DEVA Partisi lideri Ali Babacan, haftalık olağan basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Ali Babacan’ın gündeminde ‘yargıdaki çürüme’ iddiaları vardı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın HSK’ya gönderdiği ‘ihbar’ mektubunu hatırlatan Babacan, “Bu bir çürüme değil de nedir? Bir başsavcı çürümenin resmini çekiyor ve resmi yazıyla HSK’ya başvuruyor. İsim isim bazı yargı mensuplarından söz ediyor. Bu iddialar, ülkedeki herkesi ayağa kaldırmalıdır.” dedi.
Ali Babacan’ın gündeminde ayrıca Filistin-İsrail savaşı da vardı. Babacan, “Kimse terör saldırılarını bahane etmesi. Savaş hukukuna aykırı davranmak kimsenin haddine değil. ABD, AB karar vermeli; bu suça ortak olacak mısınız? Buna sessiz kalan bir dünya olamaz; ben bunu reddediyorum.” dedi.
Ali Babacan’ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
- Hukuk olmadan ülkemizde hiç bir mesele çözülmez çözülemez. Aslında olay dah aönce olmuş ama bir gazetecinin haberiyle kamuoyu duydu ku; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı HSK’ya verdiği dilekçeyle yargının içinde çete ve çetecikler olduğuna ve bir rüşvet çarkı bulunduğuna ilişkin bir iddiada bulundu.
- Bu ve benzeri iddialar senelerdir kamuoyunun gündemine artan oranda geliyor. YArgı içinde farklı grupların kümelendiği, bu grupların çıkar ve menfaat sağladığı, hukuksuzluğu yaygınlaştırdığı uzun süredir ülkemizin gündemi olan bir konu. Ancak bu kez Türkiye’nin en büyük adliyesinin başsacısı tarafından, hem de kendi çatısı altında çalışan insanlarla ilgili başvurusu söz konusu.
- Bu bir çürüme değil de nedir? Bu bir çığlık, bir feryat değil de nedir? Başsacı, kendi kurumuyla ilgili bir isyanda. Bir başsavcı çürümenin resmini çekiyor ve resmi yazıyla HSK’ya başvuruyor. İsim isim bazı yargı mensuplarından söz ediyor.
- İsimlerini vererek iş insanı olarak bildiğimiz kişlerin davalarıyla ilgili müdahalelerden, gazetecilerin davalarına müdahalelerden bahsediyor. Somut iddialar var: Bu iddiaların konuşulması, hele hele bir başsavcı tarafından söylenmesi ülkedeki herkesi ayağa kaldırmalıdır.
- Çete liderlerinin tahliyesi, akçeli işlerle yargının kararlar almasından bahsediyoruz. Bunlar hukuk devletinde olabilir mi? BÖyle iddialar söz konusuyken, Türkiye’deki hiç bir meselenin çözülmesini beklemeyin. Çözülmez, çözülmez. Ekonomik krizden, yıkımdan bahsediyorsak; bu mektubu ciddiye almayan bir yaklaşımla bu sorunu çözemezsiniz.
- Güçlü devlet sağlam bir hukuk sistemiyle ancak olabilir. Güçlü devlet sağlam adaletle olabilir. Güçlü devlet her bir bireyin hukuki güvencesiyle olur. Parayla adalet dağıtan bir ülkede ekonomi de düzelmez, refah da artmaz, huzur da olmaz.
ABD VE AB KARAR VERMELİ; BU SUÇA ORTAK MI OLACAKLAR?
- Geçtiğimiz haftaya göre durum daha da kötüleşti. Filstin İsrail meselesi bir insanlık felaketine dönüştü. İsrail orantısız ve hukuksuz şekilde askeri güç kullanıyor.
- Dünya Filistin’in sesini duymak zorunda. Bu bir insanlık meselesi. Şu anda bundan daha önemli herhangi bir konu gündemimizde olamaz. Hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bini geçti ve bunlardan yaklaşık üçte biri çocuk. Sadece Salı günü hastaneye yaplan saldırıda ölenlerin sayısı 471. Hava saldırıları halen devam ediyor.
- Gazze halkı temel ihtiyaç maddelerine ulaşamadığı için de ölüyor. Yüzbinlerce insan açlıkla, susuzlukla sınanıyor. İlaç, gıda gibi en temel insani malzemeler Gazze’ye ulaştrılamıyor. Acilen Refah Sınır Kapısının açlması grekiyor. Şu ada Gazze’nin tek nefes kapısı orası.
- BM, Gazze’deki mevcut gıda stoklarının en fazla 1 hafta yeteceğini söylüyor. 2,2 milyon kişinin böylesine insafsız bir muameleye maruz bırakılması akıl alır gibi değil. Olanlara sessiz kalmak bu insanlık suçuna ortak olmaktır. Üstelik Gazz’de elektirik ve su da yok. Bu ambargolara da son vermek gerekiyor.
- Tüm hastaları, diğer ihtiyaçları bir kenara bırakalım; BM Gazze’de 50 bin hamile kadın olduğunu söylüyor. Bahsettiğim kesinti ve ambargoların devam etmesi doğmamış çocukların ve kadınların da hayatlarının tehlikede olması demek.
- Kimse terör saldırılarını bahane etmesi. Savaş hukukuna aykırı davranmak kimsenin haddine değil. ABD, AB karar vermeli; bu suça ortak olacak mısınız? Buna sessiz kalan bir dünya olamaz; ben bunu reddediyorum.
KARA HAREKATI ETNİK TEMİZLİK HAZIRLIĞI MI?
- İsrail’in Gazze’yi işgal için kara operasyonuna hazırlanması. Bu oprasyon milyonlarca insanın evinden yurdundan olması anlamına gelecek. Bu işgal hazırlığı etnik temizlik tehlikesinin habercisidir. Planlanan işgal uluslararası hukuka uygun değildir, hukuksuzdur. Kolektif bir cezalandırma insanlığa sığmaz. Böylesi bir operasyonu tüm dünya karşı durmalıdır.
- Türkye’nin itibarının eskisi gibi olmadığını üzülerek görüyorum. İtibarı yok. Türkiye çok daha etkili olabilirdi. Kendi içinde, kendi ürettiği sorunlarını çözemeyen Türkiye’nin bölgenin sorunları çözme gücü azalıyor.
- İsrail Kudüs’te ve Mescid’i Aksa’da provokatif uygulamalardan vazgeçmedikçe, bilinçle ve hukuksuz bir şekilde yerleşkelerini yaygınlaştırmaktan vageçmedikçe, Filistin üzerinde uygulanan tecrid kaldırılmadığı sürece kalıcı barış sağlanamayacaktır.
- Biz çözümün BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde, 1967 sınırları içersinde bağmsız e egemen bir Filstin devleti kurulması olduğunu söylüyoruz. Tüm dünyayı da Flistin-İsrail barışını sağlamak içni ortak hareket etmeye davet ediyoruz.
- ABD’nin şu ana kadar ortaya koyduğgu tutumu kınadığımı da belirtmek istiyorum. ABD sürecin başından beri çatışmanın çözümü için değil, taraflardan biirin gücünü tahkim etmesine yardımcı olmaktadır.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***