Ali GÜZEL
URFA – Urfa’nın Siverek ilçesinde 28 yaşındaki mimar Lütfü Seray’ın kuduz hastalığından ölümüyle ilgili ailesinden açıklama geldi. Basında çıkan haberlerin aksine Seray’ın sokak 12 Haziran’da kendi köpeği tarafından ısırıldığı belirtilerek, hastanelerin ihmali sonucu vefat ettiği öne sürüldü.
‘İMNUNGLOBULİN SERUMU UYGULANMADI’
Lütfü Seray’ın abisi Kenan Seray tarafından yapılan yazılı açıklamada, Seray’ın köpeği tarafından ısırılmasının ardından aynı gün hastaneye başvurduğu belirtilerek, “Kuduz aşısı yapılmış ancak maalesef immunglobulin (antikor) serumu uygulanmamıştır. Bu hastane tarafından yapılan ilk ihmalkarlık olmuştur. Ayrıca, köpek tarafından ısırılan bölgelerin gereken şekilde immunglobulin serumu, su ve sabunla yıkanmaması, hastane tarafından yapılan ikinci ihmalkarlıktır” denildi.
‘SOĞUK ALGINLIĞI TEŞHİSİYLE EVİNE GÖNDERİLDİ’
Dört doz kuduz aşısı yapılan Seray’ın durumun düzelmemesi üzerine farklı hastaneler başvurduğuna dikkat çekilerek, şöyle denildi:
“Anlattığı sepmtomlar kuduz ile maalesef uyumlu olmasına rağmen yeteri kadar detaylı tetkikler yapılmamış, kendisine sadece soğuk algınlığı teşhisi konup eve gönderilmiştir. Bu da üçüncü büyük ve ölümcül ihmalkarlık olarak karşımıza çıkmıştır. Tüm bu ihmalkarlıkların sonucunda, kardesimizin hayatını kurtarabilecek olan kritik tedavi zamanında yapılamamış ve hastane hataları nedeniyle acı bir kayıp yaşanmıştır. Devlet hastaneleri, zaman kaybına ve tedavi gecikmesine neden olarak kardeşimizin ölümüne sebebiyet vermiştir.”
‘KÖPEK KARANTİNAYA ALINMADI’
Açıklamada diğer devlet kurumlarının da ihmali olduğu vurgulanarak, Seray’ı ısıran köpeğin karantinaya alınmadığı, gerekli testlerin yapılmadığı, belediye ekiplerinin ihmalkar davranışlarının da sürecin anlaşılmasını geciktirdiği vurgulandı.
‘KUDUZ YARASI DİKİLMEMESİ GEREKİRKEN DİKİŞ ATILDI’
Olayla ilgili suç duyurunda bulunacağını açıklayan aile çıkan haberlerle ilgili sekiz düzeltme yaptı:
1. Kardeşimiz, kendi köpeği tarafından ısırılmıştır, sokak köpeği değildir.
2. Hem kardesimizin, hem de köpeğin aşıları düzenli olarak yapılmıştır ve karneleri mevcuttur.
3. Kardeşimiz, dört doz kuduz aşısı olmuştur ve aşı karnesi de belgeler arasındadır.
4. Devlet hastaneleri, kardeşimizin durumunu düzgün bir şekilde teşhis edememiş ve sevk etmemiştir.
5. Kardeşimiz, hayvan ısırığı konusunda hastaneler tarafından gereken ilgiyi görmeden eve gönderilmiştir.
6. Hastanenin en önemli ve hayati ihmalkarlıklarından biri de kuduz yaralarının pansuman durumu ile ilgili. Normal koşullarda kuduz yaraları dikilmezken Siverek Devlet Hastanesi’nde bu yaralara dikiş atılmıştır.
7. Kuduz virüsü, kesin vefat nedenidir ve test sonuçları halk sağlık merkezi ile paylaşılmıştır.
8. Olayla ilgili olarak, yetkili kurumlar soruşturma başlatmıştır ve avukatımız Eyyup Sabri Ahmer ve Siverek Barosu tarafından temsil edilmekteyiz.
EZER: ‘KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL’
Ailenin açıklaması üzerine görüştüğümüz Urfa Tabip Odası Başkanı Bulut Ezer ise “Bu dönemde kuduz vakalarına rastlamak ve özellikle bunun bir insana geçmesi kabul edilebilir değil” dedi.
Urfa Tabip Odası olarak konuya ilişkin daha önce yaptıkları açıklamayı hatırlatan Ezer, şöyle konuştu: “Eğer bir ihmal varsa bunun mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştik. Böyle bir ölümün yaşanmasının altında ya aşıda bir aksaklık yaşandığı ya da immunglobulin uygulamada yaşanabilecek bir sıkıntıdan kaynaklanabileceğini zaten söylemiştik. Hayvanın aktif bir şekilde kuduz mikrobuna yakalanması ve kişinin ısırılması sonrasında yaygın ısırıklar varsa ve özellikle kollarda, ellerde, baş ve boyun bölgesinde ısırıklar varsa bu hastalığın çok daha hızlı yayılmasına sebep olur. Bu durumda aşı tek başına koruyuculuk sağlamaz. O sebepten ötürü immunglobulin uygulanır. İmmunglobulin, aşı vücutta yayılana kadar virüsün yayılmasını önler. O nedenle aşı tek başına bu hastalıkta koruyuculuğu sağlamamış anladığım kadarıyla. Zaten immunglobulin uygulanmadığına dair bir durum varsa savcılık soruşturması sırasında ortaya çıkacaktır.”
‘SÜRECİN DOĞRU YÖNETİLMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’
Mimar Seray’ı ısıran köpekte ortaya çıkan kuduz hastalığının Siverek’te gördükleri ilk vaka olduğunu ifade eden Ezer, şöyle devam etti:
“Sonrasında karşı ilk tavır mutlaka bir karantina süreci uygulanması gerekiyordu. Karantina dediğimiz şey de insanlarla birlikte hayvanların da giriş çıkışını önleyebilecek düzeyde olmalı. Çünkü bu hayvanı ısıran hayvan kuduz ki, bu hayvana bulaşmış. Yani dışarıda bir hayvan daha var kuduz olan. Normalde bir insan ısırıldığı zaman hayvanı siz doğrudan izole edersiniz. Zaten bir hayvanda kuduz hastalığı varsa 10 gün içerisinde ölüyorlar. Bu çok daha hızlı tanı konmasına sebep oluyor hem de tedavi sürecine de katkı sağlar. Bizim öğrendiğimiz kadarıyla hayvan ikinci günde uyutuluyor ve kontrol amaçlı hıfzısihhaya gönderiliyor. Normalde süreç böyle işletilmez, siz hayvanın ölmesini beklersiniz. Yani takip etmeniz gerekir. Bu tanı koyma sürecini hızlandırır. Buradaki hata, bu durumdan kaynaklanıyor. Biz sürecin doğru yönetilmediğini düşünüyoruz tabip odası olarak.”
‘BELEDİYELERİN GÖREVLERİNİ HIZLICA YERİNE GETİRMELERİ GEREKİYOR’
“Bu dönemde kuduz vakalarına rastlamak ve özellikle bunun bir insana geçmesi kabul edilebilir değil” vurgusu yapan Ezer, “Bu konuda belediyelerin aşılama görevlerini hızlıca yerine getirmeleri gerekiyor. Çünkü şu anda insani yönden yapılabilecek çok bir şey yok çünkü kuduz aslında bir hayvan hastalığıdır. Hayvanlar üzerinden yürütülebilecek bir rehabilitasyon süreci olmalı. Bölgede hayvanların yaygın aşılanması için mutlaka bir çalışma yürütülmesi lazım. Bu konuda en temel görevler de yerel yönetimlerde yani belediyelerdedir. Kaymakamlıklarla birlikte bu işi yürütmeleri gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***