Can Atalay’ın tahliyesi konusunda Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali’ kararına uymayacağını açıklayıp, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay, yine AYM’yi hedef aldı. Yargıtay AYM’nin bireysel başvurulara ilişkin aldığı kararlarla hukuk sistemini kaosa sürüklediğini öne sürdü.
Yargıtay’dan Anayasa Mahkemesi (AYM) ile ilgili yeni açıklama geldi. “AYM mevcut davada Anayasa koyucunun iradesini yok saymıştır” ifadesi kullanılan açıklamada AYM’nin, bireysel başvurulara ilişkin zaman zaman aldığı kararlarla hukuk sistemini kaosa sürüklediği öne sürüldü. AYM’nin yetkisini aştığı iddia edilen açıklamada “Anayasa Mahkemesi kararları kesindir, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” ifadesinin yer aldığı Anayasa 153. Madde’yi yok sayıldı.
CAN ATALAY KARARI İLE İLGİLİ YENİ AÇIKLAMA YAPILDI
Yargıtay Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada “Kamuoyunun gündemini meşgul eden Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Şerafettin Can Atalay hakkındaki kararları ile ilgili olarak, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamaya ihtiyaç duyulmuştur” denildi.
AYM, YARGITAY ARASINDA ÜSTÜNLÜK SIRALAMASI YOK
Açıklamanın devamında “Bilindiği üzere, Anayasamızın 146, 154 ve 155’inci maddelerinde yüksek mahkemeler; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay olarak düzenlenmiş olup, birbirlerine üstünlük sıralaması öngörülmemiştir. Anayasa Mahkemesi kararlarında olduğu gibi kesinleşmiş tüm mahkeme kararları herkes için bağlayıcıdır” ifadeleri kullanıldı.
YARGITAY SON İNCELEME MERCİİDİR
Yargıtay’ın 155 yıllık bir geçmişi bulunduğu hatırlatılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:“Anayasa’nın m.154/1’e göre, “Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.
YARGITAY’IN HUKUKUN EŞİT ŞEKİLDE UYGULANMASINI SAĞLAMA GÖREVİ VAR
Anayasa’nın 154’üncü ve Yargıtay Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre, Yargıtay’ın adli yargı alanında hukukun ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlama görevi bulunmaktadır. Hukukun objektif, belirli ve öngörülebilir olması, eşitlik ve hukuki güvenliğin ve özellikle de adil yargılanma hakkının teminatıdır.”
AYM’NİN, KARAR BOZMA YETKİSİ YOK
“Bireysel başvuru incelemelerinde Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için ‘olağan kanun yollarının tüketilmesi’ şarttır” denilen açıklamada “Bu haliyle bireysel başvuru; temel hak ve özgürlüklere yönelik hukuka aykırı müdahalelerin kanun yollarında giderilememesi halinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur.
AYM KARARLARI BOZAN BİR MAHKEME DEĞİLDİR
Olağan veya olağanüstü kanun yolu değildir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi adli ve idari mahkemelerce verilen kararları bozan bir mahkeme olmadığı gibi istinaf ve temyiz mercii olarak davaları yeniden incelemeye yetkili bir makam da değildir” ifadeleri kullanıldı.
AYM HUKUK SİSTEMİNİ KAOSA SÜRÜKLEYECEK ŞEKİLDE KARARLAR ALDI
“Buna karşın, Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru incelemelerinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde kararlar alması, kesin hüküm etkisini tamamen devre dışı bırakılmasına neden olmaktadır.”
AYM SÜPER TEMYİZ MAHKEMESİ ŞEKLİNDE ALGILANIYOR
“Diğer taraftan, bir kısım kamuoyunun gündemini meşgul eden davalar üzerinden uygulanan iletişim stratejisi ile mevcut anayasal düzen bir kenara bırakılarak Anayasa Mahkemesinin “süper temyiz mahkemesi” olduğu şeklinde toplumsal bir algı oluşturulmuştur.”
BİREYSEL BAŞVURULAR SORUNA DÖNÜŞTÜ
Temel hak ve özgürlüklerin korunmasının yalnızca Anayasa Mahkemesinin değil, tüm yargı organlarının görevi olduğu hatırlatması yapılan açıklamada “Türk yargı sisteminin gerçekten mevcut olan yapısal sorunlarının çözümü için elverişli bir araç olması ümit edilen bireysel başvurunun, mecrasından çıkması, yargı sistemini zayıflatan sistemsel bir sorun haline gelmiştir.
YETKİ AŞIMI UYGULAMALARI ARTARAK DEVAM ETMİŞTİR
Yargıtay açıklamada şöyle denildi: “Bireysel başvuru sisteminin faaliyete geçmesinden itibaren yukarıda özetlenen sorunlar Anayasa Mahkemesi üyelerinin de bulunduğu bilimsel toplantılarda defaatle ifade edilmesine, Yargıtay Başkanı’nın adli yıl açış konuşması ile yıl sonu basın değerlendirme toplantılarında ve Danıştay Başkanı tarafından Danıştayın kuruluş yıldönümü toplantısında gündeme getirilmesine karşın, Anayasa Mahkemesinin kararlarındaki anayasal ve yasal yetki aşımı olarak değerlendirilen benzer uygulamalar artarak devam etmiştir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***