“Vergide adalet, gelirde adalet” talebiyle İstanbul’dan Ankara’ya dün yürüyüş başlatan DİSK, bugün Gebze’den Kocaeli’ye ulaştı.
Yüzlerce işçiyle gerçekleşen yürüyüş sonrası İnsan Hakları Parkı’nda açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Kocaeli’nin işçi sınıfı açısından önemine dikkat çekti.
Çerkezoğlu, şunları söyledi:
“YÜRÜYÜŞÜMÜZ HER ADIMDA BÜYÜDÜ”
Dün İstanbul’da, Kadıköy’de başlattık yürüyüşü ama daha iki gün tamamlanmadan, 48 saat tamamlanmadan yürüyüşümüz her adımda daha fazla büyüdü. İstanbul’dan Kocaeli’ye kadar bizi uğurlayan, karşılayan, iş yerlerinden, fabrikalardan, tezgah başlarından gelip sesini, soluğunu bize katan işçi arkadaşlarımızla büyüdü. Yürüyüşümüz her adımda, yürüdüğümüz her yerde, bizimle birlikte yürüyen hatta bir adım önümüzde yürüyen, ‘Geleceğimizi aydınlatıyorsunuz’ diyen genç kardeşlerimizle, genç işçilerle büyüdü. Yürüyüşümüz her adımda, arabasından kornasıyla, ıslığıyla bize destek olanlarla; yürüyüşümüz her adımda evinin balkonundan el sallayan, sokağa yanımıza koşan, çayını, çorbasını, suyunu bizimle paylaşan, boynumuza sarılan, bizi kucaklayan kadınlarla büyüdü. Yürüyüşümüz her adımda daha fazla büyüdü.
“MİLYONLARCA EMEKLİ İÇİN YÜRÜYORUZ”
Yola çıkarken dedik ki DİSK yönetimi olarak yalnız yürümeyeceğiz. Her türlü adaletsizliğe karşı, bu hayat pahalılığı, geçim derdine karşı, emeğine, ekmeğine sahip çıkan bütün işçilerin, emekçilerin sesi, soluğu bizimle olacak dedik. Gerçekten de yalnız yürümedik. Yürüyüşümüz her adımda sadece bizim DİSK’li işçilerin değil, sendikalı-sendikasız bütün sınıf kardeşlerimizin dayanışmasıyla büyüdü. Çünkü biz bu ülkedeki tüm adaletsizliklere karşı çalıştığımız iş yerlerinde, fabrikalarda bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten işçi sınıfı olarak ürettiğimiz değerden payımızı almak için yürüyoruz. Gelirde adalet için yürüyoruz. Bu yüksek enflasyon, hayat pahalılığı karşısında alım gücümüzün her gün daha fazla düşmesini engellemek için yürüyoruz ve biz aynı zamanda uydurdukları, o ucube sistemle tamamladıkları 7 bin 500 lira aylıkla hayatını sürdürmeye çalışan, başımızın tacı olan milyonlarca emeklinin sesi, soluğu olmak için yürüyoruz.
“DÜNYANIN EN ADALETSİZ VERGİ SİSTEMİ TÜRKİYE’DE”
İnsanca yaşamak için yürüyoruz. Çalışıyoruz, üretiyoruz, bizim alın terimiz üzerinden her gün daha fazla kâr eden, kasalarını dolduran ama bizim emeğimizin karşılığını vermeyenlerin bu düzenini değiştirmek için yürüyoruz. Hepimizi yoksullukta eşitleyen, açlık sınırının altındaki asgari ücreti bize reva görenlere karşı yürüyoruz. Bu enflasyon, hayat pahalılığı karşısında, o TÜİK’in resmi baskılanmış yalan dolan enflasyon rakamlarına göre belirlenen ve o rakama göre ücretlerimize yapılan artışın kaşıkla verilenin artık kepçeyle değil, kazanla alındığı adaletsiz vergi sistemine karşı yürüyoruz. Öyle bir vergi sistemi kurmuşlar ki, dünyanın en adaletsiz vergi sistemi Türkiye’de. En zenginin de en yoksulun da işçinin de patronun da bir kilo patates, domates aldığı zaman ödediği KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler, devletin topladığı vergilerin dörtte üçüne ulaştı.
“OCAKTA ALDIĞIMIZ ÜCRETİ KASIMDA DA ALABİLMEK İÇİN YÜRÜYORUZ”
Bir ülkede dolaylı vergilerin oranı ne kadar yüksekse o ülkede vergi adaletsizliği o kadar fazladır. Bu da yetmezmiş gibi hepimiz çalışırken, daha ücretimizi almadan peşin peşin vergimizi ödüyoruz. Bu vergi oranları hem çok yüksek hem de vergi dilimleri bilerek düşük belirlendiği için hemen bir üst vergi dilimine giriyoruz ve yılın başında bin 300 lira vergi ödeyen bir işçi, ekimde, kasımda 3 bin 500 lira vergi ödüyor. Böyle bir sistem olmaz. Ocakta aldığımız ücreti ekimde, kasımda, aralıkta da alabilmek için yürüyoruz. Bu çığlığı Ankara’ya taşımak için yürüyoruz. Bu adaletsiz vergi sistemini değiştirmek için yürüyoruz. Buradan, emeğin başkenti Kocaeli’nden Ankara’ya sesleniyoruz. Eğer ülkeyi yönetenler, vergilerini artırmak istiyorsa, daha fazla vergi almak istiyorsa artık işçinin, emekçinin, halkın cebine bakmaktan vazgeçsin. Etrafına baksın. Kâr rekorları kıran şirketlere baksın. Bankaların kat be kat artan bilançolarına baksın. Kur korumalı mevduattan milyonlar kazananlara baksın.
“ÇEKİN ELİNİZİ SOFRAMIZDAN”
Artık yeter diyoruz. Artık çekin elinizi soframızdan, ekmeğimizden, çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğinden. İşte bu sesi, soluğu Ankara’ya taşıyoruz. İnanın ki her adımda yürüyüşümüz biraz daha güçlenerek devam ediyor. Bu düzenin bu bize yaşattığı tablo biliyoruz ki kader değil. Bugünkü açlık, yoksulluk, gençlerimizin işsizlikle geleceğinin karartılması, ücretlerimizin her gün daha fazla düşmesi, bu yoksulluk, bu vergi adaletsizliği biliyoruz ki kader değil. Bunun tam tersi mümkün. Bu ülkede hepimiz çalışıyoruz ve bizim çalışarak ürettiğimiz değer, bu ülkenin 85 milyon insanını insanca yaşatmaya yeter de artar bile. Yeter ki tercihler değişsin. Yeter ki zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan, sürekli olarak yoksuldan alıp zengine veren bu düzen değişsin. İşte bu düzeni değiştirmeye geliyoruz. Bu düzeni değiştirmek için Ankara’ya yürüyoruz.
“EN ONURLU MÜCADELE, EMEK MÜCADELESİDİR”
Bu onurlu mücadeleyi iş yerlerinden başlayıp böyle alanlara, meydanlara ve Ankara’ya hep birlikte taşıyoruz, taşımaya da devam edeceğiz. Dünya yüzünde en onurlu mücadeledir emek, ekmek, küçücük çocuklarımızın geleceği için verdiğimiz mücadele. Koşullar ne olursa olsun, her türlü zorluğa rağmen iki yıldır bu mücadeleyi yürütüyoruz. Bugün yeni bir aşamayla, bu yürüyüşle Ankara’ya taşıyoruz. Bütün bu adaletsizlikler sona erene kadar, eşitlik, adalet, barış ve kardeşlik içinde yaşadığımız, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlediği bir ülkeyi hep birlikte kuracağız. Demokrasi dediğimizde de öyle sadece beş yılda bir sandıkta gidip oy vermeyi kastetmiyoruz. Demokrasi, başta işçi sınıfı olmak üzere hepimizin kendi hayatımız hakkında karar verebildiğimiz, söz ve karar sahibi olabildiğimiz bir düzendir. O nedenle diyoruz, demokrasi işçinin ekmeğidir. Adalet işçinin ekmeğidir ve bu mücadeleyi hep birlikte büyütüyoruz.
“BU KADERİ HEP BİRLİKTE DEĞİŞTİRECEĞİZ”
Tekrar söylüyorum ki bu yaşadıklarımız bir tesadüf değil. Bugün yaşadığımız bu ağır tabloyu tam tersine çevirmek mümkündür. Bu kaderi değiştirmek mümkündür. Bize dayatılan bu işsizliği, yoksulluğu, açlığı ortadan kaldırmak mümkündür. İşte bu yürüyüş, bize kader olarak dayatılan bu düzeni tümüyle değiştirmek için yaptığımız bir yürüyüştür. Bilelim ki biz yürüdükçe, DİSK yürüdükçe, işçiler yürüdükçe, adımlarımız birbirine karıştıkça, her adımda omuz başımızdaki dostlarımızla, yoldaşlarımızla, yol arkadaşlarımızla daha fazla güçlendikçe bu kaderi hep birlikte değiştireceğiz. Gerçekten de dünya yerinden oynar biz birlik olduğumuzda. Dünyanın ve ülkemizin tüm değerlerini ve güzelliklerini biz üretiyoruz. Biz yan yana geldiğimizde, biz birlik olduğumuzda, biz yürüdüğümüzde, biz bu mücadeleyi büyüttüğümüzde sadece ülkemize değil, dünyaya da eşitliği, güzelliği, adaleti, barışı biz getireceğiz.
“DİSK, MÜCADELESİNİ SONUNA KADAR YÜRÜTECEK”
Hem ülkemizde hem bölgemizde hem de bütün dünyada adaletsizliklerin de arttığı bir dönemdeyiz aynı zamanda. Bugün Türkiye’de Anayasa Mahkemesi kararlarının bile tanınmadığı, bölgemizde, yanı başımızda önce Ukrayna’da, şimdi de Filistin’de İsrail siyonizminin tüm saldırıları, Filistin halkına yönelik bütün katliamları buradan bir kez daha lanetliyoruz. Filistin işçi sınıfıyla, halkıyla ve sendikalarıyla dayanışma içerisinde olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Ülkemizde, bölgede ve tüm dünyada adalet, barış ve kardeşlik için DİSK, mücadelesini sonuna kadar yürütecektir. Bunu da buradan bir kez daha ilan ediyoruz. Dün İstanbul’dan yola çıktık. Dün akşam Gebze’de, bugün de Kocaeli’nde sizlerle birlikteyiz. Yarın sabah saat 09.00’da yine buradan yürüyüşümüzü başlatacağız ve Yalova’ya, oradan da Bursa’ya ulaşacağız. Ardından Bilecik ve Eskişehir üzerinden cuma günü Ankara’da olacağız. Yol boyunca bütün işçi arkadaşlarımızla buluşmaya edeceğiz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***