ANKARA – Tutuklu siyasetçi Sebahat Tuncel, ağır hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde 3 günlük yemek almama eylemi gerçekleştireceklerini duyurdu.
Kobanê Davası’nın 31’nci duruşmasında beyanlarda bulunan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Erzincan L Tipi Cezaevi’nde 30 Ağustos’ta gırtlak kanseri nedeniyle tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Şakir Turan ve ağır hasta tutsaklara ilişkin Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki kadın tutuklular olarak 3 günlük yemek almama eylemi yapacaklarını duyurdu.
‘VEDA HAKKI DAHİ TANINMIYOR’
Tuncel, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde yapılacak eyleme ilişkin şunları söyledi: “Bugün Türkiye zindanlarında muhalif olan, demokrat olan ama en çokta Kürdün, varlığına yapılan baskı ve işkence faşizan boyutlara ulaşmıştır. Son iki yılda onlarca Kürt siyasi tutuklunun ölümü bu şekilde gerçekleşti. Cezaevlerinde mafya, Ergenekon’cu, Hizbullahçı çıksın diye düzinelerce yasa çıkarıldı. Yetmedi uyuşturucusundan, tecavüzcülere tüm adliler serbest bırakıldı. Buna karşı Kürt siyasi tutuklular bir taraftan infaz yakmalarıyla umut hakkı tanınmayacak şekilde daha fazla içeriye tıkıldı. Diğer yandan adeta Kürdün çıksa bile ancak ölüsü çıkar dedirten onlarca ağır tutsak tutuklunun cenazesi çıktı. ATK kurumu; en ağır hastalara verdiği ‘cezaevinde kalabilir’ raporlarıyla bu sistematik cinayetlerin birinci elden sorumlusu oldu. Üstelik ağır hasta tutsaklara sevdikleri ve yakınlarıyla ‘veda hakkı’ dahi tanımamaktadır.
DUYARLILIK ÇAĞRISI
Son olarak Erzincan’da şehit düşen Şakir Turan, 70 yaşında ve kanser olmasına rağmen bırakılmaması buna en büyük delalettir. Bizler Sincan cezaevinde bulunan siyasi tutuklular olarak, Apê Şakir şahsında tüm zindan şehitlerini anarak, bu işkence ve ölümlere dair dur demek için yarın 3 günlük yemek almama eylemini gerçekleştireceğimizi bildirmek istiyoruz. Bu temelde zindanlarda yaşananlara karşı tüm kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunuyoruz.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***