Eski HDP Milletvekili ve Hrant’ın Arkadaşları grubunun üyesi Garo Paylan, katil Ogün Samast’ın tahliyesi sonrası yaptığı açıklamada, Dink cinayetinin bir ‘milli mutabakat cinayeti’ olduğunu söyledi. Dink suikastının siyasi sebeplerle ‘sadece bir yerlere’ en sonda Gülen cemaatine yıkılmak istendiğini kaydeden Paylan, tutuklu eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ali Fuat Yılmazer’in Dink cinayetiyle ilgili ‘bildiği her şeyi anlatmak istediğini’ söylediği duruşmadan önce iki kızının tutuklandığını hatırlattı.
Eski HDP Milletvekili ve Hrant’ın Arkadaşları grubunun üyesi Garo Paylan, katil Ogün Samast’ın tahliyesi sonrası yaptığı açıklamada, Dink suikastının siyasi sebeplerle ‘sadece bir yerlere’ en sonda ‘Gülen cemaatine yıkılmak istendiğini’ belirtti ve tutuklu eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ali Fuat Yılmazer’in Dink cinayetiyle ilgili ‘bildiği her şeyi anlatmak istediğini’ söylediği duruşmadan önce iki kızının tutuklandığını hatırlattı.
Tele1 televizyonunda Gökmen Karadağ’ın sunduğu “Açıkça” programında konuşan Garo Paylan, cinayetin önceden bilindiği halde engellemek için hiçbir adım atılmadığını dile getirdi. “Trabzon istihbaratı biliyor, Trabzon jandarması biliyor, İstanbul Emniyeti’ne ve jandarmasına yazı yazıyor, ‘Bak Hrant Dink öldürülebilir’ diyor. Bununla ilgili hiçbir şey yapılmıyor” diyen Paylan, şöyle devam etti: “Dönemin İstihbarat Daire Başkanı kim? Ali Fuat Yılmazer. Cemaatçi deniliyor değil mi? Bakın ben size bir anekdot söyleyeyim, Hrant Dink cinayetinin bir aşamasında Ali Fuat Yılmazer, olaylar döndükten sonra, bu işi cemaate yıkılmak hedefi konulduğundan beri, çünkü siyasi amaçlarla ilgili kullanılmak istiyor bu dava. Yılmazer bir gün çıktı ‘Bütün bildiklerimi anlatacağım’ dedi. Çok sevindik. Yılmazer, dönemin İstihbarat Daire Başkanı. Bir sonraki celse öncesi ne oldu biliyor musunuz? Ali Fuat Yılmazer’in iki kızı birden tutuklandı. Ve bir sonraki celsede, hakim ‘Buyrun bütün bildiklerinizi anlatacaktınız Hrant Dink davasıyla ilgili’ dedi. Yılmazer, ‘Efendim söyleyeceğim hiçbir şey yoktur’ dedi. Ve 15 gün sonra iki kızı serbest bırakıldı. Düşünebiliyor musunuz devlet içinde bir karanlık Ali Fuat Yılmazer’i susturdu. Kamera kayıtlarını yok eden karanlık 16 yıl 10 gündür ortaya konulamadı.”
CİNAYETE BAĞLANTILI HERKES TERFİ ETTİ
Paylan’ın programda söylediklerinden öne çıkan bölümler şöyle: “‘Öldür’ diyenler yargılansın istiyoruz biz. Bu çocuk o tetiği çekti ama mahkemede dahi şunu söyledi: ‘Ya Hrant’ı hain diye ortay koyan ben miydim?’ diye bir isyanı vardı o çocuğun. Düşünebiliyor musun bu ülkenin Genelkurmay’ı Hrant Dink Sabiha Gökçen’in bir Ermeni yetim olabileceğini iddia ettiği için, Ermeni soykırımı yetimi olabileceğini iddia ettiği için hain ilan etti. Hrant’ı Türk düşmanı ilan etti. Milli birliğimize ve bütünlüğümüze kast ettiğini iddia etti. Bu ülkenin yargısı, Ermeni milliyetçilerindeki Türk nefretini anlatırken kullandığı bir ifadeyi tamamen çarpıtıp Türklüğe hakaret ettiğini iddia etti, bununla ilgili mahkum etti. Dönemin yazı işleri müdürleri, gazetelerde çarşaf çarşaf hain olarak ortaya koydular. Böyle bir iklim yarattılar. Sonra devletin içindeki karanlık bir yapı, siz az önce cemaat dediniz ama ben buna milli mutabakat diyorum. Elbette cemaate yakın olduğu düşünülen bazı aktörler de vardı ama hani bir dönem Ergenekoncular denilen, -asla kimseyi yaftalamıyorum- aktörler de işin içindeydiler. İktidara yakın aktörler de vardı. Ve sonra bunlar vali yapıldılar içişleri bakanı yapıldılar, Yargıtay’da üst düzey görevlere getirildiler. O dönem Trabzon istihbaratının başındaki kişi genel istihbaratın başına getirildi. Herkes terfi ettirildi cinayetle bağlantılı olanlar. Ve Hrant Dink cinayetini yapı taşlarını döşeyen ekip cinayetten sonra sürekli terfi etti.”
16 YILDIR BANKA KAMERALARININ KAYITLARINI İSTİYORUZ
“Böyle bir iklimde bir çocuk, Hrant Dink’i öldür diye oraya götürülüyor. Ve istihbarat görevlilerin şahitliğinde götürülüyor. Bakın biz 16 yıl 10 gündür oradaki bankaların kamera kayıtlarını istiyoruz. Niye biliyor musunuz? Çünkü o kamera kayıtlarında, biz başka kamera kayıtlarında işaretlerini gördük, istihbarat görevlileri vardı orda. O çocuk nerden bilecek Agos gazetesi nerede, Hrant Dink nerede gazetesini çıkarılır, nereden bilecek. Kim getirdi? İstihbarat görevlileri getirdi. Bu ülkenin jandarma istihbarat, emniyet istihbarat görevlileri getirdi. Nereden biliyoruz? Çünkü Hrant Dink valiliğe çağrılıp iki MİT görevlisi tarafından tehdit edildi. ‘Ayağını denk al’ denildi Hrant’a. Bütün bunları Hrant son iki yazısında ortaya koydu. ‘Güvercin tedirginliğindeyim ama biliyorum ki bu ülkede güvercine dokunmazlar’ dedi. Bakın bu bir dilekçedir. ‘Bakın bana karşı bir öldürme girişimi var ey savcılar, hakimler, istihbarat görevlileri harekete geçin’ deniliyor ama hiçbir kişi harekete geçmedi. Neden biliyor musunuz? Ben bunu bir milli mutabakat cinayeti olarak değerlendiriyorum.”
‘DİNK DAVASI, BU ÜLKENİN ARINMA DAVASI OLABİLİRDİ’
“Devlet, müesses nizam nasıl bir Ermeni ister karşısında? Ona bağıran, ona düşmanlık eden. Ama Hrant Dink kardeşlikten bahsediyordu, barıştan bahsediyordu. Hrant Dink susturulmalıydı, çünkü etkiliydi. Susturuldu. Bir de cinayetten sonrası var. Bütün kamu görevlileri terfi etti. Önce önümüze Ergenekoncu denen bazı aktörler kondu. Hrant, devlet içindeki güç savaşlarının bir tarafı yapıldı. Ergenekoncu denilen ekibi tasfiye etmek için cemaatçi denen ekibin bir operasyonu gibi ortaya konuldu. Ve bazı insanları önümüze koydular. Dedik ki ‘yalnızca bunlar değil, başka aktörler de var. Bu cinayet soruşturmasının etkin bir şekilde yürütülmesi lazım çünkü yalnızca Hrant Dink cinayeti bu ülkenin bir arınma davası olabilirdi.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***