında milliyetçiliğin de arttığına ve bunun da İran’da yaşayan Azerilerin ‘Güney Azerbaycan’ olarak adlandırdıkları bölgede İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı hoşnutsuzluğun da yayılma olasılığını güçlendirdiğine dikkat çekiyor.
Özellikle Karabağ zaferinden bu yana Azeri milliyetçilerin kahraman olarak gördüğü Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, geçen yıl İran’da rejim karşıtı protestolar yaşanırken ülkesinde kameralar karşısında yaptığı bir konuşmada hem Azerbaycan’da hem de İran’da yaşayan Azerileri koruma sözü vermişti.
Türkiye iki yıl önce imzaladığı bir anlaşmada savaş halinde Azerbaycan’ı koruma vaadinde bulundu. Böylesi bir anlaşma yürürlüğe girmişken Azerbaycan ile İran’ın sınır bölgelerinde karşılıklı askeri tatbikat yürütmeleri de Türkiye-İran ilişkilerindeki gerginliği arttırdı.
Bugün Kazakistan’da Orta Asyalı liderlerle biraraya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölgede nüfuzunu etkin tutma hedefi devam ederken, Türkiye’nin bölgenin diğer güçlü aktörlerinden olan İran’la ikili ilişkilerindeki gerginliklerin de artmaya devam etmesi bekleniyor.