ANKARA – Gar Katliamı Davası’nda dinlenen “DAİŞ’in canlı bomba emiri” olduğu belirtilen Muhammet Cengiz Dayan’ın kardeşi Murat Dayan, Dayan’ın 2016 yılında yargılandığı davadan beraat ettiğini ve serbest bırakıldığını belirtti.
DAİŞ’in 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda düzenlediği ve 103 kişinin ölümüyle sonuçlanan canlı bomba saldırısına ilişkin Gar Katliamı Davası, Ankara 4’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Celse arasında yapılan heyet değişikliğiyle süren duruşmaya emek ve demokrasi güçleri katılım sağladı. Tutuklu sanıklar, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
‘MAHMUT DAYAN ÜLKÜ OCAKLARI İL BAŞKANIYDI’
Duruşmada, DAİŞ’in “canlı bomba emiri” olduğu öne sürülen Muhammed Cengiz Dayan’ın kardeşi Murat Dayan tanık olarak dinlendi. Sanıkları tanımadığını söyleyen Dayan, şöyle konuştu: “Benim olayla hiçbir ilişkim söz konusu değil, Erman Ekici’yi tanımıyorum. Gaziantep’teki dosyada tanıdığım iddia ediliyorsa da orada işkence ve istihbarat baskısı sonrasında ifade verdim. Olayla alakam yok. Bir beyanda ismim geçiyorsa kabul etmiyorum. 2016 yılında 6 kişinin tutuklandığı o dosyada 4 kişiden 2’sini tanıyordum. Onlar da beraat etti. Muhammet Cengiz Dayan, Ahmet Çelebi Dayan kardeşlerim. Kardeşlerimin bir yıldır nerede olduklarını bilmiyorum. Anneme soruyorum, sadece iyi olduklarını söylüyor. Bana işkence yapıldı. 2017 bahsi geçen bu dosyada beni savcıya çıkaracakları gün 5 dakika kala bana fotoğraflar getirildi ve altına zorla imza attırıldı. DEAŞ suçundan 2017 yılında tutuklandım. Muhammed Cengiz Dayan ve Ahmet Çelebi Dayan ile birlikte Suriye’ye gitmedim. 2014 yılından yakalanana kadar Gaziantep’te ikamet ediyordum. Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli çağrı yaptığında Alperen, Ülkücü Ocakları’yla birlikte Türkmenlere yardım götürdüm. Dava sanıklarıyla bir irtibatım olmadı. Mustafa Delibaş’larla bir irtibatım olmadı. Yakalandığım aracın sahibini Ülkü Ocakları’ndan tanırım. Mahmut Dayan Ülkücü Ocakları İl Başkanı’ydı. Araç onun aracıydı. ”
‘İŞKENCE İLE İFADE İMZALATTILDI’
Dayan’ın ardından “DAİŞ’in Türkiye askeri kanat sorumlusu” olduğu öne sürülen Mehmet Fatih Alıcı, tanık olarak dinlendi. Alıcı, “14 gün emniyette işkence gördükten sonra bana ifadeler imzalatıldı. Söylemiş olduğunuz ifadeler bana ait olan ifadeler değil. Dava sanıklarını herkes gibi ben de televizyondan ve haberlerden gördüm. 2014 ve 2017 yılları arasında Gaziantep’te yaşadım” dedi.
İNSANLIĞA KARŞI SUÇ VURGUSU
Ardından söz alan avukatlarından Senem Doğanoğlu, “Bu dosyayı ikinci heyetimize anlatacağız. Ahmet Güneş’in materyallerinde ortaya çıkan görüntülerde dava sanıklarından bazlarının da orada bulunduğunu 7 yıl sonra öğrenmek, en hafif tabiriyle skandal. 2014 görüntülerinin şöyle bir tarafı da var. Bu görüntülerden teşhis albümü yapıldığını biz bugün öğreniyoruz. Abdulmuttalip Demir’in görüntülerinin buradan alındığını görüyoruz. Ahmet Güneş, Hacı Ali Durmaz, Abdulmuttalip Demir… Bunlar sadece bizim tespit edebildiklerimiz. Bu isimler hakkında insanlığa karşı suç yönünden iddianame hazırlanmasını istiyoruz” diye konuştu.
‘DİJİTALLER DOSYAYA GİRMELİ’
Ardından söz alan Avukat Eylem Sarıoğlu ise şu ifadeleri kullandı: “Ahmet Güneş’in sadece örgüt üyeliğinden yargılandığının altını çizdik ama Güneş, öldürülmesinin gerekçelerini, dini ve politik gerekçelerini ceza eden bir kişi konumunda. İtibar gördüğü ve sözü dinlenen bir kişi olduğuna ilişkin videoyu izleyen herkeste bir kanaat oluşturduğu bir noktada pozisyonu. Biz katliamdan sonra firariler açısından da faaliyetlerin tespiti bakımından bilgi ve belgenin tüm kayıtların dosyamıza kazandırılmasını istiyoruz. Yıllardır belgeler ve bilgiler var. Zaman bize gösteriyor. Çünkü istediğimiz her bir belgenin, dosyanın kaydı katliamla bağlantısı bir şekilde çıkıyor. Bu dijitallerde olduğu gibi, Ahmet Güneş görüntüsünde olduğu gibi. Deneyimimiz bir kere daha ortaya çıkardı ki nasıl Ahmet Güneş dosyasında dijitallerinde emniyet istediklerini dosyaya kazandırıyorsa istikrarlı bir şekilde biz bu dijitalleri istiyoruz.”
‘SANIK SANDALYELERİNİN BOŞ OLMASININ SEBEBİ DEVLET’
Soruşturmanın başından beri doğru yürütülmediğini belirten Sarıoğlu, şöyle devam etti: “Bu sandalyelerin boş olmasının sorumlusunun da devletin kamu kurumları olduğunu ifade ettik. Yakalamaya, kaçmasına izin veren, salıverilen, beraat kararı verilen sanıkların çok rahatlıkla kaçtığını örgütsel faaliyetlerini ifade ettiğini sürdürdüğünü söyledi. Ne kadar saklanmış olsa da, bu katliamın gerçekleşmesinde yargının Emniyetin, valiliğin, belediyenin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın sorumluluğu gizlenmeye çalışılsa da buna ilişkin belgeler dosyamıza gönderilmese de bir gün bu gerçekler ortaya çıkacak. İlk duruşmanın olması nedeniyle bugüne kadar yargı pratiğinin gösterdiği tutumdan, bu gerçeği açığa çıkarmamak için gösterdiği dirençten ayrı bir tutum almanızı ve bu gerçeklerin bir an önce açığa çıkması için bu çerçevede değerlendirme yapmanızı, taleplerimizi kabul etmenizi istiyorum.”
‘ALICI VE DAYAN YÖNETİCİLİK DÜZEYİNDE SORUMLULUK ALMIŞTIR’
Avukat İlke Işık da, “Tavırları şaşırtmadı. Sustular, konuştular, reddettiler. Elimizdeki ifadelerden şunu çok net görebiliyoruz ki Fatih Alıcı ve Murat Dayan hem Suriye’de hem Antep’te çok ciddi faaliyet yürütmüşler. Yöneticilik düzeyinde sorumluluklar almışlar. Çok önemli ekiplerini, çok önemli yöneticilerini tanıyan kişiler. Çok ayrıntılı ifadeler. Bu ifadeler üzerinden yakalanan oluyor, depolar basılıyor. Mühimmatlar ele düşüyor. Bu ayrıntılı ifade için meslektaşımız soruyor: O zaman bunu kim yazdı? Emniyet mi yazdı ve siz imzaladınız? Emniyet yazmış. Onların söylediğine göre. Bu ihtimalle doğru kabul edersek de karşımıza şöyle bir şey geliyor. İfadeyi hazırlayan her kimse onların iddiasına göre her şeyi biliyormuş. Bu tip raporları emniyetteki her türlü bilgiyi, belgeyi dosyaya getirtmek konusundaki talebimizi ve ısrarımızı bir kez daha söylemek istiyorum” diye belirtti.
Mahkeme heyeti tarafından verilen ara kararda avukatların taleplerinin çoğu reddedilirken, Erol Sayanoğlu’nun tanık olarak dinlenmesine karar verildi.
Duruşma 30 Kasım saat 10.00’a ertelendi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***