HABER ANALİZ | MEHMET ÖZDEMİR
İngiltere İçişleri Bakanlığı, önceki gün kendi internet sitesinden Gülen (Hizmet) Hareketi hakkında hayli uzun bir bilgi notu paylaştı. Daha doğrusu, 9 Ağustos’ta güncellediği bilgi notunu 23 Ekim’de kamuoyunun erişimine açtı. Benzer bilgi notları Hizmet mensuplarının ülkeye iltica başvurusu yapmaya başladığı 2017 yılından beri yayınlanıyor ve bu dördüncü kez güncellenmiş hali oldu.
57 sayfalık not, Bakanlık tarafından hazırlanıyor ve siyasi iltica başvurularını değerlendiren memurlar için bir ‘rehber’ niteliği taşıyor. Yani Hizmet mensupları hakkında Türk hükümetinin ortaya attığı iddialarla buna karşı yapılan açıklamaları, taraflı-tarafsız rapor ve yayınları değerlendiren uzmanlar bir şablon çıkarıyor. Memurlar iltica başvurularında karar verirken bu şablondan faydalanıyor. Benzer bilgi notları başka gruplar ve ülke vatandaşları hakkında da hazırlanıyor.
Daha önce benzerleri 3 kez yayınlanan belge bu kadar konuşulmamıştı. Muhtemelen bu defa gündeme gelmesinin sebeplerinden biri, Hizmet hakkındaki iddialara bakışın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) geçen ay verdiği tarihi nitelikteki ‘Yalçınkaya kararı’na yansıyan gerçeklerle uyum göstermesi.
Diğer bir sebep olarak ‘bilgi notunun ilk versiyonundan itibaren her güncellemede kendi içindeki bazı kafa karışıklıklarını gidermiş olması’ sayılabilir. Özellikle birincisinde Hizmet aleyhindeki iddialara fazlasıyla yer verilirken buna karşı yapılan izahatlar aynı oranda işlenmiyordu. Güncellemeler sırasında bu durum giderek düzelirken son versiyonda ‘hakkaniyetsiz’ tutum büyük ölçüde giderilmiş görünüyor.
Erdoğan rejiminin iddiaları ne kadar inandırıcı?
Söz konusu belge, İngiltere’nin Erdoğan rejimi ve Türk yargısının Hizmet Hareketi için ileri sürdüğü iddialara ne ölçüde itibar ettiğini ortaya koyması açısından da önem arz ediyor. Bilgi notunda dikkat çeken hususlardan biri Hizmet ve Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında yapılan tanımlamalar.
- Hukukun geçerli olduğu her demokratik ülkede olduğu gibi İngiltere İçişleri Bakanlığı da Gülen’i ‘eğitim, fedakârlık ve çalışkanlığı öne çıkaran, ılımlı Sünni İslam formunu teşvik eden İslam bilgini ve vaizi’ olarak değerlendiriyor.
Hizmet Hareketi, buna paralel olarak ‘Gülen tarafından kurulan ve ondan ilham alan, Türkiye’de ve yurt dışında faaliyet gösteren dini, eğitim ve sosyal organizasyonlar grubu’ şeklinde tarif ediliyor.
‘Terör’ veya ‘darbe’ gibi kelimeler bilgi notunda sadece Türk hükümetinin iddiaları olarak geçiyor. Türkiye dışında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) imza koyan bütün taraf devletlerin Gülen Hareketi’ni ‘terör örgütü’ olarak tanımadığı hatırlatılıyor. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası alanda Hareket’e yönelik politika ve suçlamalarının diğer ülkeler tarafından nasıl karşılandığını ele veriyor.
İlginçtir, İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın belgeyi yayınlamasından bir gün sonra, dün sabah, Türkiye İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından bir mesaj paylaştı. Bakan, ‘terör örgütü’ olarak lanse ettiği Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik 77 ili kapsayan operasyonda 611 kişinin gözaltına alındığını ‘gururla’ ilan ediyordu; ihtimal, ciddiyet ve gerçek süsü vermek için çektikleri ‘Bollywood tarzı’ video eşliğinde. Üstelik, gerekçe olarak saydığı maddelerin hiçbirinin suç olmadığı daha yeni AİHM tarafından karara bağlandı.
160 ayrı bilgi veya belgeye referans var
Peki Türk bakanın görmediği gerçek ve sonuçları İngiltere İçişleri Bakanlığı nasıl ulaşıyor? Sadece Hizmet mensuplarının anlatımları üzerinden mi karar veriyor?
Elbette hayır.
Bu sorunun cevabını belgede yer alan 160 ayrı dipnotta bulmak mümkün. Evet, 160 farklı kaynağa referans veriyor belge, ki aralarında başta Türk hükümetinin tezleri olmak üzere havuz medyasında yer alan iddialar da bulunuyor. Ancak bunlarla yetinmiyor, yanı sıra uluslararası medya organlarında yayınlanan haberler, insan hakları örgütlerinin raporları, Avrupa ülkeleri ile AB ve ABD kurumlarının tespitleri de dikkatle incelenip değerlendirilmiş.
Bilgi notundaki ayrıntılara dönecek olursak; Gülen Hareketi ve Erdoğan Hükümeti’nin 2013 yılına kadar iyi ilişkiler kurduğu ancak 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından sonra Hareket’ten gelen eleştiriler sebebiyle iktidarın onları ‘paralel devlet’ kurmakla suçladığı aktarılıyor. Ardından hükümetin ‘Gülencileri’ devlet kurumlarından temizlemek için baskılara başladığı vurgulanıyor.
Nota göre, Hizmet mensuplarına yönelik baskı 15 Temmuz darbe girişimi ve hemen peşinden ilan edilen Olağanüstü Hal döneminde devam etti ve halen sürüyor. Bugüne kadar gerçekleştirilen gözaltı, tutuklama ve mahkumiyet kararlarıyla ilgili ayrıntılı rakamların paylaşıldığı belgede, Hizmet gönüllülerinin uğradığı hukuksuzluklar ve inandırıcı işkence iddialarına işaret ediliyor.
“Gözaltında sistematik işkence iddiaları inandırıcı”
Bilgi notundaki rakamlara bir çok kaynaktan ulaşmak mümkün olduğu için burada tekrar etmeye gerek yok ama dikkat çeken detaylar şöyle özetlenebilir:
- “Polis, sıklıkla şüpheli Gülen bağlantıları nedeniyle yeni şüphelileri gözaltına alıyor. Tutukluluk süresi özellikle siyasi davalarda uzun. Gülenci bağlantıları olduğundan şüphelenilen veya Hareket’i reddetmeyen gözaltındakilere sistematik işkence ve kötü muamele yapıldığı yönünde inandırıcı iddialar var. Bu kişiler ayrımcılık, pasaport iptali, keyfi gözaltı, adil olmayan yargılamalar ve işten çıkarılma ile karşı karşıya kalıyor.”
- “Baskınlar, yargıç ve savcıların kitlesel olarak değiştirilmesi sebebiyle Türkiye’nin yargı bağımsızlığı sarsıldı. Kanunların seçici uygulanması adil yargılama haklarını ihlal etti. Asker ve polisler, gazeteciler, yargıçlar, avukatlar, öğretmenler ve Hizmet kurumlarında liderlik pozisyonlarında bulunanlar özellikle hedef alınıyor.”
- “BM organları, Türkiye’ye çeşitli ülkelerden 100’den fazla Hareket mensubunu uluslararası hukuk standartlarını ihlal ederek kaçırıldığını ve zorla iade edildiğini kaydetmiştir. Türkiye, çeşitli ülkelerden şüpheli Gülen Hareketi bağlantılı 100’den fazla kişinin iadesini sağlamıştır. Ancak diğer devletler üzerindeki baskıları göçmen muhalifleri hedef almaları diplomatik ilişkileri gerginleştirmiştir. Türkiye’ye iade edilen Hizmet mensupları, tutuklama, kötü muamele ve uzun hapis cezalarına yol açabilecek adil olmayan yargılamalarla karşılaşabilir.”
Gülen Hareketi, Türk devletinin kapsamlı baskısı altında
- Şüphelilerin kovuşturulması sıklıkla tartışmalı delillere ve adil yargılama standartları eksikliğine dayanmaktadır. Savunma avukatlarının dava dosyalarına erişimi kısıtlanmıştır. Yargıç ve savcıların kitlesel olarak değiştirilmesi yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını zedelemiştir.
- 2 yıllık Olağanüstü Hal sırasında, 125 binden fazla kamu görevlisi işlerinden atıldı, aile fertleriyle birlikte pasaportları iptal edildi ve tekar devlet memurluğu yasaklandı. İhraçları gözden geçirmek için bir araştırma komisyonu kuruldu ancak usul süreci konusunda eleştirildi. İşten çıkarılan kamu görevlilerinin yeniden işe alınması veya yeni bir iş bulması zorlaştı.
- 2016’dan bu yana Harektle ilgili suçlamalarla 120 binden fazla kişi hakkında mahkûmiyet kararı verildi. Ancak, insan hakları grupları adaletsizlik, keyfi mahkûmiyet ve orantısız olarak ağır cezaların sayısız örneğini belgelemiştir. Hapishanelerde tıbbi bakıma erişim yetersizdir ve kalabalık ve kötü koşullar hakimdir.
- Sonuç olarak, Gülen Hareketi, Türk devletinin kapsamlı baskısı altındadır. Şüpheli katılımcılar, kitlesel işten çıkarmalar, keyfi tutuklamalar, haksız yargılamalar, işkence, taciz ve kısıtlamalara maruz kalmaktadır. Takibat Türkiye sınırlarının ötesine de ulusaşırı baskı kampanyaları yoluyla uzanmıştır. Karşılaşılan riskler, hareketle derinliğine ilinti, meslek ve hükümet algısına bağlıdır.
Kyanka: Tr724.com
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***