YUSUF DERELİ | HABER İNCELEME
Eğip bükmeden söyleyelim; eğer MB’nın kasasında bugün 100 milyar dolar olsaydı bugün Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğunda Mehmet Şimşek oturmuyordu! Dolayısıyla MB’nin başkanlığına da Hafize Gaye Erkan getirilmeyecekti…
Rejim, ‘ne pahasına olursa olsun’ seçimi almalıydı ve yanlış para politikasına seçim ekonomisi de eklenince bütçe tarumar oldu. Çaresiz kalan Erdoğan da uluslararası kredisi olan Mehmet Şimşek’in kapısını çaldı…
Para lazım; hem de çok para!
Heyetler halinde Körfez turu yapmalarının, ABD ve AB’nden yatırımcılar için ekonomik forumlarda dil dökmelerinin sebebi bu.
RASYONELLİK DE BİR YERE KADAR!
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 4 Haziran’daki konuşmasında, “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır.” demişti.
Peki öyle oldu mu?
Merkez Bankası, iki toplantıda politika faizini yüzde 17,5’e çıkardı. Ancak aynı MB’nın yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 58; ki bu oranın tutturulması mümkün gözükmüyor. Ekonomistlere göre yüzde 65’in altı bile zor…
Politika faizleri 1 yıl sonraki ‘tahminlere’ göre belirlenir. Yüzde 17,5’lik oranda rasyonellik nerede?
HEM İSTİHDAM ARTACAK HEM DE ENFLASYON DÜŞECEK!
Önceki gün konuşan Erdoğan, “Yükselen enflasyonu tek haneli rakamlara yine biz indireceğiz. Bu süreçte asla ödün vermediğimiz iki husus vardır; biri istihdam biri de büyümedir.” dedi.
Nasıl olacak bu iş! Hem istihdam artacak ve ekonomi büyüyecek hem de enflasyon düşecek?
Teorik olarak böyle bir şey mümkün mü? Hayır…
İstihdam arttı, ekonomi büyüdü ve piyasada likidite bollaştı diyelim; bu durumda enflasyon nasıl düşecek?
Bir ekonomi profesörüne sordum bu soruyu. Özetle şöyle cevap verdi: “Kesinlikle olamaz diyemem ancak bunların aynı anda olabilmesi için çok ciddi sermaye girişi olması gerekiyor. Şu anki konjonktürde bu mümkün mü? Çok zor…”
DOLAR İÇİN YİNE BARAJ KURULDU!
Kişiler değişiyor ancak yöntem değişmiyor!
Dolar günlerdir 27 TL barajını aşamıyor. Yine ‘arka kapı’dan müdahale ediliyor. Tıpkı son 3 yılda olduğu gibi…
İktisatçı Mahfi Eğilmez, konuyla ilgili paylaşımında, “MB şimdi de dolar kuru 27’yi geçmesin diye ölümüne bir uğraş içinde. Fed bile kendi bastığı dolarla bu kadar uğraşmıyordur. Faizi düşük tutmak ve kuru bastırmak için harcadığımız mesaiyi doğru alanlara harcasak şimdiye kadar enflasyon sorununu çoktan çözmüştük.” diyor.
Haklı…
Ülkeyi 1 dolara muhtaç edilen yöntemler inatla uygulanmaya devam ediyor. Ekonominin başına Mehmet Şimşek gelse ne olur, gelmese ne? Sistem aynı sistem…
Rejimin tek derdi; yerel seçimlere kadar bir kur sıçramasını, enflasyon patlamasını önlemek. Erdoğan şu anda mecbur olduğu için Mehmet Şimşek ve uygulamalarına sabrediyor. Yerel seçimde istediklerini alsın, bugünleri mumla arayacağız…
ALTIN İTHALATINA VERGİ
Altın ve kıymetli metallerle kaplanan ürünlerin bazı ülkeler haricindeki ithalatında yüzde 20 ek vergi getirildi. Bu da yetmedi; Hazine ve Maliye Bakanlığının yayımladığı genelgeye göre, rafineriler artık en az 1 gram, en fazla 100 gram altın üretebilecek.
Merkez Bankası eski başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, konuyla ilgili şu paylaşımda bulundu: “Altın talebini azaltmak istiyorsak önce enflasyonu düşürüp TL’yi daha cazip hale getirmemiz gerekiyor.”
Merkez Bankası eski başkanı Durmuş Yılmaz da benzer bir uyarıda bulunuyor: “Bu karar yurttaşlar niye altın talep ediyor sorusunun yanıtı değil. Araba yine atın önüne koşulmuş. Sebebe değil sonuca tepki verilmiş. Kök mesele enflasyona odaklanılmalı, enflasyonun sonucuna değil.”
İşin uzmanları yazıyor, anlatıyor, tekrar tekrar dillendiriyor ama kimin umurunda? Rejim temsilcileri bataklığı kurutmak yerine sinekleri öldürmeye çalışıyor. “Bu insanlar neden dolar, altın alıyor? TL’den neden kaçıyorlar?” sorusunu soran yok…
Bugün Merkez Bankası’nın kasasına 50 milyar dolar para girsin, aylardır bu konuda tek kelime etmeyen Erdoğan yarın “Faiz sebep, enflasyon sonuç.” demeye başlar…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***