AMED – Kamuoyunda “annesinin kucağında vurulan bebek” olarak bilinen Mehmet Uytun’un ölümüne dair açılan davada, sanık askerin Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması kararına karşı yapılan itiraz kabul edildi.
Kamuoyunun “Annesinin kucağında vurulan bebek” olarak tanıdığı 18 aylık bebek Mehmet Uytun’un, katledilmesinin üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen fail cezalandırılmadı. Şirnex’ın Cizîr ilçesinde 9 Ekim 2009’da yaşanan bir protesto eylemi sırasında evinin balkonunda annesinin emzirdiği sırada başına isabet eden gaz fişeği nedeniyle yaşamını yitiren 18 aylık Mehmet Uytun’un faili uzman çavuş Hakan Alkan’ın, Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına yapılan itiraz kabul edilerek, davanın Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmesine karar verildi.
14 YILLIK YARGI İSTEKSİZLİĞİ
Mehmet Uytun ölümünden sonra 14 yılı geride bırakan yargılamada, soruşturmanın açılmasından bu yana hukuki girişimler her seferinde kamu yetkilileri tarafından engellendi. Uytun’un ölümünün ardından soruşturmayı yürüten Cizre Savcılığı, kaymakamlığın “delil” yetersizliğinden dolayı soruşturma izni vermemesiyle dosyada takipsizlik kararı verdi.
11 YIL SONRA DAVA AÇILDI
Avukatların Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvuruda, “etkin” soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle ihlal kararı vermesi, Antep Bölge Adliye Mahkemesi’nin soruşturma izninin verilmesine dair hüküm kurmasıyla Uytun’un katledilmesinden 11 yıl sonra dava açıldı.
3 YIL HAPİS PARAYA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Sanık uzman çavuş Hakan Alkan hakkında “taksirle ölüme neden olmaktan” açılan dava, 9 Şubat 2021’de Cizre 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Cizre 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 20 Eylül 2021’de karara bağlanan davada, sanık Alkan’a 3 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme, “taksirle ölüme neden olmaktan” verilen 3 yıllık hapis cezasını 18 bin 200 TL para cezasına çevirdi.
AĞIR CEZAYA GÖNDERME KARARI
Yargılama boyunca sanığın suçu kasten işlediği ve dosyada görevsizlik kararı verilmesi gerektiği yönündeki itirazları kabul etmeyen mahkeme, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kurulan hükmün bozulmasının ardından avukatların bir kez daha talep etmesiyle, “olası kastla öldürme” kapsamına girip girmediğinin incelenmesi için dosyayı 11 Mayıs’ta Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermeye karar verdi.
KARARA İTİRAZ YOLU BULUNMUYOR
Sanık avukatı ve Cizre Savcılığı’nın dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karşı başvurduğu Cizre 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, yapılan itirazı oy birliğiyle kabul etti. Mahkeme kararının kesin olması nedeniyle aile avukatları itirazda bulunamadı. Sanık Alkan’ın yargılaması, 14 Eylül’de yine Cizre 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edecek.
‘CEZASIZLIK KURUMSALLAŞTI’
Dosyaya hukuki destek sunan İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi üyesi avukat Yakup Güven, defalarca reddedilmesinin ardından mahkemenin 11 Mayıs’ta görülen duruşmada görevsizlik kararı verdiğini hatırlatarak, bu kararın kendileri ve ailede bir nebze de olsa umut doğurduğunu belirtti. Cizre 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın itiraz yolunun kapalı olduğunu ifade eden Güven, “Cezasızlık sisteminin ne kadar istikrarlı bir nitelik kazandığı, kurumsallaştığı konusunda önemli bir örnek” değerlendirmesinde bulundu.
‘CEZASIZLIK KÖKLEŞMİŞ BİR SİSTEM’
Verdikleri hukuki mücadele sonunda sanık Alkan’ın yargılanmasının yolunun açıldığını ifade dile getiren Güven, “Soruşturma sürecinde deliller etkili bir biçimde toplanmamış, usule uygun bir keşif yapılmamış, şüpheli kolluk görevlisi hakkında tutuklama gibi bir tedbir kararı verilmemiş; iddianame neticesinde açılan davada Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüştür. Biz başından beri dava konusunun kasten öldürme suçu niteliğinde olduğunu belirttik. Niteliği itibariyle davaya bakmaya görevli mahkemenin Asliye Ceza Mahkemesi değil, Ağır Ceza Mahkemesi olması gerektiğini savunduk. Zira Asliye Ceza Mahkemesi, ancak taksirle ölüme sebebiyet verme yönüyle inceleyebilirdi. Oysa mevcut suçun taksir boyutuyla değerlendirilmesi ancak cezasızlık sistemiyle izah edilebilir” diye konuştu.
‘KAMU GÖREVLİLERİ İÇİN ZIRH’
Yargılama sürecinde de usule aykırı birçok yöntemin kullanıldığını dile getiren Güven, “Yargılama sürecinde suç delilinin kaybedilmesi, sanık ve bir kısım tanığın yokluğumuzda dinlenmesi gibi usule aykırı birçok durum ortaya çıktı. Görülen son duruşmada görevsizlik yönündeki talebimizin kabul edilmiş olması, kısmen de olsa olumlu bir hava yaratmıştı. Fakat cezasızlık mekanizmasının göz ardı edilemeyecek kadar kökleşmiş bir sistem olduğunu bu vesileyle bir kez daha hatırlamış olduk. Bölgede kolluk görevlilerinin yargılandığı tüm davalar ne yazık ki başından beri takip edilen benzer yöntemlerle, benzer neticelere ulaşmaktadır. Bu politika kamu görevlileri için bir zırh olma özelliğini tümüyle sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Güven, cezasızlık politikasına karşı da hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***