Yeşil Sol Parti, milletvekillerinin TBMM’de toplu olarak düzenlediği basın toplantısında yeni anayasa tartışmalarına ilişkin tutumlarını açıkladı.
Toplantıda vekiller adına konuşan Eş Genel Başkan Çiğdem Kılıçgün Uçar, sabah saatlerinde İçişleri Bakanlığı’nın Emniyet Genel Müdürlüğü giriş kapısı önünde düzenlenen canlı bomba saldırısını kabul edilemez bulduklarını söyledi.
Demokratik siyasetin temsilcileri olarak şiddetin her türlüsünün zemin bulamadığı, barışın ve huzurun tesis edilebildiği bir ülkenin mücadelesini verdiklerini ifade eden Uçar, Meclis’in de bu açıdan yükümlülük altında olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin siyasi, iktisadi, toplumsal, kültürel ve ekolojik alanda pek çok sorunla karşı karşıya olduğunu ileri süren Uçar, mevcut sistemin toplumsal ve siyasal kırılmayı giderek derinleştirdiğini ifade etti.
Uçar, “Demokratik olmayan uygulamaların toplumu nefessiz bıraktığı bir süreçte siyasi iktidar çözüm bulmak yerine adaletsizliği ve hukuksuzluğu derinleştirmeye ve bunu bir rejim haline getirmeye devam etmektedir. Siyasi iktidarın bir zamanlar çözeceğini iddia ettiği ama şimdilerde yok saydığı Kürt sorunu çözümsüz bırakıldıkça, Türkiye halkları bunun bedelini ağır ödemektedir.” dedi.
‘MEVCUT ANAYASAYA DAHİ TAHAMMÜL YOK’
Yeşil Sol Parti olarak toplumdan yana her türlü düzenlemenin, sivil bir anayasanın ihtiyacını her zaman vurguladıklarını ve bunun mücadelesini verdiklerini ifade eden Uçar, şöyle konuştu: “Siyasi manipülasyonlara bu noktada asla izin vermedik ve gerçeğin üzerini örten her türlü yaklaşıma karşı olduk. Yapılmak istenen yeni anayasa kim ya da kimler için yapılıyor sorusunun sorulması gerekiyor. 1982 Anayasası’nı dahi geride bırakan uygulamalar varken gerçekten sivil toplumdan yana bir anayasa yapılmak isteniyor mu? Mevcut yasalara dahi tahammül yok. Biz buna karşı mücadele ederken yeni bir anayasa tartışmasını kendi çıkarları için konuşmak ne siyasete ne de ahlaka sığar.
Dünyanın her yerinde devletlerin meşruluğu toplumdan türer. Bu düzenlemeler toplum yararına olmak zorundadır. Magna Carta’da bile toplumdan rıza almaya dayalı bir yasa yapma süreci vardır. Haliyle anayasalar, iktidarın merkezi otoritesini daha güçlendirmek üzerinden kurgulanamaz. 1921 anayasası bu açıdan hatırlanmaya değerdir. Anayasa, mümkün olan en geniş katılımla ve halkların ortak yaşam ufkuyla yapılırsa daha güçlü ve gerçekçi olacaktır. Yeni anayasa haklara ve özgürlüklere dair olmadığı sürece, demokratik bir anayasa oluşturmanın gerçek olmayacağı aşikardır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***