Türkiye’de kolluk güçleriyle ilgili gelişmeleri yakından izlemesiyle tanınan gazeteci – yazar Tolga Şardan’ın, T24 internet haber sitesinde “yargı mekanizmasındaki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını içeren Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) raporu”nu kaleme alması gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra tutuklanmasına karar verildi.
Tolga Şardan, T24 haber sitesinde dün yayınlanan haberi gerekçesiyle ifadeye çağrılmak yerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı doğrultusunda Ankara’daki evinde gözaltına alınmıştı.
Şardan, Ekim 2022’de basın meslek örgütlerince “sansür yasası” olarak nitelendirilmesine karşın AKP– MHP’nin “dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle yasalaştırdığı “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla karşı karşıya.
Neler yaşandı?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada, “31/10/2023 günü T24.com.tr isimli internet haber sitesinde Tolga Şardan tarafından kaleme alınan ‘MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?’ başlıklı yazı içeriğinde, 5237 sayılı TCK’nın 217/A maddesinde düzenlenen “Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma” suçunun unsurlarını oluşturacak nitelikte söz ve beyanlar bulunduğu değerlendirilmekle şüpheli Tolga Şardan hakkında CMK’nın 160. Maddesi gereğince re’sen soruşturma başlatılmış olup, yapılan soruşturma kapsamında şüpheli gözaltına alınmıştır” denildi.
Şardan, gözaltına alınarak Ankara Adliyesi’ne götürüldüğü sırada gazetecinin Ankara’daki evinde arama yapıldığı öğrenildi.
Basın meslek örgütleri gözaltı işlemine tepki gösteriyor
Türkiye’deki basın meslek örgütleri ise, tutuklama kararı öncesi Tolga Şardan’ın, Türk Ceza Kanunu’na Ekim 2022 itibariyle eklenmiş “hatalı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla herhangi bir şekilde ifade vermeye davet etme yöntemi uygulanmaksızın gözaltına alınmasına tepki gösterdi.
Gazeteciler de, Türkiye’de son yıllarda basın özgürlüğü ihlallerine karşı slogan haline dönüşmüş “Gazetecilik suç değildir” etiketiyle Şardan’ın gözaltını alınmasını protesto etti.
DİSK’e bağlı Basın İş Sendikası, “Gazeteci Tolga Şardan T24’teki yazı ve haberleri gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. Şardan suçlu değil gazetecidir; gazetecilik suç değildir. Meslektaşımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz” açıklaması yaptı.
Gazeteciler Cemiyeti de, “Gazeteci Tolga Şardan yargıdaki iddialarla ilgili yazısı nedeniyle gözaltına alındı. İfadeye çağrılsa kendi gidecek, adresi belli bir gazetecinin gözaltına alınmasını şiddetle kınıyoruz! Bu apaçık yıldırma ve sansürdür!” tepkisini paylaştı.
Bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, “Yargıyı arka bahçesi haline getiren, onuruyla mesleğini yapan hakim-savcıları kızağa çeken Saray, gazetecilerin peşine düşmüş. MİT raporunun gereğini yapacağına, çürümüşlüğü gözler önüne seren Gazeteci Tolga Şardan gözaltına alınıyor. Bu karardan derhal dönülmelidir” tepkisini gösterdi.
Tolga Şardan’ın yazısında neler vardı?
Şardan, T24 internet haber sitesindeki dünkü yazısında, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) gönderdiği mektup ile yargıda rüşvet, yolsuzluk iddialarını gündeme taşımasından hemen önce bu konuda Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) da bir rapor hazırladığını ve Cumhurbaşkanlığı’na sunduğunu kaleme aldı.
Şardan, yazısında, MİT’in raporunda İstanbul yargısındaki yapılanmaya odaklanıldığını belirterek, özetle şunları yazdı:
“Yargıdaki istismar ve çürüme iddialarının artık kontrol edilemez hale gelmesi, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı’nı da harekete geçirdi, geçtiğimiz günlerde. Hatırlarsınız, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in video kayıtlar yayımlayarak gündeme getirdiği iddialar sonrasında MİT Başkanlığı iki ayrı raporu hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı’na göndermişti. Büyüteç’te gündeme getirdiğim söz konusu raporlarda mafya yapılanmalarıyla bağlantılı olan siyasetçiler, bürokratlar, kamu görevlileri belirtilmişti. Edindiğim bilgiye göre, MİT Başkanlığı, benzer bir raporu yargıdaki çürüme üzerine hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı’na ulaştırdı. Rapor, yaklaşık 6 hafta önce yani Anadolu Başsavcısı Uçar’ın mektubundan kısa süre önce Cumhurbaşkanlığı’na iletildi. Raporun kapsamında iki önemli bölüm var. Bunlardan ilki son 5-6 yıldır büyük kentlerdeki adliyelerde yaşanan skandal kararlar, işlemler ve uygulamalar hakkında. Adliyelerde görevli hakim ve savcılar üzerine yoğunlaştırılan incelemelerde, özellikle İstanbul ve Ankara Adliyesi’nde yüzlerce emsal dosya mercek altına alındı. Dosyaların içeriği, dosyalar üzerinde karar veren yargı mensupları ve dosyaları takip edip sonuçlanmasını sağlayan dosya takipçilerinden oluşan bağlantılar tespit edildi. Para karşılığında verilen erişimin engellenmesi kararlarının yanısıra, soru işaretlerine neden olan ilginç tahliye ve tutuklama kararlarına imza atan yargı mensupları belirlendi. Hatta söz konusu isimlere raporda yer verildiği kaynaklarca ifade ediliyor. Görüştüğüm kaynaklar, yargıdaki çürüme iddialarının ilk merkezinde İstanbul Bakırköy Adliyesi’nin bulunduğuna dikkati çekti. MİT’in Bakırköy Adliyesi merkezinde yaptığı incelemelerde; önemli ve ilginç bulgulara ulaşıldı. Bu tespitlerden bazıları şöyle: Özellikle uyuşturucu kaçakçılığı yaptıkları gerekçesiyle haklarında adli soruşturma başlatılanlar, ikametlerini, işyerlerini, şirketlerini Bakırköy Adliyesi’nin sorumluluk bölgelerine taşıyorlar. Böylelikle adli süreçlerde Bakırköy Adliyesi’nde gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamalarında daha kolay karar alma olanağı yaratılıyor.”