Sivas’ta Madımak Oteli’nin ateşe verilmesi sonucu aralarında sanatçı, yazar ve şairlerin de bulunduğu 33 kişinin ölmesinin üzerinden 30 yıl geçti. Olay günü müdahale için gönderilen askeri birliğin içinde bulunan Diyarbakırlı Mesut Fiğançiçek, olayın engellenebileceğini savundu. Sivaslılar’ın askerlere saygı duyduğunu anlatan Fiğançiçek, “Sadece biz, silahsız, askeri kıyafetle otelle kalabalık arasına bırakılsaydık, bu olay yaşanmazdı” dedi.
Diyarbakır’da yerel bir gazetede çalışan Mesut Fiğançiçek, her yıl yaptığı gibi, bu yılda Sivas katliamının yıldönümünde görüntüleri izliyor. Fiğançiçek’in ağzından “Sadece bizi silahsız, asker üniformasıyla Madımak Oteli ile o kalabalığın arasına bıraksaydınız, bu olaylar yaşanmazdı” cümleleri dökülüyor.
Birçok kişinin yüreğinde derin yaralar bırakan Sivas Katliamı Fiğançiçek’in hayatında önemli bir yere sahip. Olayın olduğu dönemde Sivas’ta askerlik görevini yapan Fiğançiçek, Madımak Oteli’nin çevresinde başlayan olaylara müdahale için görevlendirilen ve 10 civarında askerden oluşan acil müdahale mangasında yer alıyordu.
Görüntüleri izlerken duygulanan Fiğançiçek, askerlerin olayları sadece izlediğini söyledi. VOA Türkçe’ye olayların bu kadar büyüyebileceğini tahmin etmediklerini söyleyen Fiğançiçek, “Yarım saat mı, 40 dakika mı tam hatırlamıyorum, bir süre bekledik. Geri planda kalarak izledik. Dışarıdan gelen bilgilerde bir olayın vuku bulduğunu duymuştuk ama bu kadar çok olduğunu bilmiyorduk. Çıkmamız ile dedik ki demek ki bu olay artık kontrol edilebilir bir noktada değil” dedi.
Bir süre bekledikten sonra, karargaha geri götürüldüklerini belirten Fiğançiçek, birliği ile dönüş yolundayken otelin yakıldığını anlattı. İlk başlarda olayı tam olarak anlamadıklarını ifade eden Fiğançiçek, şunları söyledi: “Sivas şehrinin askerinin, polisinin orada yer almadığını, en azından, aktif bir şekilde yer almadığını gördük ne yazık ki. Biz yoldayken oldu her şey. Araçlara bindirilip götürülüyorduk. Şehir merkezinden çok uzak bir yer değil Tugay karargahı dediğimiz yer. Tugay karargahında biz kalıyorduk, orası yürüme mesafesinde. Duman kokusu geldi farklı sesler geldi yani.”
İnsanların öfkesinin farkında olduklarını vurgulayan Fiğançiçek, tepkinin Madımak otelinin yakılmasına varacak kadar büyümesini kimsenin beklemediğini söyledi. Olayın detaylarını bir gün sonra öğrenebildiklerini dile getiren Fiğançiçek, “İnsanlara karşı büyük bir tepki oluşacağını bekliyordum ama böyle yapma diri diri yakma gibi bir olayın gerçekleştirileceği aklımın ucundan dahi geçmiyordu. Zaten biz gittikten sonra bir gün sonra böyle bir olayın tam olarak yaşandığını öğrendik. Bunu öğrenince ‘Biz orada ne yaptık? Keşke orada kalsaydık’ duygusuna kapıldık” diye konuştu.
“Asker sevgisi olayları engelleyebilirdi”
Sivas halkının askerlere sevgi ve saygı gösterdiğinin altını çizen Fiğançiçek, bu sevginin kullanılması halinde olayların büyümeden engellenebileceğini savundu. Göstericilerin askerlere zarar gelmemesi için oteli yakamayacaklarını düşünen Fiğançiçek, “Bu olay daha üst noktalardan bilinçli olarak muallakta bırakılmış. Asker orada, polis var daha sonradan öğrendiğimize göre çevre illerden takviyeler geliyor. Sadece otel ile halk arasına askerler yerleştirilmiş olsaydı ki dediğim gibi Sivas halkının askere karşı müthiş bir sempatisi var, korkudan değil sevgiden, askere zarar vermemek fikriyatı üzerinden hareketle olayın yaşanmayacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.
Olayın arka planının hala karanlık olduğunu düşünen Fiğançiçek, “Olay cuma namazı sonrası başlıyor gelişiyor. Daha oradan işin önü alınabilecekken daha da körüklenerek o saatlere kadar gelmesi bir güvenlik zafiyetinin söz konusu olduğunu gösteriyor. Soruşturmaları, yargılanan insanları biliyoruz mutlaka bunun çok geri planı da vardır” dedi.
Sivas davasının kronolojisi
Sivas Davası süreci, 2 Temmuz 1993’te Aleviler’in kültürel etkinliği Pir Sultan Abdal Şenliği’ne katılmak amacıyla Sivas’a gelen ve Madımak Oteli’nde kalan 33 kişi ile 2 otel görevlisinin radikal İslamcı protestolar sırasında otelin ateşe verilmesi sonucu hayatını kaybetmesinin ardından başlamıştı. Olaylar sırasında 2 gösterici de ölmüştü. Olaylarla ilgili yargılamalarda ilk karar 26 Aralık 1994’te verildi. 85 sanık 2 ila 15 yıl arası değişen hapis cezaları aldı.
Karar, Yargıtay tarafından bozulunca yeni yargılamada 28 Kasım 1997’de 33 sanık idam cezasına, 14 sanık çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Yargıtay, bu kararı 24 Aralık 1998’de bozdu. Sivas katliamının kilit isimlerinden 8 sanık bozma kararı sonrasında firar ederek kayıplara karıştı. Bunlardan birinin daha sonra öldüğü ve gizlice gömüldüğü ortaya çıktı.
Ancak 33 sanık 2000 yılında bir kez daha idam cezasına çarptırıldı ancak 2002’de idam cezası kaldırılınca cezalar müebbet hapse çevrildi. Arada geçen sürede gerçekleşen tahliyeler ile hapisteki kişi sayısı 33’e düştü. 2014 yılında zaman aşımına uğrayan dava kapatıldı.