Çeşme’de ücretsiz girilen sayılı halk plajlarından biri olan Gücücek Koyu’nun kiralanması için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ihale açılmasına, yöre halkı karşı çıkıyor. Koyun bulunduğu Ovacık Mahallesi’nde yaşayanların kurduğu Gücücek Doğal Yaşamı Koruma Derneği (GÜDODER), koyun şirketlere kiralanmasına engel olmak için yapılan ihaleye girerek kazandı. Derneğin talebi, ihalenin iptal edilerek koyun ücretsiz olarak halka bırakılması.
Yöre sakinleri Gücücek Koyu’nu şirketlere teslim etmemekte kararlı. VOA Türkçe’ye konuşan Azize Kıvançlı, “Buradan dokuz site yararlanıyor ve sadece biz değil, bütün halk geliyor buraya. Günü birlikçiler de geliyor. Hep birlikte burada çok mutlu bir şekilde yaşıyoruz. Parasız bir plajımız var. Para toplayıp biz temizliyoruz, biz bakıyoruz, niçin devlet bunu elimizden almaya çalışıyor anlayamıyorum” dedi.
“Burası da ücretli olursa artık dolduracağız leğenleri, içine oturup serinleyeceğiz”
Koyun kiralanmasına karşı çıkan Ovacık Mahallesi sakinlerinden Mehmet Türek de Çeşme’de her yerin ücretli plaj haline getirilmesinden şikayet etti. Türek, “Buranın halkın sahili olması lazım. Şimdi her yere ‘beach club’lar yapıyorlar ama iyi şeyler değil bunlar. Ben burada doğdum, burada büyüdüm, 54 senemizi buraya verdik. Şu an benim denize girdiğim ‘Azmak önü’ dediğim yerde denize giremiyorum. Biz orada büyüdük ama şimdi paralı olduğu için giremiyoruz. Biz de ücretli olmayan böyle yerlere kaçmaya çalışıyoruz. Buraları insanlara kalsın, peşkeş çekilmesin” diye konuştu.
İhalenin iptal edilmesi için mücadeleye devam edeceklerini kaydeden Türek, “Burası da ücretli olursa artık dolduracağız leğenleri, içine oturup serinleyeceğiz. Mücadele edildikten sonra önüne geçilir, mücadeleye devam” dedi.
“Halka taşlık ve kayalık olan koyun en dezavantajlı kısmını bırakmışlar”
Koyun kiralanmasına karşı olan yöre halkının kurduğu Gücücek Doğal Yaşamı Koruma Derneği Başkanı Avukat Seher Gacar da bölgenin aynı zamanda doğal SİT alanı olduğuna dikkat çekerek bakanlığa, ihalenin iptali için çağrıda bulundu. Koyun tamamını kapsayan alanın kiralanmak istendiğini söyleyen Gacar, “3 bin metrekareyi geçen bir alan, kiralama konusu. Bunun 2 bin küsur metrekaresini kim kiralayacaksa, devlet ona veriyor. Halka kalan alansa 870 metrekarelik taşlık ve kayalık olan, koyun en dezavantajlı kısmı da halk plajı olarak vaziyet planında ayrılmış durumda” şeklinde konuştu.
Koyun şirketlerin eline geçmesine engel olmak için ihaleye girdiklerini anlatan Gacar, “İhaleye 500 bin TL’den çıkıldı. 500 bin lirayı biz gönüllülerimizden bir şekilde tedarik ederiz ve burayı halk yine aynı şekilde kullanmaya devam eder diye düşünüyorduk. İhaleye yedi kişi katıldı bizimle birlikte. 500 bin TL ile başlayan ihale geldi 56 milyon TL’ye dayandı. 56 milyon 100 bin lirayı dernek adına ben verdim ve ihale bizde kaldı” dedi.
İhale teklifinin yüzde 6’sına karşılık gelen teminatı yatıramayacaklarını ve ihalenin bozulacağını dile getiren Gacar, “İhale bozulduktan sonra idare isterse burayı tekrar ihaleye çıkarabilir. Yeni bir ihale açabilir. Bizim bu süre zarfında yaptığımız eylemlerimizin, sesimizi duyurma çabamızın sebebi idareye ‘gelin bu yanlıştan dönün, bir daha burayı ihaleye açmayın, kiralamayın’ demek” ifadelerini kullandı.
İhalenin iptali için yargıya da başvuracaklarını kaydeden GÜDODER Başkanı Gacar, “Bu yargı sürecine gerek kalmadan halk için yararlı bir adım atılarak o ihalenin tekrarlanmamasını ve halka bırakılmasını istiyoruz” dedi.
Bakanlık 2017’de de koy için ihaleye çıktı
Aslında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, koyun kiralanması için ilk kez hamlede bulunmuyor. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan dernek başkanı Gacar, 2017 yılında da bakanlık tarafından aynı amaçla ihaleye çıkıldığını anlattı. Gacar, “Kiralama için yapılan sözleşme ve şartnameye göre, burada sadece 6 metrekare büfeye izin verilmişti ve 25 metrekarelik de gölgeliğe izin verilmişti. Ama inanılmaz bir yapılaşma, restoranlar, sahneler, taş duvarlar, platformlarla bu koy mahvedildi. O dönemde biz çok eylem yaptık. 2017’de işletmenin sözleşmesi feshedildi, buradan tahliye edildi. Ondan sonrasında koy altı yılda kendini ancak rehabilite etti” dedi. Gacar, 2017’de kiralayan şirket tarafından denizdeki balık yumurtlama alanlarının üzerine beton dökülerek iskele yapıldığı, foseptiğin de denize akıtıldığını söyledi.
“Çeşme’de halk plajı sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azaldı”
Gacar, anayasa ve yasalara göre tüm sahillerin halka ait olduğunu da vurguladı. Oteller ve işletmelerin kıyıları özel mülkü gibi kullanmasını, özellikle dar gelirli vatandaşların buralardan yararlanmasına zorluk çıkarılmasını yorumlayan Gacar, “Anayasanın 43’üncü maddesi Kıyı Kanunu 5’inci maddeye atıfta bulunur. Kıyı Kanunu 5’inci madde der ki, ‘kıyılar herkesin serbest ve eşit yararlanmasına açıktır.’ Ancak sonrasında yeni bir yönetmelik çıkardılar. Bu yönetmeliğin altında yatan gerekçe, sahillerde insanlar denizi kullanırken duş, tuvalet lazım. Duş, tuvalet için onların temizliğini yapacak bir ekip lazım. ‘Biz bunları kiraya verelim, burada sadece bir büfe işletsinler, şezlong kiralasınlar, bunu yaparken de buradaki duş, tuvaletin bakımını, temizliğini yapsınlar ve halk da serbestçe bu sahilleri kullansın. Ama biz kiraya verildiğinde işletmenin neler yaptığını 2017’de çok acı bir şekilde deneyimledik” dedi.
Çeşme’de vatandaşın ücretsiz olarak kullanabileceği plaj sayısının artık bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olduğuna dikkat çeken Gacar, “Gücücek Koyu nadir olan yerlerden bir tanesi. Her biri sırayla özel işletmelere veriliyor” diye konuştu.