Samanyolu ve MC Tv’nin ekran yüzü ve ana haber bülteni sunucusu Kemal Gülen Samanyoluhaber.com’daki köşe yazısında medyanın neden desteklenmesi gerektiğini anlattı.
Kolay mı iki yılda kamu yararı statüsü almak? Üstelik Almanya’da! Değil tabii ki, çok ciddi emek ve gayret istiyor, güven, itimat ve özveri istiyor. İşte IJA (International Journalists Assosciation) kısa sürede bu basamakları tırmandı. Yüzlerce medya çalışanına rehberlik edebilecek bir meslek kuruluşu haline geldi, göçmen gazetecilerin ve televizyoncuların umudu oldu, kolu kanadı kırılmış meslektaşlarımız bir çatı altında toplanmaya başladı.
Yılların tecrübeli gazetecileri ile genç kuşaklar şimdi bir arada. Ak sakalların rehberliğinde büyüyen Z kuşağını hayal edin. Kim bilir yakın bir gelecekte ne güzel işler çıkacak ortaya; şimdiden güzel ürünler vermeye başlamış bile. Journalist Post (JP) dergisi bunlardan biri. Onlarca gazeteci, yazar ve editörün omuz verdiği dergi, dernekle yaşıt. Editörü Yüksel Durgut 40 ülkeden meslektaşın yazı gönderdiğini söyledi. Bu kalitede Avrupa’da bir meslek dergisi yok diyorlar. Üç dilde yayın yapıyor; Almanca, Türkçe ve İspanyolca. Başka dillerde de gelişmesini bekliyoruz.
Fikir ruh ise dergi veya kitap onun bedeni. Havada uçuşup duran hayallere elbise giydirince ölümsüz oluyorlar adeta. Böyle ölümsüzleşen ne güzel eserlerle tanıştık. JP dergisini elime aldığımda Sızıntı’dan Aksiyon’a , aklıma bir zamanlar kültür ve sanat hayatımızı, aklımızı ve ruhumuzu besleyen mecmualar geldi. Reklamı olsun diye İzmir Alsancak’ta bir büfeden aldığım Sızıntı dergisini ta Bozyaka’daki yurda kadar elimde sallayarak gittiğim günleri hatırladım. Biri görür de meraklanır diye umut ediyorduk. Ne bileyim belki de meraklanan olmuştur. Kapandığında milyona dayanan tirajına bakınca amatör reklam anlayışımızın katkısı vardır diye kendime pay çıkarmadan edemedim.
Reklam ve destek önemli. Sızıntı yöneticilerinin Tercüman gazetesi yazarlarından ve kültür hayatımızın önemli isimlerinden Ahmet Kabaklı hocaya dergiyi tanıtmak için ziyarete gittiklerini hatırlıyorum. Kabaklı hocanın sadece bir cümle ile omuz vermesi bile ne büyük sevince sebep olmuştu. Bir dergi bir neslin can simidi olmuştu. Sonra Yeni Ümit, Hira, Yağmur, Aksiyon, Arkadaşım vb. Şimdi İJA bünyesindeki Jurnalist Post da meslektaşlarımız için benzer bir etki yapıyor. Güven veriyor, insan yetiştiriyor.
Bence İJA bir meslek dergisi olmaktan daha fazlası. O, aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun felsefesinin tecessüm etmiş hali. Bizim başkalarına göstereceğimiz değerlerimiz olduğu kadar onlardan öğreneceğimiz de çok şey var. Karşılıklı kazanma kuşağındayız. Hayat boşluk kabul etmez bizim boş bıraktığınız yerleri mutlaka birileri doldurur. Ama biz insanlık adına bir adım atarsak çokların o eli tuttuğunuzu göreceğiz. İJA, gönlünde herkese bir koltuk bulunduran yeni bir pencere, yeni bir diyalog mecrası.
Böyle büyük yükleri ancak güçlü omuzlar taşlayabilir. Bizim meslekte ise hem başarıyı hem de samimiyeti beraber taşımak hiç de kolay değil. Enaniyetlerin çarpıştığı ve erkenden benliğin geliştiği ve oldum zannettiğin bir meslek yapıyoruz. Sosyal medyada üç-beş bin takipçisi olan biri bile hemen sivil toplum önderi olabiliyor. Zemin kaygan ve yol güzergahında bir çok engel var. Peki bunları nasıl aşacağız. İJA bu zor soruya cevap arıyor; birlikten kuvvet doğar.
İJA’da eğitim gören meslektaşlarımız şanslı; ciddi ve tecrübeli rehberleri var. İJA klasik habercilikten yapay zekaya kadar her alanda eğitim veriyor. Onlarca genç; hepsi heyecanlı, teknoloji canavarı ve tecrübeye değer veriyorlar. Bu arkadaşları görüp de ümitsiz olmak mümkün değil. Sıza sıza göl olur, akar akar yol olur. Yaradan dileyince, az çoklardan bol olur.
Yıllar önce bir grup gazeteciyle Hocaefendi’yi ziyaret etmiştik. Laf dönüp dolaşıp tirajlara geldiğinde Hocaefendi “hak ve hakikatin sesi olan, en az birer milyon satan ve okunan üç gazete olmazsa sosyal hayatta bir şeyleri değiştirmek çok zordur” dediğinde, biz aslında yolun ne kadar başında olduğumuzu anlamıştık.
Otuz yıl sonra bu sözün hakikatini bir kez daha anladım. Son ziyaretimizde de değerli bir meslektaşıma cebinden çıkardığı takkesini ve tesbihini hediye ederken “mazlumların sesi soluğu oluyorsunuz, kendimizi yalnız hissetmiyoruz, teşekkür ederim” diye iltifat etmesiyle mesleğimizin güven kaynağı olması ve insanlarla irtibat adına ne denli önemli olduğunu bir kez daha anladım.
Hatırlayın; Türkiye’deki değişim önce medyanın el değiştirmesi ile başladı. Tekelleşen ve farklı fikirlere yer veremeyen medya ile insanlar adeta mankurtlaştırıldı. Sokaklar bedenen canlı, aklen ve fikren ölü insanlarla dolu. Biz değişim istiyorsak, güçlü bir medya, güçlü kalemler ve asrın teknolojisini hazmetmiş, hizmetin fikir ve aksiyon tecrübesini yudumlamış kuşaklara zemin hazırlamalıyız. Ve tabii ki doğru habere, farklı fikre ve her düşünceye değer veren bir okuyucu ve seyirci ile birlikte bu yol yürüyebiliriz.
Yazının başına döneyim, kendi öneminin farkında olarak, mütevazi edayla yol yürüyen İJA
(https://ijadestek.com) vicdanı hür, aklı hür, teknolojiyle barışık ve başka fikirlere de açık meslektaşlar yetiştirerek önemli bir yük sırtlanmış ve her türlü desteği fazlasıyla hak ediyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***