YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Türkiye’de ünlü ve etkili yüzler içinde cumhuriyeti en çok kim seviyordur? Kimler en Kemalist’tir? Mesela ülkenin en Atatürkçüsü İlker Başbuğ mudur? Kemal Kılıçdaroğlu ya da Muharrem İnce midir? Yoksa Sinan Oğan mıdır en sıkı Atatürkçü? Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Hulki Cevizoğlu, Emin Çapa, Tuncay Özkan bu listede kaçıncı sıradadır?
Böyle bir liste hazırlasak püskevit Başbuğ Devlet Bahçeli ve onun gizli yaveri Ümit Özdağ, CHP’nin seçimlerden sorumlu Genel Başkan yardımcısı Onursal Adıgüzel, ağzından Atatürk’ü hiç düşürmeyen Faik Öztrak ve bunlara benzer daha niceleri de cumhuriyete ve değerlerine en bağlı olanlar listesine kendi isimlerini hemen yazdırırlar muhtemelen.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ya da AÇEV üyelerini de yazabilir miyiz bu değerlere en sıkı bağlı olanlar arasına? Balyozcu paşaları, Yalçın Akdoğan’ın deyimiyle ‘milli’ ordunun, çok pırpırlı komutanlarını bu listeye eklemezsek bize çok gönül koyarlar! Konuşurken ‘Cumhuriyet değerleri’ diye en üst perdeden cümleler kuran ve bundan asla taviz vermeyeceklerini söyleyenler; mesela Gülseven Yaşer, Doğu Perinçek ve benzerlerini es geçmek elbette olmaz…
Bütün bunlar ve isimlerini buraya yazamadığımız çok sayıda insan cumhuriyete ve Atatürk’e en bağlı olanlar listesine kendi isimlerini en önde yazdırırlar ama bunlar aynı zamanda Recep T. Erdoğan’ın iktidarını devam ettirebilmesi için onunla gizli-açık ittifak yapmış kişiler ve gruplardır.
‘15 Temmuz’ tiyatrosunda, üst rütbeli Kemalist generallerin, Recep T. Erdoğan’la nasıl iş tuttukları, hem de kendi ağızlarından defalarca yazılıp çizildi. 15 Temmuz rejiminin kendini dünyaya kabul ettirebilmesinde bu generallerin ve muhalif görünen siyasetçilerin emeğini hepimiz gözlerimizle gördük. Recep’in iktidarda kalabilmesi için Kemalist muhalefetin her seçim akşamı bu milleti nasıl kandırdığını da defalarca tecrübe ettik.
Birbirleriyle çekişen, didişen görüntünün altında Kemalistlerle Saray’ın gizli ittifakını, AKP iktidarına yol verişlerini ibret nazarıyla seyrettik ve seyretmeye devam ediyoruz.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Kuruluş yıldönümü. Üzerinden bir asır geçmiş Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümü devletin de siyasetin de pek umuru olmadı. CHP sadece bir resepsiyon verdi, piyasada Kemalizmin ekmeğini yiyen kim varsa orada bir arzı endam etti, şöyle bir ortalıkta göründü o kadar.
100. kuruluş yılını en çok reklamcılar kutladı. Şirketler hepsi aşağı yukarı aynı temalarla cumhuriyetin ne kadar önemli ve çağdaş bir yönetim biçimi olduğunu anlatan reklamlar çektirip yayınladı. Birkaç uçak havada ‘100’ yazdı, bir iki çiftçi traktörüyle tarlasına ‘100’ yazdı, Milli Savunma Bakanlığı da onu alıp sosyal medya hesaplarından paylaştı ve böylece bir asrı deviren cumhuriyeti kutlamış oldu.
Şampiyon olan takımların bile bayraklarının asıldığı Boğaz Köprüsü’nde cumhuriyetin asırlık kuruluşunu çağrıştıran hiç bir şey yapılmadı. Cumhuriyet, Kemalistlerin yardım ve yataklığıyla her geçen gün biraz da silik hale getiriliyor. Peki ama neden? Yoksa Cumhuriyetten vaz mı geçiyorlar?
Sahi devlet cumhuriyetten vaz mı geçiyor?
İşin doğrusu ilk başlarda Kemalistlerin AKP’yi bir tuzağa çekmek için onlarla işbirliği yaptıklarını düşünüyordum. Ancak aradan geçen zaman işin renginin öyle olmadığını tuzağa çekilen asıl şeyin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu gösteriyor. Kötülüğün temsilcileri, Kemalizm balyozundan vazgeçip, AKP balyozuyla başka bir şeyi yıkmaya niyetlenmiş görünüyor.
Böyle olmasa bu kadar Kemalist, AKP iktidarda kalsın diye bu kadar canhıraş bir uğraş içinde olmazdı.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***