Şenol BALI
VAN – Van’ın İpekyolu ilçesine bağlı Bostaniçi Mahallesi’nde Türkiye Eğitim Kültür Sosyal Hizmet Vakfı bünyesinde kurulan atölyede kadınlar kilim ve yöresel el işleri yapıyor. Kadınlar hem geleneksel ürünlerin, zamana ve teknolojiye karşı ayakta kalmasına katkı sunuyor hem de buradan elde ettikleri gelirle evlerinin geçimine katkı sağlıyor.
Kilim dokumayı, 90’lı yıllarda yaşadıkları yayla ve köylerde öğrenen kadınlar bu yüzden Van- Hakkari yöresine ait desen ve motifleri kullanıyor. Kilimlerde işlenen her desen ayrı bir anlam taşıyor. En çok Gûlsarya, Lûleper, Hewçeker, Canbêzar, Xalitbeg ve İran’ın Sînê bölgesine ait Sînan kilimleri üretiliyor. Atölyede, kilim dışında fular, atkı, çanta gibi diğer ürünler de yapılıyor.
‘BİR KİLİM BİR AYDA TAMAMLANIYOR’
Beş çocuk annesi Zehra Kaval, uzun zamandır kilim dokuyor. Hakkari’de dokudukları geleneksel kilimlere yıllar sonra bu atölyede yeniden hayat veriyor:
“Birkaç yıldır çalışıyorum. Gûlsarya, Lûleper, Sînê gibi kilimler yapıyoruz. Parmak savaşı hep. Baştan aşağı zahmet dolu. İyi mesai harcanırsa bir ayda bir kilim tamamlanır. İyi çalışırsan kazancı da olur. Ama işte el emeği, ne kazanabilirsin ki. Ayda kazandığımız 1000 TL’yi geçmiyor. Geçmişten beri biliyorum. Köylerdeyken yapıyorduk. Buraya göç ettikten sonra da burada devam ediyorum. 20 yılı aştı bu işteyim.”
‘EMEK ÇOK PARA AZ’
Hem kilimlerin uzun sürede bitiyor olmasından hem de kendilerine yetecek kadar maddi gelir edememekten şikayetçi olan Fehime Kabal da, “Her deseni yapıyorum. Zahmeti çok ama parası az. Bir iki ayda bir kilim bitirebiliyorsun bu da 3 bin TL dolaylarında satılıyor. Çilesi çok fazla ama iş yok, ne yapalım. Eski bir gelenek bu. Yeniden yaşatmaya çalışıyoruz” diyor.
KİLİMLER HAYVAN FİGÜRLERİYLE SÜSLENİYOR
Emine Baysal da 20 yıldır kilim dokuyor. Baysal, verdikleri emeği şu sözlerle anlatıyor:
“Oldukça zahmetli. Desen kısmı çok zor. Gûlgever, Gûlsarya, Sînan gibi desen çeşitleri yapıyoruz. Özellikle Sînan çok zor. Hayvan resimlerini işliyoruz. Dağ keçisinden balığa birçok hayvan figürü var. İnsanların en çok ilgi duyduğu kilimler bunlardan yapılanlardan. Sinan kilimleri erken satılıyor. Büyük emek veriyoruz ama ancak ufak bir mutfak masrafı veya sigara parasına yetecek kadar kazancımız oluyor.”
‘GENÇLER İLGİ GÖSTERMİYOR’
Geleneksel sanatların teknolojiye yenik düştüğünü söyleyen atölyenin eğitmenlerinden Nuran Karakurt ise şöyle konuştu:
“Halı ve kilim de unutulan sanatlardan. Elimizden geldiğince sürdürmeye çalışıyoruz. Ama bu çalışmanın devlet tarafından desteklenmesi lazım. Yaş ortalamamız 40 ve üzeri. Gençler ilgi göstermiyor. Hem zor hem de getirisi yok. Çoğu kursiyerimiz anneden öğrenme. Bazıları da burada öğrendi”
‘DOKUYUCU KENDİ RUH HALİNİ KİLİME YANSITIYOR’
Kilimlerinin tamamının el emeği olduğunu vurgulayan Karakurt, “Kadınlarının çoğunun parmağı şekil değiştirmiş. Dokumanın tamamı elle yapılıyor çünkü. Dokuyucu tamamen kendi ruh halini yansıtıyor. Sînê kilimi var, İran menşeili ama biz de dokuyoruz. Lûleper var, Yüksekova’da yetişen bir nilüferden ismini almış. Gûlsarya, çilgûl falan da var. Desen, çeşitlerimizi kısıtlı tutuyoruz çünkü çeşitlilik arttıkça, halının bitme süresi uzuyor ve kadınların kazancı düşüyor.”
‘YURT DIŞINDAN DA TALEP OLUYOR’
Vakfın yöneticisi Tayyip Kızılkaya, Van ve Diyarbakır’da 1996 yılından bu yana atölye çalışmalarına devam ediyor. Kaybolmaya geleneksel motifleri yaşatmayı amaçladıklarını vurgulayan Kızılkaya, şu ifadeleri kullandı:
“Yörenin kültürel mirasını muhafaza etmek lazım. Kilimler Van ve Hakkâri yöresi motiflerini taşıyor. Her bir desenin mitolojik anlamları var. Gulsarya, Luleper, Hewçeker, Canbêzar, Xalitbeg gibi motifler kullanılıyor. Yine İran Kürt bölgesinde yapılan Sînê kilimleri de yapılıyor” dedi.
Dokumanın yapıldığı iplerde kök boya kullandıklarını bu yüzden halıların uzun yıllar kullanıldığını vurgulayan Kızılkaya, “Her kilim deseninin alıcısı var. Ama en çok Xalitbeg, Gûlsarya ve Lûleper satılıyor. Sine kilimi de ilgi görüyor. Yurtdışından da talepler oluyor. Sipariş üzerine satıyoruz. İlgiden memnunuz. Dokuyucular açısından da ilgi iyi, talep açısından da öyle. Pazar konusunda bir sorun yaşamadık.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***