Euronews’e konuşan hukukçular, AİHM’in kararının diğer davalara emsal olması itibarıyla önemli buluyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ByLock kullanmak, Bank Asya’da hesabı olmak ve gizli bir tanığın ifadesiyle mahkum olan öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın açtığı davada Türkiye’yi mahkum etmesi bu suçlardan yerel mahkemelerde mahkumiyet alanları da “emsal” oluşturma ihtimali yüzünden yakından ilgilendiriyor.
AİHM’in açıklamasına göre Strasbourg Mahkemesi’ne bu konuda 8 bin 500’e yakın başvuru yapıldı.
Türk yetkililerin ByLock kullananların sayısının 100 bin civarında olduğu açıklaması gözönüne alındığında AİHM’e başvuru yapanları da sayısının artması bekleniyor.
Euronews’e konuşan hukukçular ise, bugünkü kararın diğer davalara emsal olacak olması itibarıyla önemli buluyor.
Davacının avukatı: AİHM’in bunun sadece Yalçınkaya ile ilgili değil, tüm Türk adalet sistemiyle ilgili bir durum olduğunu ortaya koydu
Davacının avukatı Johan Heymans, AİHM’in bunun sadece Yalçınkaya ile ilgili değil, tüm Türk adalet sistemiyle ilgili bir durum olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Binlerce insan bu durumdan muzdarip olduğunu ve mahkeme önünde hala 8 bin 500 civarında Bylock dosyası bulunduğunu belirten Heymans, yüz binlerce insanın bu ihlalden mağdur olduğuna dikkat çekti.
Heymans, bu kararın ayrıca, Türk adalet sisteminin gerektiği gibi çalışmadığı ve bu sorunu ele alması gerektiği saptamasından bulunduğunu bildirdi.
“Bu karar, Türkiye’de mevcut davaların yeniden görülmesi konusunda bazı yeni gelişmeler sunuyor”
Bu karar, Türkiye’de mevcut davaların yeniden görülmesi konusunda bazı yeni gelişmeler sunuyor
Heymans, kararla ilgili şu görüşleri dile getirdi
“AİHM, bu kadar uzun süren bu davada ilk kez Türkiye’nin bu konuyu ele alması gerektiğine dikkat çekiyor. Türkiye bu karara karşı direnecektir ancak AİHM’in kararı bu şekilde kalmayacak. Bu karar Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından da denetlenecek. Bu karar Türkiye’de bu durumdan muzdarip olanlar için de bazı imkanlar sunuyor. Mahkemeye göre Bylock uygulamasını indirmenin doğrudan bir suç teşkil ettiği varsayımı da kabul edilemez. Bu karar, Türkiye’de mevcut davaların yeniden görülmesi konusunda bazı yeni gelişmeler sunuyor. Yani AİHM bu konuda çok açık bir tutum sergiledi.”
TODAM Başkan: Bu karar kesinlikle bağlayıcı
Ankara Barosu Toplumsal Dava ve Hukuk Araştırmaları Merkezi (TODAM) Başkanı Avukat Doğan Erkan ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 46. maddesine göre bu kararın kesinlikle bağlayıcı olduğunu belirterek, “Bireysel başvurularda karar, hakları ihlal edilen birey üzerinden verilmiş görünse de, kanunilik ve adil yargılanma hakkı ihlali tespitleri benzer davalarda emsal ve uygulanır olmaldır. yerel mahkemelerin ve Yargıtayın bir fiili direnişi olması durumunda yurttaşlar Anayasa Mahkemesine pilot başvuru yapabilirler.” dedi.
“Türkiyenin Osman Kavala veya Selahattin Demirtaş kararı gibi buna da uymaması gündeme gelebilir mi? AİHM’nin Kavala ve Demirtaş kararları ile bu karar arasında fark var mı?” şeklindeki soru üzerine Erkan şunları söyledi:
“Aslında Kavala ve Demirtaş kararları da bağlayıcı elbette. AİHS’i en üst mahkeme olarak kabul etmiş oluyoruz ve bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesi’nin bile üstünde kabul etmiş oluyoruz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine imza atarak ve Anayasa 90. maddeyi yürürlüğe sokarak. Fakat uygulamada Ceza Muhakemesi Kanunu 311. maddesi de “kesinleşmiş hükümlere karşı AİHM’in verdiği karar yeniden yargılama sebebidir” dendiğinden ne yazık ki bu hükmü dar ve sınırlı yorumlayan kimi mahkemeler, siyasilerin de kapı açmasıyla, sanki AİHM’in süren bir davada verdiği diğer ihlal kararlarını uygulamak zorunda değilmişler gibi niyetli bir yorum yaptılar. Oysa AİHM Kavala ve Demirtaş’da özgürlük ve Güvenlik hakkı ihlal kararı verdi. Yani bu yargılamanın bitmesini gerektirir bir proses değil. bu haklarının ‘tutukluluk hali’ ile ihlal edildiğine karar verdi. Üstelik Demirtaş’da 18. madde ihlali, yani sözleşmenin amacı dışında bir sınırlama olduğuna da hükmetti. bu nedenle bu karar da açıkça bağlayıcıdır. Ceza Muhakemesi Kanunundan kaynaklanan bir usul farkı var gibi görünse de, üst norm olan AİHS’e göre tüm AİHM kararları bağlayıcıdır. ve Fakat bu kez Yalçınkaya kararı, kesinleşmiş hüküm hakkında olduğundan, CMK’ya göre de bağlayıcıdır. Yerel mahkemenin karara uymama hak ve yetkisi yoktur.”
DEVA Partisi kurucusu Yeneroğlu: AİHM, artık hukuka dönün ve hukuksuz şekilde yapılan yargılamalara son verin diyor
DEVA Partisi kurucusu hukukçu kökenli milletvekili Mustafa Yeneroğlu ise AİHM’in mesajının gayet açık olduğunu belirterek, “AİHM, artık hukuka dönün ve hukuksuz şekilde yapılan yargılamalara son verin diyor” dedi.
Yeneroğlu, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Bugün açıklanan AİHM’in Yalçınkaya Büyük Daire kararı; Bylock kullanımı, Bank Asya hesabının olması ve sendika üyeliği gibi gerekçelerle yapılan silahlı terör örgütü yargılamasında adil yargılanma hakkı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ile toplantı ve dernek kurma hakkının ihlal edildiğine hükmedilmesi bakımından oldukça önemlidir. Kararla yıllardır dile getirdiğimiz büyük hukuksuzluklar adeta özetlenmiş ve bu hukuksuzlukları devam ettirmekte direten hükümete hukuk devletinin en temel ilkeleri tekrar hatırlatılmıştır. AİHM’in mesajı gayet açıktır: Artık hukuka dönün ve hukuksuz şekilde yapılan yargılamalara son verin.”
Mahkemeye göre, terör mevzuatı kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçunun tanımı özel bilgi ve kasıt gerektirmekte olduğunu kaydeden Yeneroğlu, “Özellikle, “Bir bireyin faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğuna dayalı olarak” örgütle “organik bir bağ” olduğu kanıtlanmalı ve “bir kişi … örgütün suç işleyen [veya] suç işlemeyi amaçlayan bir örgüt olduğunu bilmeli” ve “bu amacın gerçekleştirilmesi için özel bir kasta sahip olmalıdır”. Ayrıca, silahlı terör örgütüne üyelikten mahkûmiyet ancak sanığın “örgütün hiyerarşik yapısı içinde bilerek ve isteyerek hareket ettiğinin ve örgütün amaçlarını benimsediğinin” kanıtlanması halinde söz konusu olabilir.” ifadesini kullandı.
“İktidarı bu hukuksuzluklara son vermeye davet ettim”
Yeneroğlu, 2021 yılında yayımladığı “Hukuksuzluğun Sıradanlaşması: Silahlı Terör Örgütü Üyeliği Yargılamaları” raporu ile bu hususları ayrıntılı olarak incelediğini ve, mahkemenin kararında belirttiği hukuksuzluklara dikkat çektiğini ve iktidarı bu hukuksuzluklara son vermeye davet ettiğini söyledi.
DEVA kurucusu. “Bu sözler iktidar tarafından duyulmadığı için hem AİHM kararını beklememiz hem de 7 yıl gibi uzun bir süre bu hukuksuzlukların devam ettirilmesi gerçekten kahredici. Siyasi baskının bir tezahürü olarak mahkemeler de aslında herkesçe malum olan ceza hukukunun temel ilkelerini yıllardır göz ardı etti. İlk derece mahkemeleri, Yargıtay ve AYM arasında dahi delillerle ilgili henüz bir içtihat birliği bulunmuyor.” dedi.
Yeneroğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Öte yandan karar, AİHM tarafından ülkemizdeki ceza mevzuatı tersyüz edilerek yürütülen silahlı terör örgütü üyeliği yargılamalarında AİHS’nin 7. madde konusundaki ilk kararı olması açısından da önemlidir. Ayrıca kararla AİHM, aynı konuda önünde bekleyen 8.500 karar olduğunu belirterek Türkiye’yi Bylock kullanımına dayalı yargılamalarda sistematik bir sorun olduğunu görmeye ve bu konuda kararlılıkla çözüm bulmaya davet etmektedir.
Diğer taraftan ise ihlal kararı, CMK 311. maddesinin f fıkrası gereğince doğrudan yeniden yargılama yolunu diğer haksızlığa uğrayan kişilere açmayacaktır. İç hukukta yerel mahkemelerin Yalçınkaya kararına uygun davranmasını elbette ümit ediyorum. Ancak asıl olması gereken artık iktidarın bu konuda somut bir tutum değişikliğine giderek kendi oluşturduğu mağduriyetlerle yüzleşmesi ve samimi şekilde bu hukuksuzluklara son vermek için adımlar atmasıdır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***