Emekli büyükelçi Onur Öymen, ‘iki devletli’ çözüme İsrail’in izin vermediğini söyledi. “Hamas ortadan kalksa bile İsrail’in yayılma hedefi bulmaz.” diyen Öymen, “İsrail’in Filistin topraklarıyla sınırlı kalacağını kanıtlayan bir gösterge yok.” dedi. Bu arada, 7 Ekim’den bu yana İsrail saldırıları sonucu hayatını kaybeden Filistinli sayısı 4 bin 700’e yükseldi.
Cumhuriyet gazetesinden İklim Öngel’in sorularını cevaplayan Onur Öymen’in açıklamalarından önemli bazı bölümler şöyle:
İki devletli çözüm BM’nin 1947-1948 tarihli ve daha sonraki kararlarında öngörülmüştü. Fakat başta İsrail olmak üzere bazı bölge devletlerinin buna karşı çıkması üzerine bu çözüm hayata geçirilememiştir. BM 1947’de kabul ettiği 181 sayılı kararı ile Filistin’i Yahudi ve Arap olmak üzere iki devlete bölme kararı verilirken İngiliz ordusunun geri çekilmesi ile Filistin toprakları üçe ayrılacaktı. (…) Ancak BM’nin bu kararı İsrail’in kararın ötesine geçen yayılmacı politikası nedeniyle hayata geçirilemedi.
Hatta İsrail yayılma politikasını ileri götürerek 1967’de Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze ve Mısır’da Sina Yarımadası ile Suriye’de Golan Tepeleri’ni işgal etti. BM, İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesini istedi. Uluslararası hukuka göre işgal altındaki topraklarda bulunan tüm Yahudi yerleşimleri yasa dışı kabul edilse de İsrail işgallerini sürdürmeye devam etmiştir. Bugünkü koşullarda, bölge ile ilgili devletlerin arasında bu konuda ortak bir zemin bulmak bence mümkün değildir.
Onur Öymen
(…)
6,4 MİLYON FİLİSTİNLİ TOPRAKLARINI TERK ETMEK ZORUNDA KALDI
Şimdiye kadar topraklarını terk etmek zorunda kalan Filistinlilerin sayısı 6.4 milyona ulaşmıştır. Yıllardan beri bu Filistinlilerin birçoğu vatansız olarak başka ülkelerde yaşamaktadır. Bu nedenle, bugünkü gelişmeleri göz önünde bulundurarak değerlendirmek lazımdır ve İsrail’in genişlemeye yönelik politikalarını bugünkü koşullarda değiştirmesini beklemek gerçekçi değildir. Hamas ortadan kalksa bile İsrail’in yayılma hedefi durmaz.
(…)
İSRAİL’İN GENİŞLEME HEDEFİ FİLİSTİN’LE SINIRLI KALMAYABİLİR
İsrail’in genişleme hedeflerinin Filistin topraklarıyla sınırlı kalacağını kanıtlayan bir gösterge yok. Suriye toprağı olan Golan Tepeleri’ni geri vermeye niyetli olmadığı da açıkça ortadadır.
(…)
İsrail’in bölgedeki en büyük hasmı İran’dır. İran’ın nükleer silaha sahip bir devlet haline gelmesi İsrail’in en büyük endişe kaynağı. Daha önce 1981’de Irak’ın ve 2007’de Suriye’nin inşa etmeye başladıkları nükleer santrallar İsrail Hava Kuvvetleri tarafından imha edilmişti. İran’ın Hizbullah’a ve Hamas’a verdiği destek İsrail için sürekli bir endişe kaynağıdır. İsrail ve İran arasında bir uzlaşma zemini aramak bugünkü koşullarda gerçekçi değildir.
ABD, SİYASİ ÇIKARLARINA BAKIYOR
Amerika ve Rusya arasındaki rekabetin bütün dünyada farklı yansımaları görülmektedir. Ortadoğu’da Amerika’nın ve Rusya’nın farklı stratejik menfaatleri vardır. Bu menfaatler yalnızca İsrail meselesinden kaynaklanmıyor. Aynı zamanda bölgedeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının hem Amerika’nın hem de Rusya’nın politikalarını etkileyecek stratejik unsurlar olduğu ortada.
Amerika, kurulduğundan beri İsrail’i desteklemeyi kendi stratejik çıkarlarının bir gereği olarak saymaktadır. İsrail kurulduktan hemen sonra ABD, İsrail’i tanımıştır ve bölge ile gelişmelerde en haksız olduğu durumlarda bile İsrail’i destekleme politikasını sürdürmüştür. Karşısındaki Filistinlilerin haklı olduğu pek çok konuda onlara destek olmaktan kaçınmıştır. Bu politikanın yakın gelecekte değişeceği ihtimalini de pek kuvvetli görmüyorum.
ABD, GÜÇ GÖSTERİSİ YAPIYOR
Amerika’nın bölgeye gönderdiği büyük uçak gemileri ve savaş gemileri bir kuvvet gösterisi olarak değerlendirilmelidir. Amerika bu bölgedeki deniz kuvvetlerini çeşitli vesilelerle böyle güç gösterileri için değerlendirmiştir. Ama bu gemilerin doğrudan doğruya bir bölgesel veya uluslararası çatışmaya taraf olmaları ihtimali bence zayıf. Putin’in son demeçlerine rağmen Rusya ile Amerika arasında bölgede bir deniz savaşı olacağı ihtimalini de şimdilik gerçekçi görmüyorum.
Türk SİHA’sının düşürülmesi hiç kabul edilemeyecek bir durumdur. Bir NATO ülkesinin başka bir NATO ülkesinin insansız hava uçağını düşürmesi gerçekten NATO’nun hiçbir kuralına uymamaktadır ve Türkiye-ABD ilişkilerine de zarar verecek niteliktedir.
TÜRKİYE’YE YÖNELİK BİR TEHDİT İHTİMAL DAHİLİNDE DEĞİL
Bugünkü aşamada Türkiye’ye yönelik doğrudan bir tehdit kuvvetli ihtimal değildir. Ancak bölgede yaşanacak olumsuz gelişmelerin Türkiye’nin çıkarlarını ve güvenliğini etkilemesi beklenmelidir.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***