YORUM | MAHMUT AKPINAR
BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) Johannesburg’ta yaptıkları toplantıda İran’ın da içinde olduğu 6 ülkenin kulübe tam üye olması kararı alındı. BRICS siyasi bir pakt olmaktan öte batılı ülkelerin ekonomik sistemine bir başkaldırı, alternatif özelliği taşıyan, devasa ticari hacme sahip, giderek ticari potansiyeli yükselen bir birlik. Çin muazzam ekonomik potansiyeliyle, üretim kapasitesiyle bu kulübün lideri konumunda. Kulübün görünür siyasi ve askeri amacı olmasa da Rusya ve Çin gibi batının ambargosuna maruz iki büyük güç bu platformu siyasi manevra alanı, Batıya meydan okuma zemini olarak da kullanıyorlar. Batının çok açık tavır aldığı ve ağır yaptırımlara maruz bıraktığı İran’ın kulübe alınması ABD ve Batı’ya karşı meydan okuma ve İran’ı kurtarma operasyonu olarak okunabilir. İran’ın yanında Suudi Arabistan’ın, Mısır’ın, Birleşik Arap Emirliklerinin, Etiyopya’nın, Arjantin’in BRICS’e üye yapılması dünyada güç dengelerinin tekrar yapılandığı, güç merkezinin Atlantikten Pasifiğe, Asya’ya kaydığı tartışmalarını bir defa daha gündeme getirdi.
BRICS’in genişlemesi dünya ekonomisi üzerindeki ABD ve dolar hakimiyetini ciddi şekilde etkileyebilir. Çünkü yeni haliyle birlik dünya nüfusunu %40’ını, dünya üretiminin %25’ini oluşturuyor. Bu yeni ekonomik pakt efektif çalıştırılabilirse, dünya ticareti daha fazla Asya merkezli hale gelecek. Batının ekonomik cazibesi, dolayısıyla siyasi etkinliği nisbi olarak kaybolacak. Rusya ve Çin bu kulübün iki önemli üyesi ve her ikisi de bu günlerde batı bloğuyla ciddi problemlere sahip. Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle ciddi yaptırımlara maruz, bu nedenle ekonomik sıkıntılar yaşıyor. Ambargoyu kırması ve gazını, patrolünü dünyaya satabilmesi lazım. Keza Çin ABD öncülüğünde ciddi bir siyasi, askeri ve ekonomik kuşatmaya muhatap. Kendisini kıstırılmış, sıkıştırılmış hissediyor. Batının ambargosuna ve kuşatmasına karşı bu iki global aktörün BRICS ülkelerine yeni ve önemli üyeler katarak ABD, Avrupa ve NATO’nun kuşatmasını yarmak adına güçlü bir cevap vermek istedikleri açık. Her ne kadar BRICS siyasi ve askeri bir kulüp değilse de, Rusya ve Çin’in verdiği mesaj sadece ekonomik değil. ABD liderliğindeki tek kutuplu dönemin resmen sona erdiğini ve yeni bir dünya düzenine geçildiğini ifade eden anlamlar içeriyor yapılan genişleme. BRICS zirvesinde anti dolarizasyon kararının alınması, dolar tekeline karşı yeni mekanizmaların geliştirilmesi gündemi uzun erimde ABD’nin siyasi ve askeri gücünü de etkileyecektir.
İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi karbon yakıtlar (petrol ve gaz) açısından dünyanın en önemli ülkelerinin bu kulübe katılması dünya enerji piyasalarını ve dengelerini de ciddi şekilde etkileyecektir. BRICS üzerinde Çin’in etkin liderliği gözlemlenmektedir. İran ve Suudi Arabistan gibi birbiriyle savaşan ve birbirinden nefret eden iki komşu ülkenin aralarındaki kana ve onca probleme rağmen yakınlaşmaları, aynı kulüpte yer almaları, diplomatik iletişim geliştirmeleri dünya liderliğine soyunan Çin’in diplomatik başarısıdır. Çin Asya’da, Afrika’da hatta Avrupa’da yaptığı ekonomik yatırımlar yanında çok sayıda ülkeyle siyasi ilişkiler geliştirmekte, askeri anlaşmalar yapmaktadır. Çin her fırsatta ABD’nin kuşatmasına ve ambargolarına teslim olmayarak, karşı ataklarla kendisinin de global aktör olduğunu ortaya koymaktadır. Liderliğinin dünyada kabul görmesi ve ABD’ye alternatif olması için yoğun ve dikkatli çalışmalar yürütmektedir. BRICS’in gelecekte dünya ekonomisinde ne kadar etkili olacağını, neleri başaracağını bilemiyoruz. Zira 2000’lerin başında yükselen ekonomilerin oluşturduğu bu kulüp şu ana kadar ABD ve batı ekonomilerine tehdit oluşturacak kabiliyette olmadı. Bu genişlemenin ne kadar efektif çalışacağını, neleri başaracağını ise zaman gösterecek. Ancak son genişleme ekonomik bir paktın genişlemesinden öte, Çin ve Rusya liderliğindeki bloğun batıya meydan okuması ve dünya güç dengelerinin değişimini göstermesi açısından önem arzediyor.
Geleceğin dünyası nasıl şekillenecek?
ABD başat güç olma kabiliyetini daha ne kadar sürdürebilecek?
Çin ekonomik güç yanında siyasi ve askeri güç biriktirmeye devam ettikçe bunun global etkileri ne olacak?
Güç dengelerindeki değişim bir dünya savaşına dönüşecek mi?
Avrupa, ABD-Çin rekabetinde ABD-NATO çizgisinde mi duracak, bazı ülkeler Çin’le mi iş tutacak?
Global aktör adayı yükselen Hindistan, Çin ve Rusya’nın yanında mı olacak, batıyla işbirliği içinde mi kalacak, yoksa başat aktör olma yarışına o da mı katılacak?
Müslüman ülkeler otoriter blogla demokratik bloğun rekabetinde nerede duracak?
Bütün bu soruların cevaplarını ilerleyen yıllarda göreceğiz. Dünya hızla değişiyor, ekonomik, siyasi ve askeri güç dengelerinde yeni denklemler kuruluyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***