2010-2016 yılları arasında başbakanlık görevini yürüten David Cameron’ın siyasete Rishi Sunak’ın kabinesinde geri dönmesi hararetle tartışılıyor.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak’ın kabinesinde yaptığı büyük değişikliğin bir parçası olarak, eski Başbakan David Cameron sürpriz bir isim olarak aktif siyasete geri döndü.
James Cleverley’nin Filistin’e destek gösterilerindeki yaklaşımı sonrasında tepki toplayan Suella Braverman’ın yerine içişleri bakanı olarak atanmasının ardından boşalan dışişleri bakanlığı koltuğunun yeni sahibi Cameron,oldu.
Milletvekili olmadan göreve gelebilmesinin önünü açabilmek için Lordlar Kamarası’nın ömür boyu üyesi olarak atanan Cameron, sosyal medyadan dışişleri bakanı olarak görevi kabulüyle ilgili uzun bir paylaşım yayınladı.
Cameron paylaşımında Ukrayna’daki savaş ve Orta Doğu’daki krize vurgu yaparak “Derin bir küresel değişimin yaşandığı bu dönemde, müttefiklerimizin yanında durmak, ortaklıklarımızı güçlendirmek ve sesimizin duyulmasını sağlamak bu ülke için daha önce hiç bu kadar önemli olmamıştı.” dedi
Cameron “Son yedi yıldır siyasetin dışında olsam da, on bir yıl boyunca Muhafazakar Parti Lideri ve altı yıl boyunca Başbakan olarak edindiğim deneyimin, bu hayati zorlukların üstesinden gelinmesinde Başbakan’a yardımcı olmamı sağlayacağını umuyorum.” diye yazdı.
Cameron neden döndü?
2016 yılındaki Brexit referandumunu kaybetmesinin ardından hem başbakanlık hem de milletvekilliği görevinden istifa eden Cameron, siyasete Sunak kabinesinde geri dönmesi ülke basınında tartışmaları alevlendirdi.
Tartşmalarda, İsrail basınının bazı kesimlerine “bugüne kadarki en İsrail yanlısı başbakan” olarak tanımlandığı hatırlatılan Cameron’ın bölgedeki krizle ilgili nasıl bir çizgi izleyeceğinin merak konusu olduğu dile getirildi.
Bazı tartışmalar ise Cameron’ın atamasının, Başbakan Sunak’ın önümüzdeki yıl mayıs ayında yapılacak olan genel seçimleri hükümetinin önceliği haline getirdiğinin altını çizdi.
Cameron da paylaşımında bunun kararının temelini oluşturan fikir olduğunu ifade ederek “Bazı bireysel kararlara katılmamış olsam da, Rishi Sunak’ın zor bir zamanda örnek bir liderlik sergileyen güçlü ve yetenekli bir Başbakan olduğu benim için açıktır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu güvenlik ve refahı sağlamasında kendisine yardımcı olmak ve Birleşik Krallık’a hizmet eden ve Genel Seçimler yapıldığında ülkeye sunulabilecek mümkün olan en güçlü ekibin bir parçası olmak istiyorum.” diye yazdı.
“Hükümetin son çırpınışları”
2010-2016 yılları arasında başbakanlık koltuğunda oturan David Cameron, özellikle partinin merkeze yakın kanadında birleştirici bir isim olarak görülüyor.
Ancak günümüzde ekonomik, toplumsal ve siyasi hayatta etkisini şiddetle hissettiren Brexit referandumunu hayate geçiren ve kemer sıkma politikalarının mimarı olan başbakan olarak çoğu zaman eleştirilerin odağında yer alıyor.
Nitekim ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin gölge Dışişleri Bakanı David Lammy sosyal medyadan atamaya tepki göstererek “David Cameron felaket bir başbakandı. Bu, yetenek ve fikirlerden yoksun bir hükümetin son çırpınışlarıdır. Uluslararası krizin ortasında Sunak, milletvekillerinin hesap bile soramayacağı, geçmişten gelen seçilmemiş bir başarısızlığı seçti.” dedi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***