Hindistan’da yapılan G20 Zirvesi’nin en büyük sürprizi Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) oldu. Zirvede Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya, Fransa, Almanya, ABD ve AB projeye yönelik mutabakat zaptını imzaladı.
Hindistan’ın Mumbai şehrinden başlayacak koridor, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden İsrail’in Hayfa Limanı’na ulaşacak, daha sonra Güney Kıbrıs üzerinden Yunanistan’ın Pire Limanı’nda Avrupa kıtasına ayak basacak ve Doğu Avrupa’yı geçerek Almanya’nın Hamburg Limanı’na ulaşacak.
Tarihi Baharat Yolu’nun modernize edilmiş versiyonu olan koridorun, Çin’in 2013 yılından beri üzerinde çalıştığı tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılması olarak tanımlanabilecek Kuşak ve Yol projesine alternatif olduğu düşünülüyor.
Erdoğan: “Türkiye’siz bir koridor olmaz”
Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’ndan en çok rahatsız olan ülkelerin başında Türkiye geliyor. Ankara bu konudaki rahatsızlığını Cumhurbaşkanı seviyesinde ortaya koydu. Mutabakat zaptının imzalandığı Hindistan’dan dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiyesiz bir koridor olmaz. Türkiye, önemli bir üretim ve ticaret üssü. Doğudan batıya trafik için en uygun hat Türkiye üzerinden geçmek durumunda” dedi.
Erdoğan, Irak, Katar, Abu Dabi ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya gidecek “Kalkınma Yolu” hakkında Birleşik Arap Arap Emirlikleri lideri Muhammed Bin Zayed’le fikirbirliği sağladıklarını söyleyerek Türkiye’nin IMEC’in mutabakat zaptına imza atan ülkelerden biriyle bu projeye alternatif bir hat üzerine çalışmalar sürdürdüğünü vurguladı.
Hakan Fidan: “Türkiye’nin dahil olmadığı enerji ve ulaştırma koridorlarının etkin olması mümkün değildir”
Türkiye’nin tepkisi Erdoğan’la sınırlı kalmadı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da üst üste iki gün yaptığı açıklamalarla Türkiye’nin içinde yer almadığı bu projenin ‘sürdürülemez’ olduğunu söyledi.
İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly ile dün yaptığı görüşmeden sonra “Projeye baktığımız zaman rasyonalite ve verimlilik konusunda uzmanların şüpheleri var” diyen Fidan, bugün de Dünya İş Konseyi Kurultayı’nda yaptığı konuşmada “Bildiğiniz üzere G20 Zirvesi, uluslararası ulaştırma koridorları bakımından da bazı yeni fikirlere sahne oldu. Biz, üç kıtanın buluştuğu bir noktada, işbirliğini teşvik eden her plana açık olduk. Ancak şu bilinmelidir ki bölgemizde Türkiye’nin dahil olmadığı enerji ve ulaştırma koridorlarının etkin ve sürdürülebilir olması mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı da tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi Irak-BAE-Katar-Türkiye arasında planlanan Kalkınma Yolu’nun Ortadoğu’da refah ve istikrar için gerekli olduğunun altını çizdi.
Prof. Karaca: “Proje fizibıl değil, üstelik Avrupa’da karaya çıktığı Pire Limanı Çinliler’in”
Türkiye’deki genel yaklaşım da Hindistan’ı Ortadoğu üzerinden Avrupa’ya bağlayacak bu koridorun fizibıl ve gerçekçi olmadığı yönünde.
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim üyesi Ragıp Kutay Karaca, deniz yolu, tren yolu, karayolu indi bindili bu projenin uygulanabilir olmadığını söylerken Pire Limanı’nın durumuna işaret ediyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Profesör Karaca, “Bu yolun hayata geçmesinin mümkün olmadığını düşünenlerdenim. Birincisi; bu yol Avrupa’ya nereden çıkıyor? Yunanistan’ın Pire Limanı’ndan. Liman kimin? 2013 yılından beri -benim karşı çıktığım- Kuşak ve Yol projesi üzerinde çalışan Çinliler’in. Bu nasıl mümkün olacak? İkincisi; Hindistan Avrupa için Çin’e alternatif bir üretim üssü olacaksa Süveyş Kanalı gibi güvenli bir yol var. Dünya ticaretinin yüzde 80’i dünya petrolünün yüzde 90’ı denizden dönüyor. Bu varken milyonlarca dolarlık yeni yatırım nasıl ve neden fizibıl olabilir?” dedi.
“Türkiye-Hindistan ilişkileri maalesef Pakistan’la ilişkilerimize endeksli. Bunun değişmesi lazım”
Profesör Karaca, Türkiye’nin bu projenin dışında kalmasında coğrafi nedenler kadar siyasi nedenlerin rol oynamış olabileceğini düşünüyor.
“Birincisi; bu koridorun Türkiye’den geçmesi için Suriye ya da Irak’tan geçmesi gerekecekti. O iki ülkede de istikrarsızlık söz konusu. Üstelik oradan geçse İsrail bu projenin içinde olamayacak. İkincisi; Türkiye-Hindistan ilişkileri maalesef Pakistan’la ilişkilerimize endeksli. Bunun değişmesi lazım, Hindistan’ı görmezden gelemeyiz. Mevzubahis Uygur Türkler’i olunca kırılma sağlanabiliyor. Ama Filistin ya da Keşmir sorunlarında hiç beyazlamayacak bir kırmızı çizgi mevcut. Dış politika pragmatist olmayı da gerektirir. Türkiye, tam da bu nedenle yeni bir dış politika stratejisi hazırlamalı. Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilim de etkili olmuş mudur? Belki biraz.”
Aydın Sezer: “Türkiye güzergahta olmadığı için projede yer almıyor”
Enerji uzmanı Aydın Sezer de Türkiye’nin Hindistan Ortadoğu Ekonomi Koridoru’nda yer verilmemesini şaşırtıcı bulmuyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Sezer, “Projenin belki de tek olumlu noktası Türkiye’ye uğramıyor olması. Çünkü o durumda Irak ve Suriye’den de geçmesi gerekecekti. Öncelikle o ülkelerin istikrara kavuşması lazım. O zaman da ucu açık bir proje olur. Ankara olaya siyasi yaklaşarak itiraz ediyor. Ama neden Türkiye’nin yer almadığı belli. O güzergahta değil” dedi.
“Olgunlaşmış değil zorlama bir proje”
Aydın Sezer, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki rekabet ile Abraham anlaşmalarına rağmen Körfez’deki Arap ülkeleriyle İsrail arasında oluşabilecek sorunların da proje üzerinde risk yaratabileceği kanaatinde.
Sezer, “Suudi Arabistan ve BAE arasındaki iktisadi anlamdaki restleşme artıyor. Suudi Arabistan da tıpkı BAE gibi enerjiye dayalı mili gelirini farklı sektörlere, hizmet sektörüne kaydırmak istiyor. Riyad, Ortadoğu ve Körfez’deki ana temsilciliklerini Suudi Arabistan’a taşımayan şirketlere yaptırım uygulayacak. Burada da hedefin Riyad olduğu aşikar. İki ülke arasındaki rekabet büyüyecek. 3 yıl önce İbrahim anlaşmaları imzalandı. Ekim ayında İsrail Dışişleri Bakanı Abu Dabi’ye gidecek. Son olarak Suudi Arabistan ile İsrail arasında yakınlaşma meydana geldi. Batı perspektifli analistlerin abarttığı kadar olmasa da önemli konular. Ama ne kadar devam edecek onu göreceğiz. Çin’in arabuluculuğuyla Körfez ülkeleri İran’la da barışıyor. Suudi Arabistan Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girmek için başvurdu. Süveyş gibi bir opsiyon varken ben zorlama bir proje olarak görüyorum. Henüz olgunlaşmış değil” değerlendirmesinde bulundu.