Bingöl Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Uzmanı olarak görev yapan Dr. İbrahim Zeyrek, otizm konusunda önemli uyarılarda bulundu. Amerika’da yapılan araştırmalara göre otizm vakalarında artış yaşadıklarını belirten Uzm. Dr. İbrahim Zeyrek, ’’Otizm sıklığı son zamanlarda giderek artmaktadır. 2000’li yılların başlarında her 150 kişiden 1’inde görülürken 2018 yılında her 44 kişiden 1’inde görülüyordu. Ama şimdi her 36 kişiden 1’inde bu artık görülüyor. Bingöl’de de bu sıklık görülmektedir’’ dedi.
‘ÇOCUK PSİKİYATRINA GÖTÜRÜLMELİ’
Uzm. Dr. İbrahim Zeyrek, şu anda 15-16 aylık çocuklarda otizm teşhisi yapabildiklerini kaydederek, ailelere şu uyarılarda bulundu:
’’Bir çocuk doğduktan sonra birinci ayda göz teması kurmaya başlar, ama otizmli çocuklarda 2, 3 yaşındaki çocuk göz temasından kaçınıyor, sohbet etmiyor, etkileşime ve iletişime girmiyor. Normal bir çocukta 2 ya da 3 aylık çocukta siz ona güldüğünüzde o da size duygusal olarak katılır ama otizmli çocuklar tepki vermezler. İsmi çağırıldığında dönmeyen çocuk varsa, sınırlı ve takıntılı bir halleri varsa bu konuda muhakkak bir çocuk psikiyatrına gitmeleri gerekiyor. Kafasında soru işareti olan ya da anlamlı cümle kuramayan çocukları muhakkak bir çocuk psikiyatristine götürün. Çocuklarda normalde 12 aylıkken tek kelimelik anlamlı kelimeler anne, baba, mama demesini bekleriz. 2 yaşına geldiğinde artık iki kelimelik cümle kurmasını bekleriz. Bu tipik gelişimde eğer kafada bir soru işareti varsa muhakkak bir uzamana görülmesi gerekir. Bu çocuğa otizm tanısı öncesi birçok hastalığı olmuş olabilir. Zeka geriliği olabiliri gelişim geriliği olabilir ya da otizm olabilir ama buraya gelip bizimle görüşsünler ve önerilerde bulunalım.’’
’15 AYLIKKEN BİLE TANI KONULABİLİR’
Otizim tanısını 2 ile 3 yaş arasında koyduklarını ifade eden Uzm. Dr. Zeyrek, ’’İlerisi çok geç oluyor, özellikle 3 yaş sonrası olursa özel eğitim ve gelişimi açısında geç oluyor. Ama şuanda 18 aylık hatta 15 aylık iken bile tanı koyabilmekteyiz. Otizmin bir ilacı yok, ama otizme eşlik eden hastalıklar için ilaç veriliyor. Öfke krizleri, agresiyon sinirliliği, dikkat eksikliği ve aktivite bozukluğu, daha ileriki yaşlarda takıntı, anksiyete, depresyon sık eşlik edebilir. Bunlar için hem çocuğun hem de ailenin yaşam kalitesini arttıracak ilaçlar vere biliyoruz ama otizmin çekirdek belirtisi dediğimiz sohbet edememe, etkileşime girmeme, dil becerilerinin geri olmaması için herhangi bir ilaç yok. Bunun için özel eğitim şartı var. Kaliteli bir özel eğitimle hem çekirdek belirtilerinin tedavisi hem de yaşam becerileri edinme, olumsuz davranışları azaltmaya yönelik özel eğitim almaları gerektiğini öneriyoruz’’ diye konuştu.
‘KONDURAMAMA VE İNKAR SÜRECİ ÇOK ÖNEMLİ’
Ailelerin çocuğuna konduramama ve inkar sürecinden biran önce kurtulup kabullenip özel eğitime başlaması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Zeyrek, ’’Aile bu devrede mikoterapisttir. Bir özel eğitim terapisti var, aile de onun yardımcısı olacak. Aile de gittiği özel eğitimden evde ne yapabilirim demelidir. Haftada en az 20 saat eğitim verilmelidir. Aileler gittikleri eğitimden bazı teknikleri öğrenip bilgi sahibi olup farkındalığını arttırıp eğitimi evde de devam ettirmesi gerekiyor. Çocuğuna konduramama, kabul etmeme, inkar süreci çok önemli. Bir günde bir gündür, zaman kaybetmeden biran önce o özel eğitime başlanması gerekiyor. Özellikle ailelerin bu konuda hassas davranması gerekir. Doktorunuz otizm teşhisi koyduğu zaman hemen beklemeden eğitime başlaması gerekir, bu geçer, bunu kreşe verelim otizm tek başına geçer demeyin otizm tek başına geçmez. Muhakkak kaliteli bir eğitim alması gerekir, sonraki yıllar geç olabilir. Beyin bir şekillenme yaşıyor ileriki yaşlarda 5 yaşında örnek olarak beyin bir budanma geçiriyor ve bir belgeyi sildiğiniz zaman o belgeyi kurtarılması zor olabiliyor’’ şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***