Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Türk-İş), Ağustos 2023’e ilişkin geçtiğimiz günlerde açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırı verilerini göre, Ağustos ayında 4 kişilik bir aile için açlık sınırı, 12 bin 198 lira, yoksulluk sınırı ise 39 bin 733 lira oldu.
Peki İstanbul’da yaşayanlar Türk-İş’in açıkladığı verilerdeki açlık sınırının, net asgari ücreti dahi geride bırakmasını nasıl karşıladı? Aldıkları maaşlarla geçinebiliyorlar mı? VOA Türkçe, İstanbul’da halkın görüşlerini aldı.
“Oğlum maddi nedenlerden dolayı üniversiteye kayıt yaptıramadı”
Eşinin asgari ücretli olarak çalıştığını ifade eden Ümmühan Karanfil, her şeyin fiyatının çok arttığını belirtti. Karanfil, oğlunun da maddi zorluklar nedeniyle üniversiteye kaydını yaptıramadığı söyledi: “Pazara gidiyoruz, iki parça şey alıyoruz 500-600 lira tutuyor. Et zaten hiç görmüyoruz. Kurban bayramında bir komşu, bir parça et verir diye bekliyoruz. Kızım ne zaman et yiyeceğiz, hep tavuk yiyoruz diyor. Eski oturduğum yer kentsel dönüşüme girdiği için 12 bin 500 liraya ev tuttum. Bizim ne suçumuz var? Sokakta mı yaşayalım, çadır mı kuralım? Benim oğlum üniversiteyi kazandı ama gidemedi. Benim çocuğumun üniversiteye gitmek hakkı değil mi? Çocuğumun psikolojisi bozuldu.”
“Gençlerin hayallerini çaldılar”
Emekli Necmettin Dönmez, Türkiye’deki milyonlarca insanın çok düşük maaşlara çalıştığına dikkat çekerek, geçinmenin mümkün olmadığını ifade etti: “16 milyon emekli var, bunların 10 milyonu 7 bin 500 lira ve altında maaş alıyor. Eşi ölmüş, dul maaşı alanlar 4 bin 900 lira alıyor. Babadan maaş kalmış yetim çocuklar ise kişi başı bin 800 lira alıyor. Ne kadar komik rakamlar değil mi? Bu şartlarda insanların bu aldıkları maaşlarla hayatlarını idame ettirmeleri mümkün değil. İnsanlar çaresiz, hayatta en kötü şey çaresiz olmaktır. Bugün gençlerin hayallerini çaldılar. Genç arkadaşların evlenme hayali yok. Çünkü bugün birisiyle evlenmeye kalksalar düğün masrafı 1 milyon lirayı buluyor. İş bulma hayalleri de yok. Bütün üniversite mezunları işsiz”
“Bu maaşlarla nasıl geçinilebilir”
Asgari ücretli olarak bir fabrikada çalıştığını ifade eden 57 yaşındaki Zeynel Kip, “Düşük gelirlilerin aldığı maaşlar hiçbir şeye yetmiyor. Hangi semte giderseniz gidin ortalama kira 10 bin lira. Yemeyi, içmeyi, faturayı geçtim, kiraya bile yetmiyor. Bilemiyorum insanlar mucize mi yaratıyor yoksa bu parayla nasıl geçinebilir. Ben bu yaştayım böyle bir ortam görmedim yaşamadım, bu zamana kadar. İnsanlar niye hala sessiz kaderine razı olmuş ben anlayamıyorum bunu” diye konuştu.
“Üretim artmazsa daha kötü günler bizi bekliyor”
Türkiye’de her şeyin döviz kurlarından etkilendiğini kaydeden Osman Alptekin, üretim arttırılmazsa çok daha kötü günlerin yaşanacağını ifade etti: “Yüksek enflasyon karşısında para artık güneş görmüş kar gibi eriyor. Bugün verilen maaşa zam, yarın bir işe yaramıyor. Ekonomik tedbirler neyi gerektiriyorsa o doğrultuda hareket edilmesi gerekiyor. Hiç kimsenin şüphesi olmasın bunlar iyi günlerimiz, daha kötülerini yaşayacağız. Dün markete gittim bir kalıp peynir, kaldı ki ucuzundan aldım yanında da yumurta aldım 425 lira tuttu.”
“İnsanlar kiralarını ödeyemediği için intihar ediyor”
Emlakçılık yapan Tülin Yamaner, kiraların çok yükseldiği bir ortamda mevcut maaşlarla geçebilmenin imkansız olduğunu söyledi. Yamaner, “Kıyma fiyatının 400 TL olduğu bir Türkiye’de ne yapmak lazım. İnsanlar intihar ediyor kiralarını ödeyemedikleri için. Bir adaletsizlik var, bu işte. Emekliye zaten siz Türkiye’nin üzerinde bir yüksünüz diyorlar. Bir de EYT geldi onlar da aynı şekilde, 7 bin 500 liraya insanlar nasıl geçinebilir? Bana bunu bir anlatsınlar. Emekli olup çalışmak zorunda olanlar var. Ben böyle hiçbir şeyin adaletli olduğuna inanmıyorum” dedi.