DİYARBAKIR —
Jeoloji Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi ile Diyarbakır Ticaret Odası ve Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu’nun işbirliğinde Diyarbakır’da düzenlenen ‘Depreme Dirençli Kentler’ çalıştayında, Türkiye’deki deprem riskleri ve önlemler tartışıldı.
‘Deprem Dirençli Diyarbakır Yaratmak’, ‘Depreme Hazırlıklı Olmak Ne Demek?’, ’Hatalarımız Neydi, Ne Yapmalıyız?’, ‘Afet Lojistiği Niçin Önemli?’, ‘6 Şubat Depremleri Sonrası Diyarbakır’da Yapılan Çalışmalar’ başlıklarında sunumların yapıldığı toplantıya, deprem uzmanı Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür de katıldı.
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı Dicle Barç, Diyarbakır’ın özellikle kuzey ilçelerinin ciddi deprem riski altına olduğunu söyledi. Kentin yapı stoğuna da dikkat çeken Barç, “Çarpık kentleşme ve 2007 yılı öncesi yapılmış olan yapı stoğunun kötü durumda olması nedenleriyle çok ciddi bir deprem tehlikesi bulunmakta” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde Diyarbakır’da 414 kişi ölmüştü. Toplantıya katılan Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ufuk Nurullah Bilgin’in paylaştığı verilere göre, depremden sonra kentte acil yıkılması gereken ağır hasarlı 5 bin 598 binada 15 bin 620 bağımsız bölüm tespit edildi. Depremde 2 bin 789 binada 15 bin 120 bağımsız bölüm de orta derecede hasar gördü.
Barç’tan sonra söz alan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya toplamda 8 bin 387 binanın hasar görmesine rağmen, ders alınmadığını savundu. Kaya, konut alanların deprem riskini dikkate almadığını vurgulayarak, “Halen konutta aradığımız özelliklere baktığımız zaman depremle ilgili önlemlerle ilgili sorgulayan bir tüketici oluşturamadık. Yine balkonla,
dizaynla ilgileniyor, yerin veya kullanılan malzemenin depreme uygunluğuyla ilgili herhangi bir önceliğimiz maalesef oluşmadı” dedi.
Kaya yatırımların da depreme göre planlanması gerektiğine dikkat çekerek, “Yatırımda limana uzaklık, enerji, enerji altyapısı, sanayi altyapısı, teşvik gibi önceliklerimiz vardı ve bunları sürekli ısrarla sanayinin önünü açmak için önemli parametreler olarak görüyorduk. Ama deprem bize şunu gösterdi. En önemli parametre fabrikaya yaptığımız yerin depreme dayanıklığıdır” diye konuştu.
“Türkiye deprem üretme potansiyelinde bir ülke”
‘Deprem Dirençli Diyarbakır Yaratmak’ başlıklı bir sunum yapan Prof. Dr. Naci Görür, “Ülkemizin her metrekaresi 7 ve üzerinde deprem üretme potansiyeline sahip” dedi. Görür, belediye başkanı ve valilerin göreve başlamadan önce deprem eğitiminden geçirilmeleri çağrısı yaptı.
‘Deprem olacak mı?’ sorusunun artık sorulmaması gerektiğini ifade eden Görür, Türkiye’de herhangi bir zamanda deprem olabileceğini söyledi.
Görür, “Ülkemizin her metrekaresi ciddi, yedi ve üzerinde deprem üretecek potansiyelde bir ülke. Dolayısıyla bugün, bugün olmazsa yani herhangi bir gün sabah uyandığımız zaman, yedi büyüklüğünde bir depremin herhangi bir yerde olduğunu ve binlerce insanımızı kaybettiğimizi duyabiliriz” şeklinde konuştu.
Görür’den yerel seçimler için deprem tedbiri önerisi
Deprem tedbirlerinin alınması için vatandaşlara görev düştüğünü hatırlatan Görür, yaklaşan yerel seçimlere dikkat çekti. Görür, vatandaşlardan, depremle ilgili projesi olmayan adaya oy vermemeleri çağrısı yaptı. Diyarbakır’da olacak bir depremin afete dönüşmeyeceğine dikkat çeken Görür, bunun için zemin etüdünün ve yapı stoğunun doğru yapılması gerektiğini söyledi.
Görür kente atanacak ve seçilecek yerel yöneticilerin de göreve başlamadan eğitimden geçirilmesini istedi. Belediye başkanı ve valilerin deprem konusunda deneyimli olmayabileceğine vurgu yapan Görür, “Belediye başkanı başkan olmadan önce bir esnaf, müteahhit, mühendis doktor olabilir. Adamın depremle ilgisi olmayabilir. Hiç bilmeyebilir, hayatında depremle karşılaşmış olmayabilir. Böyle bir insanı koltuğa oturttuğu zaman ‘Hadi sen şu kenti depreme hazırla. Depremi yönet desen nasıl yönetir ya? Bilmez ki kent yönetiminde deprem nedir? Acil nasıl tedbirler alınır? Müdahale sistemi nedir? Kiminle konuşacak? Kurtarma ekiplerini nasıl oluşturacak? Veyahut da diyelim ki bu kentte fay sistemleri nerededir? Nasıl bizi etki eder? Tehlike analizi nedir? Risk analizi nedir? Birilerini görevlendirse bile ne görev verecek? Nasıl koordine edecek? Nasıl organize edecek? O halde belediye başkanını koltuğa oturttuğunuz zaman, valiyi atadığınız zaman bir deprem kentine onu önce eğiteceksiniz, kurs vereceksiniz ve öyle kenti yönetecek” şeklinde konuştu.
Deprem enkazlarının çevre felaketlerine yol açabileceği uyarısı yapan Görür, deprem planlaması yapılırken, enkazların nasıl bertaraf edileceğinin de planlanması gerektiğini söyledi. Enkazların, toprağa karışıp besin zincirlerine etki edeceğine dikkat çeken Görür, “Milyonlarca ton malzemeyi götürdüler, kent yakınlarına gömdüler. Şu anda yağmur yağıyor diyelim. Yağmur yağınca oradaki bütün o molozlardaki malzemeler asbest, kimyasal madde, organik malzeme, demir, bakır, kurşun, çinko, önce biyolojik sonra kimyasal reaksiyonlar başlıyor. Bu reaksiyonlar sonucu oluşan zehirli, toksik, kanserojen madde önce aşağı çökeliyor. Yağmurlarla yeraltı suyuna gidiyor. Yeraltı suyu bunları başlıyor dağıtmaya” dedi.
“Depreme hazırlıklı olmak ne demek?” başlıklı bir sunum yapan Şehir Plancısı Prof. Dr. Hüseyin Tarık Şengül ise, deprem önlemlerine ilişkin eleştirilere yer verdiği konuşmasını “Böyle gitmez” sözleriyle tamamladı.
Çalıştayın ardından VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Şengül, bilimsel uyarıların dikkate alınmadığını söyledi. “Böyle gitmez” sözüne açıklık getiren Şengül, “İçinde bulunduğumuz politika yapış biçimi ne yazık ki üniversiteleri, meslek insanlarını, meslek odalarını yeterince dinlemiyor ve bunun sonuçlarını yaşıyoruz. Her sel olan yerde aslında emin olun ki birtakım raporlar daha önce burada sel olur demiştir. Yani deprem alanlarında, buranın yapılaşmaya açılmamasına yönelik jeolojik raporlar vardır. Bu böyle gitmez dediğim işte o raporları, o çalışmaları göz ardı eden yönetim anlayışı daha fazla kentleri yönetemez. Yönetirse gerçekten kentlerimiz ölümün kenti olmaya başlıyor” şeklinde konuştu.