Emrullah BAYRAK
ERZURUM – Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde açıkladığı verilere göre her 10 kişiden 7’si bir yıl boyunca hiç kitap okumadı. Yaş gruplarına göre bakıldığında son bir yılda 15 yaş ve üzerindekileri yüzde 69’unun hiç kitap okumadı, yüzde 31’i ise en az bir kitap okudu. En çok kitap okuyan yaş grubu yüzde 50,9 ile 15-24 yaş aralığı oldu. En az kitap okuma oranı ise yüzde 14,1 ile 65 yaş ve üzerindekiler.
ERZURUM’DA SADECE ÜÇ SAHAF VAR
Okuma alışkanlığının düşük olması kitabevleri ve sahafları da zorluyor. Erzurum’da sahaf kültürü 1924 yılına kadar uzanmasına rağmen gelişim gösteremedi. Şehirde sadece üç sahaf bulunuyor. 1995’de açılan İnşirah Sahaf ve Kitabevi, yaklaşık 15 bin kitaba ev sahipliği yapıyor.
KİTAPLAR TAKAS DA EDİLİYOR
Sahafın kurucusu Nizamettin Korucu, çocukluğundan itibaren okumayı sevdiğini söyleyerek başlıyor söze: “İkinci el kitapları alıp-satıyoruz, takas ediyoruz. Okuyucular, okudukları kitapları veya ellerinde bulundurma gereği duymadıkları kitapları bizlere getiriyor. Ya belli bir ücret karşılığında satın alıyoruz veya kitabın bedeli karşılığında istedikleri başka bir kitabı veriyoruz. Taşınırken gerek görmedikleri kitapları getiriyorlar. Bazen yakınları vefat edenler onların kitaplarıyla ilgilenen, okuyan olmayınca bize getiriyorlar.”
‘KİTAP MERAKI OLAN ÇOK AZ’
Ekonomik kriz nedeniyle kitap fiyatlarının çok arttığına dikkat çeken Korucu, “Biz kitapçılara göre daha ucuzuz. Ancak buna rağmen fazla talep olduğunu söyleyemeyeceğim. 3-5 TL’ye satışa sunduğumuz kitaplara dahi bazen talep olmuyor. Çünkü bizde okurun tercihleri, araştırmaya, kendini geliştirmeye, meraka dayalı değil. Daha çok ihtiyaca dayalı bir okur var. KPSS’ye hazırlanıyorsa o yönde bir kitap, tıpta okuyorsa tıp kitabı, Türkçe bölümünde okuyorsa klasikler. Gerçekten kitap merakı olanlar çok az” diyor.
‘KİTAP İNSANIN HAYAL DÜNYASINI GENİŞLETİYOR’
Televizyon ve internet nedeniyle kitap okuyanların sayısının giderek azaldığını vurgulayan Korucu, şöyle devam ediyor:
“Okumak farkına varmaktır, bilgi güçtür. Okuyunca anlatmak, paylaşmak ihtiyacı doğuyor. Eskiden irfan meclisleri vardı, köy odaları vardı, insanlar buralarda paylaşabiliyordu. Şimdi bunu yapamayınca insanlar, çok da bilgi sahibi olmayı istemiyorlar. Öğrenmek zor bir mesele. İnsanlar bir de eğlenmek için okurlar. Şimdi eğlencenin yerini daha çok internet aldı.Fakat insanımız şunu unutmasın; kitap hayal dünyasını genişletiyor. Bir romanı, filmde izlediğinizde sadece gördüklerinizle sınırlısınız. Ama kitap sizi sanki üç boyutlu olarak oraya yerleştiriyor. Kitabın verdiği mutluluk, haz, eğlence filmlerde olmuyor. “
‘KÜLTÜRÜMÜZ SUSMAYI TEŞVİK EDİYOR’
İfade özgürlüğünün önemine dikkat çeken Korucu, “Fikir ve düşünce zaten hürdür. İnsanın kafasındakini bilemeyiz. Orada bir hürriyet var. Önemli olan ifade hürriyetidir. Bizdeki birçok atasözü susmayı öğütler. Söz gümüşse sükût altındır, sana söz düşmez, söz ola kese savaşı söz ola kestire başı gibi. Buna benzer susmaya teşvik eden bir kültürümüz var. Hakikatleri öğrenip konuşmak önemli” diyor.
‘AZ ÇALIŞIP HAYATI ÇOK YAŞAMAK LAZIM’
İnsanların hayatlarının hayatlarının bölümünü para kazanmaya harcadıklarını ve hobi edinmeye vakit bulamadıklarını vurgulayan Korucu, şöyle devam ediyor: “Az çalışıp çok hayatı yaşamak lazım. Biz de tam tersi, çok çalışıyor belki hayatı hiç yaşama fırsatı olmuyor. Hayat nedir, ilgi duyduğun bir alana vakit ayırmaktır. Mesela spor, müzik gibi ama bunların hepsi kültür merkezlerinden geçer. Sahaflar ve kitabevleri çok önemlidir. 1990’lı yılların sonlarına doğru Bulgar göçmenleri Erzurum’a da gelmişti. Biri buraya geldiğinde kitabevinin neden bu kadar sakin olduğunu sordu. Demişti ki, ‘Bulgaristan’da kitapçılar marketler gibi sürekli hareketlidir. Bir yeni kitap çıktığında kapının önünde kuyruk oluşur.’ Dünyada okuma oranları bakımından çok düşük ülkelerden biriyiz. Erzurum kültürel bir şehirdi ama maalesef şu an bu özelliğini korumuyor.”
‘SAHAFLAR İÇİN AYRI SOKAKLAR KURULSUN’
Çok değerli kitapların çöpe atıldığına, kalorifer kazanlarında yakıldığına ve kağıt toplayıcılara verildiğine dikkat çeken Nizamettin Korucu, bir de çağrıda bulunuyor:
“İnsanlar, ellerindeki kitapları, çevrelerindeki kitapları, hatta çöpe atıldığını gördükleri kitapları, memleketimiz için bize getirsinler. Kâğıt toplayıcılar kitaplara kıymasınlar, geri dönüşüme göndermesinler, bize getirsinler. İnsanlar, kitaplarını kütüphanelere değil, sahaflara versinler. Çünkü birçok kütüphanede kitaplara dokunulmuyor, öylece kalıyor. Sahaflar eczane gibidir, her çeşit kitap bulabilirsiniz. Herkesin ihtiyacına göre kitap vardır. Sahaflara her şehirde ayrı bir çarşı veya sokak kurulsun, özel bir alan verilsin. Sahaflar şehirlerin hafızasıdır. Bu şehirde ne okunduğunu gösterir ama şu an şehrin hafızası buraya gelmiyor, yeterli ilgiyi görmüyoruz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***