Başörtüsü yasaklarının uygulandığını gözetmekle yükümlü olan ahlak polisinin devriye nöbetleri, Mahsa Amini’nin Eylül 2022’de başörtüsü yasağını çiğnediği gerekçesiyle gözaltına alınması ve gözaltındayken hayatını kaybetmesi üzerine durdurulmuştu.
Ancak bir emniyet sözcüsünün yaptığı açıklamaya göre İran yönetimi, ahlak polisinin yeniden sokaklara dönmesine izin verdi.
Bu kuşkusuz iktidar ile protestocular arasındaki gerginliği tırmandıracak bir adım.
BBC Farsça’nın Instagram kanalına sesli mesaj gönderen bir İranlı karara tepkisini “Bu halka açılmış bir savaşın ilanıdır,” sözleriyle dile getirdi.
“Bu kez halkın rejimin sürekli yaptığı hatalardan azami fayda sağlamasını ve bütün sistemi alaşağı etmesini umuyorum,” diye konuştu.
İran hükümeti ahlak polisinin devriyelerine yeniden başlaması kararının halktan gelen talep üzerine alındığını öne sürerken, karar büyük tepki de çekti.
Eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, ahlak polisi minibüslerinin sokaklarda yeniden belirmesiyle hükümetin kendi ayağına çelme taktığını, bunun toplumdaki gerginlikleri daha da tırmandıracağını ve bir “sosyal patlamaya” neden olacağını söyledi.
Reuters’a konuşan ve ismini gizli tutmak isteyen eski bir hükümet yetkilisi de “yanlış kararların iktidar sahipleri için elim sonuçlar doğruabileceğini, insanların daha fazla baskı altına alınamayacağını, bu kararda ısrar edilirse sokak protestolarının yeniden başlayacağını” ifade etti.
Kararın ardından başörtüsü yasağını uygulamaya çalışan ahlak polisi ile sokaktaki vatandaşlar arasında gerginlikler yaşandığı görülmeye de başlandı.
BBC’nin ulaştığı ve 16 Temmuz’da çekildiği sanılan bir videoda, İran’ın kuzeyindeki Raşt kentinde vatandaşların ahlak polisinin ”İslami giyim kuralları”nı ihlal etmekle suçladıkları üç genç kızı gözaltına almasına engel oldukları görülüyor.
Yetkililer başörtüsü yasağını uygulamak için tedbirlerini arttırırken, yasağa karşı çıkanların da isyanlarını sürdürmekte kararlı oldukları anlaşılıyor.
Bu hafta ülkenin en önde gelen kadın siyasi mahkumlarından Sepideh Gholian’ın davası mahkemede başörtüsü takmayı reddettiği için görülemedi.
29 yaşındaki aktivist İran’ın güneybatısındaki bir endüstriyel meseleyle ilgili haberler yapmasının ardından altı yıl önce tutuklanmıştı.
Bu yıl cezasını tamamlayarak serbest bırakılmış, ancak bir protesto gösterisinde İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney aleyhine sloganlar attığı suçlamasıyla yeniden gözaltına alınmış ve cezaevine gönderilmişti.
Missouri Üniversitesi’nden “Devrim Sonrası İran” kitabının yazarı Mehrzad Boroujerei, mevcut durumu “Bir çıkmaza girmiş gibi görünüyoruz,” sözleriyle değerlendirdi.
İran’ın geleceği hakkındaki farklı görüşler arasındaki çatışmanın sürdüğünü söyleyen Boroujerei “Muhalefet ulema rejimini devirmeyi başaramadı. Devlet de vatandaşların taleplerine kulak vermekte istekli davranmadığı ve vatandaşları zor kullanarak bastırmaya çalıştığı için başarılı olamadı,” dedi.
Bu zor kullanma tedbirleri çerçevesinde başörtüsü yasaklarına karşı koyanlara alışılmadık cezalar verilmesi de söz konusu oldu.
Örneğin başörtüsü yasağını ihlal etmekle suçlanan bir kadın bir ay boyunca “ölü yıkamak” ile cezalandırıldı.
Ünlü iki kadın oyuncu Afsaneh Baygan ve Azadeh Samadi’ye her hafta zorunlu psikoterapi seanslarına gitme cezası verildi.
Bir diğer oyuncu Leyla Bolukat ise kamuya açık bir toplantıda başörtüsü yerine şapka taktığı için “başörtüsünü çıkarmak” ve “halkın kafasını karıştırmak” suçlamalarıyla bir yıl hapis cezası aldı.
Bu cezaların ağır bir şekilde eleştirilmesinin ardından, iktidar yanlısı gazeteler mahkeme kararlarını savunmak için sıraya girdi ve bu ünlü isimlerin bu gibi cezalar sayesinde “tedavi olacaklarını” ileri sürdü.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***