4-5 Kasım tarihlerinde düzenlenecek Cumhuriyet Halk Partisi Olağan Büyük Kurultayı’nda mevcut dört adaydan biri olan ve “değişim” talebinin taşıyıcısı konumunda olan Özgür Özel, dün Ankara’da bir araya geldi.
Manisa milletvekili Özgür Özel’e sorulan sorulardan ve yanıtı merak edilen sorulardan biri “Grup Başkanı olarak Genel Başkan adayı olmanız tartışmalara neden oldu. İstifa edecek misiniz?” idi.
“GRUP BAŞKAN VEKİLİ OLSAM İSTİFA ETMEK LAZIM OLURDU, BURADA BİR VEKALET İLİŞKİSİ YOK”
Özgür Özel, CHP tarihinde ilk kez tecrübe edilen bir durum olduğunu ve istifa tartışmalarının şu aşamada “kötü niyetli” bulduğunu dile getirdi.
“Genel başkanımız milletvekili değil, dolayısıyla grup başkanı değil. Grup başkanımız da genel başkan değil. Bu ilk kez oluyor. Geçmişte bir SHP döneminde var ama CHP’de ilk kez oluyor. Bu yüzden de bir kavram kargaşası ve bu konuda bazı kötü niyetli, yanlış yönlendirmeler var. Mesela ‘genel başkanın koltuğunda oturuyor’ deniyor. 14 Mayıs’a kadar genel başkanın koltuğunda oturuyordum. Çünkü genel başkanımızın Meclis’te bir koltuğu vardı. Şimdi öyle bir koltuk yok. Hem vekil hem rakip hem vekalet ediyor hem rekabet ediyor durumu yok. Oysaki ben grup başkanıyım. Örneğin grup başkan vekiliyken aday olunca istifa etmek lazım. Bence de istifa etmek lazım o durumda. Ama burada bir vekalet ilişkisi yok.”
“SEÇİM ÖNCESİ ÇALIŞMA BAKANLIĞI’NA ADAY OLABİLİRDİM MÜMKÜNDÜ, GRUP BAŞKANLIĞINA ADAY OLDUM; TALEP ETTİĞİM POZİSYONDAYIM”
Grup başkanlığından istifa tartışması yürürken Özgür Özel’e getirilen ana eleştiri, seçimlerden sonra bu göreve CHP lideri tarafından rakipsiz bir şekilde aday gösterilmesiyle seçilmesi bir nevi ‘atanmış’ olmasıydı.
CHP Genel Başkan adayı bu konuya da açıklık getirdi.
“Efendim, ‘Kemal Bey dedi diye oraya seçildi’. Seçimden öncesini hatırlatayım arkadaşlar. Cumhurbaşkanı adayımız vardı. Yardımcı adaylarımız vardı. Meclis Başkan adayımız vardı. Bakan adaylarımız vardı. Ben ne adayıydım? Grup başkanlığına adaydım. Seçim bittikten sonra seçimden önceye hedeflediği pozisyona gelen bir tek ben varım. Ve benim pozisyonumu tartışıyor bazı arkadaşlar. Yani ben seçimden önce talep ettiğim siyasi pozisyondayım. Diğerleri arkadaşlarımız o pozisyonda değiller. Bu noktada bu geldiğimiz noktada hepinizin gözü önünde bir şey gerçekleşti. Ben milletvekili kaydı yaptırıyordum, Genel başkanımıza gittik ve üç grup başkan vekili dedik ki; ‘Grupta seçim yapalım’. Genel başkan, ‘olur’ dedi, 11 aday çıktı. 11 vekilimiz aday, grup başkan vekilliği için yarışacak. Ben, ‘grup başkan vekilliğine aday değilim, grup başkanlığına adayım’ dedim. Sordu, ‘Arkadaşlar rakip var mı?’. ‘Henüz çıkmadı çıkarsa yarışacağız’ dedik. Ben partinin iktidarda olup dört grup başkan vekilinin de yeni arkadaşlar olacağını düşünerek sekiz yıllık meclis tecrübesiyle grup başkanlığı noktasında karar belirtmiştim. Yoksa birçok bakanlık, Çalışma, Sosyal Güvenlik Bakanlığı mümkündü, birçok şey mümkündü. Şimdi geldiğimiz bu noktada istifa etmemle ilgili genel talep ve yaklaşımların hukuki ve nesnel bir dayanağı yok.”
“GRUP BAŞKANLIĞI YOĞUNLUĞUNDAN BELLİ BİR SÜRELİĞİNE AYRILMAK LAZIM”
Ancak Özgür Özel, “asla grup başkanlığından istifa etmem” pozisyonunda değil. 1 Ekim’de CHP Grup Başkanı olarak TBMM’nin açılışına katılma kararlılığında olan CHP Genel Başkan adayı, sonrasında olası kurultay “yoğunluğunda” görevden ayrılma konusunda kapıyı araladı:
“Benim temel yaklaşımım şu; bu önümüzdeki süreçte kongreye yoğunlaşmak adına buradaki grup başkanlığı yoğunluğundan -ki partiler görüşmeye gelecekler, gidecekler falan öyle şeyler olabilir- Grup başkanlığı yoğunluğundan belli bir süreliğine ayrılmak lazım. Öyle bir düşüncem var ama pazar günü Meclis açılacak. Zaten milletvekillerimiz bugüne kadar yoktu. 1 Ekim’de grup başkanı olarak görevimi yapacağım. 3 Ekim’de arkadaşlarımız gelecekler. Grubumuzdaki arkadaşlarla da son görüşmelerimi yaptıktan sonra karara varacağız ama meselenin kendisi öyle grup başkan vekili, grup başkanı, genel başkanı vekilidir. O yüzden istifa etmelidir tezine dayanan bir istifa olmayacak.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***