15 Temmuz sonrasında ülkesini terk etmek zorunda kalan yüksek eğitimli göçmenlerin yaşadıkları deneyimleri konu alıyor.
Sürgün Umutlar filmi, Paris Etnografilm Festivali Direktörü Dr. Wesley Shrum’dan video etnografi ve film çekimi üzerine doktora dersleri alan Dr. Cihan Aydıner’in ilk festival filmi olma özelliği taşıyor.
Film Berlin’den Paris’e, Tokyo’dan New York’a birçok film festivalinde ödül aldı.
Yönetmen Dr. Cihan Aydıner ilk festival filmi ile ilgili şu detayları paylaştı: “Bu çalışma, 2016 sözde darbe benzeri olayın ardından yaşanan Türk göçüne odaklanmaktadır. Bu göçmen grup, güvenlik nedeniyle nispeten istikrarlı yaşamlarından uzaklaşmak zorunda kaldılar. Zorunlu göçleri planlanmamıştı ve yabancı bir ülkede hayatlarını yeniden kurmak için önemli manevralar yapmaları gerekiyordu. Göç sürecinin vahim etkenlerinin bilincinde olarak, birçok Türk göçmen eğitim ve meslekleri açısından yüksek beşerî sermayeye sahipti. Bu da onlara yeterli işgücü fırsatları sunabilecek ev sahibi bir ülkeyi seçebilmeyi sağladı. Bununla birlikte, Türk göçmenler için, yüksek eğitim seviyelerine ve mesleki statülerine rağmen, göçlerinin zorunlu yönü ve aciliyet düzeyi, göç deneyimlerini ve istikrarı sağlama, yüksek beşerî sermayelerini koruma ve eski mesleki statülerini yeniden kazanma yeteneklerini karmaşıklaştırdı.”
Video Etnografi’nin, akademik bir çalışmanın bulgularını paylaşmak için harika bir araç olduğunu ifade eden Dr. Cihan Aydıner, “Sürgün Umutlar” filminin, yüksek eğitimli göçmenlerin yaşadıkları deneyimleri konu alan kendisinin ilk festival filmi olduğunu belirtti. Çalışmasında, 15 Temmuz hadisesini takip eden günlerde Türkiye’de icra ettikleri bürokrasi ve devlet hizmetlerinden ihraç edilen, sürgün edilen veya göç etmek zorunda kalan yüksek eğitimli Türklerin Amerika’ya göç ve entegrasyon süreçlerini incelediklerini ifade eden Dr. Cihan Aydıner, “ABD’de göçmenlik konularında uzman profesör, Erin Rider’la beraber çalıştık. Çalışmayı desteklemek için ABD’deki bir üniversiteden çok sayıda saygın akademik çalışma/proje arasından seçilerek, yaklaşık 20 bin dolarlık iki teşvik (grant) kazandık. Dolayısıyla New York’tan Kaliforniya’ya kadar ilgili yerlere seyahat masrafları ve mülakatları yapabilmek için gereken profesyonel ekipman karşılanmış oldu. Çalışmanın ilk ürünü etki faktörü çok yüksek bir dergide makalemizin yayımlanması oldu. İkinci çıktısı ise, belgesel filmimiz. Çalışmamız, Nisan 2023’te Etnografilm/Paris’te belgesel film olarak sunuldu. Bu festival film sektöründe çalışan profesyonellere hitap ediyor. Direktörler, yapımcılar, akademisyenler katılıyor” dedi.
Paris Etnografilm festivali, dünyada bilinen 5000 film festivali arasında ilk 100’de gösteriliyor. Akademik film kategorisinde ise en üst sıralarda. Cihaner de “Şu ana kadar 100’e yakın mülakat icra ettik. Bu mülakatlardan öne çıkan, kitlenin yaşadıklarını daha etkili paylaşan 10 kişiyle daha profesyonel çekimler yaptık ve 60 dakikalık bir belgesel film ortaya çıktı. Filmde ayrıca iki ABD’li bayan profesyonel de mülakat verdiler. Birisi beraber çalıştığım Sosyoloji Profesörü Erin Rider, diğeri ise Blue Tulip organizasyonunun Amerikalı kurucu üyesi Melissa Page Deutsch. Profesör Erin Rider akademik olarak konuyu nasıl işlediğimizden, çalışmaya katılanların konuşmalarından örnekler vererek katkıda bulundu. Kurucu üye Melissa Page Deutsch ise tanıdığı Türklerle yaşadığı tecrübeleri paylaştı. Filmi izleyen seçkin gözlemci profesyoneller, çok etkilendiklerini, olayın gerçek yüzünü filmi izleyince anladıklarını ve demokrasiye sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gördüklerini ifade ettiler” diye aktardı.
Cihaner, çalışmada yapılan mülakatlarda öne çıkan mesajları ise şöyle paylaştı: “Asıl darbenin topluma ve toplumun yetişmiş insanlarına KHK ile vurulduğu, mağdur olan, hapislere atılan ve göçe zorlanan kişilerin bir tuzağın içine çekildikleri, ABD’deki fırsat eşitliğinin kısa sürelerde ekonomik entegrasyona katkı sağladığı, ancak statü belirsizliği, uzun süren mülakat bekleyişleri ve sistemsel sorunlar nedeniyle çeşitli mesleki fırsatların kaçırıldığı, psikolojik zorluklar yaşandığı ve topluma entegrasyon süresinin uzadığı, bu sorunları çözmenin aslında çok da zor olmadığı, kitleye özel kanun değişiklikleri yapılabileceği ve bu kişilerin entegrasyonlarının hızlandırılabileceği ve topluma katkılarının artırılabileceği.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***