Anayasa Mahkemesi (AYM), tutuklu eski emniyet müdürleri ile 15 Temmuz sonrası açılan ‘FETÖ’ dosyalarına baktığı için 29 Aralık 2017’de 3 aylık kızıyla birlikte tutuklanan ve 5 yıl hapis yatan İstanbul Barosu avukatlarından Özge Elif Hendekçi’nin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Avukat Hendekçi, yandaş medya tarafından ‘izdivaç ablası’, “talimatla hamile kaldı” iftirasıyla hedef gösterilmişti.
Hakkında 7 yıl 11 ay hapis cezası verilen ve o dönemde Tokat T Tipi Cezaevi’nde tutulan Özge Elif Hendekçi, İstanbul’da görülen mahkemesine katılmak için yaptığı başvuru dikkate alınmadığı, SEGBİS ile katıldığı duruşmalarda da savunma hakkı engellendiği için Anayasa Mahkemesi’ne müracaat etmişti.
Kronos’tan Sevinç Özarslan’ın haberine göre, AYM, Hendekçi’nin duruşmaya fiziki olarak katılma taleplerinin hangi zorlayıcı nedene dayalı olarak kabul edilmediği ortaya konulmadığı için oy birliği ile hak ihlali kararı verdi. Kararda, “Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verildi.” denildi.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanacak olan Hendekçi’nin ilk duruşması 28 Kasım 2023’te görülecek.
Türkiye Barolar Birliği de, İstanbul Barosu tarafından mesleğini yapması engellenen Hendekçi’nin Aralık 2019’da masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar vermiş ve hakkındaki yasağı kaldırmıştı.
“BÜYÜK BİR İFTİRAYA UĞRADIM”
Yargılandığı dönemde Yenişafak, Türkiye, Sözcü, Karar gibi gazeteler tarafından “izdivaç ablası”, “talimatla hamile kaldı”, “taktik bebek” başlıklı haberlerle linç edilen Özge Elif Hendekçi, çok zorlu geçen ve sadece 1,5 ay süren evliliği üzerinden büyük bir iftira kampanyasına kurban edildiğini söyledi.
“BİZ SENİN KİMLERİN AVUKATLIĞINI YAPTIĞINI BİLİYORUZ”
Yandaş medya tarafından tutuklanmamak ya da tutuklanması durumunda mağduriyet algısı oluşturmak için hamile kaldığı iddia edilen Hendekçi, “Mahkemede talimatla hamile kaldığıma ilişkin delil istedim, gösteremediler, zaten gazete haberi dışında tek bir delil yoktu. İzdivaç mesulu olduğuma dair tarafıma tek bir soru sorulmadı. Ben heyetin üzerine gittikçe karar celsesinde mahkeme başkanı Akın Gürlek (şu an Adalet Bakanı yardımcısı) bana sinirlendi ve ‘Biz seni bunlardan dolayı yargılamıyoruz. Biz senin 13. ACM’de ve 22. ACM’de kimlerin avukatlığını yaptığını biliyoruz.’ diyerek konuyu kapatmaya çalıştı.” ifadelerini kullandı.
“SEGBİS YÜZÜME KAPATILIYORDU, BYLOCK İÇERİĞİMİ İSTEDİM GÖSTERMEDİLER”
Yargılamasının baştan sonra fiyasko olduğunu ifade eden avukat Hendekçi, “İfade sırasında, mahkemede avukatlığını yaptığım müvekkillerim, birlikte çalıştığımız avukatlar soruldu, lehe delil taleplerim reddedildi. ByLock içeriği olduğu iddia edilmesine rağmen defalarca talep etmeme rağmen tarafıma gönderilmedi. SEGBİS sık sık yüzüme kapatıldı, savunma hakkım elimden alındı. Akın Gürlek baştan sona aldığı talimatla hareket ederek, tamamen hınçla yalnızca mesleğimi icra ettiğim için yargılandığımı da itiraf ederek, hiçbir delil olmayan dosyada gazete haberlerini baz alarak bana 7 yıl 11 ay ceza verdi.” dedi.
“ONUN DEFTERİNİ DÜRECEĞİZ DİYE TEHDİT ETTİLER”
22 Temmuz 2014’te Sahur Operasyonu olarak bilinen operasyonda alınan, bazıları hala tutuklu olan eski emniyet mensuplarının ceza ve idari dosyalarına baktığı için sık sık tehdit edildiğini ve kendisinin sırf bu nedenle, susturulmak ve yıldırmak için tutukladığını belirten Hendekçi, “15 Temmuz’dan sonra birçok avukat FETÖ dosyasına bakmama kararı aldı. Ben dosya almaya devam ettim. Şundan dolayı devam ettim; o süreçte babam kanserdi, evin yükü bendeydi, hem de bildiğim dosyalardı, neden devam etmeyeyim diye düşündüm. 15 Temmuz sonrası bu dosyalar nedeniyle sık sık tehdit edildim. Emniyetten müvekkillerimle haber gönderdiler, ‘Onun defterini düreceğiz. Arkasında kim var, kime güveniyor’ diye. Dosyalardan istifa etmemizi istiyorlardı.” ifadelerini kullandı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***