Çocuğun cinsel istismarı ile ilgili en çok karşılaştığım soru; “Çocuğun cinsel istismarını nasıl engelleriz?” Ben konumum itibariyle ancak bir hayatta kalan olarak; hayatta kalanların yaşadığı sorunlar konusunda farkındalık yaratarak çocuğun cinsel istismarının engellenmesine katkı sunabilirim.
Tabii ki hepimiz için öncelikli olan çocuğun cinsel istismarının (ÇCİ) önlenmesi ama biz ÇCİ hakkında konuşmadan, daha tanımını bile yapmadan nasıl çözebiliriz ki sorunu? Tanımlama yapamadığımız için bekaret bozulmadığı gerekçesiyle fail cezadan indirim alabilmektedir mesela…
Varlığını yeni yeni kabullenmeye başladığımız, konuşmaktan rahatsız olduğumuz ve üzerini kapatmaya çalıştığımız bir sorundan bıçak darbesiyle kurtulmak mümkün değil. Faili asmak istememizde bundan. Faili asacağız ve hiçbir sorun kalmayacak. Her 5 çocuktan 1’i cinsel istismar mağduru, darağacı yetişmez… Gerçi her 5 kişiden 1’i fail değil büyük ihtimalle. Çünkü fail genelde birden fazla çocuğa istismarda bulunuyor. Mesela bu ihtimal kelimesini de kullanmamalıyız ÇCİ’nda İhtimal… Biz neden rakamlarla değilde ihtimallerle konuşuyoruz? Neden Türkiye’de bu konuyla ilgili genel bir çalışma yapılamıyor? Yapılamaz mı? Yapılamaz, konuşmak istemediğimiz sürece yapılamaz.
ÇCİ konusunun üstüne daha cesurca giden ülkelerde bu konunun konuşulmaması ve üzerinin kapatılmasını tanımlamak için bir kavram kullanılır; “Sessizlik Kültürü”
Nedir bu ÇCİ’nda sessizlik kültürünü besleyen;
-
Damgalanma ve utanç: Mağdurlar ve ailelerinin, istismar nedeniyle damgalanmaktan veya suçlanmaktan korkması ve bu durumun istismarı açıklama konusunda isteksizliğe yol açması. Damgalama sonucu istismarın gizli tutulması gereken bir aile meselesi olarak görülmesi ve bu eğiliminin olabildiğince daha geniş kesimlere yayılması.
-
Misilleme korkusu: Çocuk cinsel istismarı mağdurlarının, istismarcıların misilleme yapmasından korkması. İstismarcıların mağdurları veya sevdiklerini tehdit etmesiyle korku ve gözdağı ortamı yaratması ve mağdurların öne çıkmasını engellemesi.
-
Farkındalık eksikliği: Çocuklara yönelik cinsel istismar ve etkilerine ilişkin farkındalık ve anlayışın sınırlı olması. Farkındalık eksikliğinin, istismar belirtilerinin fark edilememesiyle sonuçlanması, istismarın bildirilme veya ele alınma olasılığını azaltması.
-
Mağduru suçlama: Mağdurlar öne çıktıklarında suçlanması veya onlara inanılmaması. Toplumun, mağdurların güvenilirliğini sorgulayan veya suçu onlara atfeden bir önyargıya sahip olması. Bunun, başkalarının deneyimlerini bildirmelerini de engellemesi.
-
Kültürel normlar: Bazı kültürel normlar ve uygulamaların, itaati, otorite figürlerine saygıyı vurgulayarak istemeden de olsa çocukların cinsel istismarını sürdürmesi.
-
Kurumsal örtme: Okullar, dini kuruluşlar ve aileler gibi kurumların, kendi itibarlarını korumak için istismarcıları koruması. Kurumsal örtbasların mağdurları daha da susturması ve failleri koruması.
-
Destek ve hizmet eksikliği: Cinsel istismar mağdurlarına yönelik destek hizmetleri, danışmanlık ve yasal kaynakların eksikliği. Destek eksikliğinin, açıklamayı ve iyileşmeyi engellemesi.
-
Bildirim mekanizmalarının eksikliği: Çocukların cinsel istismarını ele almaya yönelik raporlama mekanizmaları ve yasal yapıların yetersiz veya mevcut olmaması. Bildirim mekanizmalarında güvenli ve gizli bir yolun olmaması.
ÇCİ istismarı kökü çok derinlerde olan çok yaygın bir sorun. Bu konuda kökten çözümler istiyorsak bizim öncelikle, hepimizi bağlayan bu sessizlik kültürüyle mücadele etmemiz gerekli.
Meliha Yıldız: “1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı. Bu, onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan “Kutsal Tecrit”i 2021 yılında yazdı. İkinci kitabı Uçurum Kenarındaki Salıncaklar 2023 yılında yayınlandı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor”
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***