Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü’ne (UNHCR) gçre İtalya’ya gitmek için Libya kıyılarından denize açılan ve Yunanistan açıklarında batan göçmen teknesinden 104 kişi sağ kurtarıldı ama hala 500 kadar kişi kayıp.
Soruşturma esas olarak felaketten kimin sorumlu olduğuna ve arkasında hangi suç şebekelerinin olduğuna odaklanıyor.
Ama bu konudaki karanlık sicilleri yüzünden Yunan Sahil Güvenliği de mercek altında. Teknenin geri itilme sonucu battığı suçlamaları dillendirilmeye başlandı. Yunan solu, hükümeti suçlayan gösteriler yaptı.
Yakalanan Mısırlı simsarlar önümüzdeki hafta mahkeme karşısına çıkacak.
Avrupa Birliği Polis Yeşkilatı Europol de soruşturmada Yunan makamlarına yardımcı olma kararı aldı.
Felaketle ilgili ayrıntılar ise kurtulanların anlatımlarıyla ortaya çıkmaya başladı.
Bu anlatımlara göre batan yaşlı teknede milletler arasında bir kast sistemi oluşturuldu, Pakistanlı göçmenler ambarda yolculuk etmeye zorlandı. Diğer milletlerden göçmenlerin olası bir alaborada kurtulma şansının daha yüksek olduğu güverteye çıkmasına izin verildi.
Tanık ifadelerine göre ambar her milletten kadın ve çocuklarla doluydu.
Aşırı kalabalık gemide kadın ve çocukların görünüşte erkekler tarafından “korunmak” için fiilen ambarda “kilitlenmişti”.
Ambardakiler tatlı su ararken göründüklerinde veya kaçmaya çalıştıklarında mürettebat onlara kötü davranıyordu.
Hayatta kalanlar arasında hiçbir kadın veya çocuğun olmadığı düşünülüyor.
Pakistan gazeteleri 135’i Keşmir’in Pakistan tarafından olmak üzere en az 298 Pakistanlının teknede öldüğünü yazdı.
Bir başka tahmine göre gemide yaklaşık 400 Pakistanlı vardı. Pakistan Dışişleri Bakanı şimdiye kadar kurtarılan içinde sadece 12’sinin Pakistanlı olduğunu doğruladı.
Guardian’ın haberine göre teknedeki koşullar o kadar iç karartıcıydı ki, batmadan önce bile tatlı suyunun bitmesi yüzünden altı kişi ölmüştü.
Faslı-İtalyan bir sosyal hizmet görevlisi ve aktivist olan Nawal Soufi, yolcuların batmadan bir gün önce yardım için çevredeki teknelere ve Yunan sahil güvenliğine yalvardıklarını söyledi. Onun iddiası yolcuların Yunan sahil güvenliğine İtalya’ya gitmek istedikleri için yardım talebinde bulunulmadığını söylediğini söyleyen Yunan hükümetininkiyle çelişiyor.
Yeni tanıklıklıara göre teknesinin motoru batmadan günler önce arızalanmıştı.
Bu da mürettebatın yardım aramış olma ihtimalini artırıyor.
Bir tanık “Cuma günü şafak vakti yola çıktık. Yaklaşık 700 kişi gemideydik. Üç gün boyunca seyahat ettik ve ardından motor arızalandı” yaşadıklarını anlattı.
Fakat bu tanıklılıklara rağmen hala teknenin neden battığı belirsiz. Bu da örtbas şüphelerini artırıyor. Yunan yetkililer tarafından reddedilen iddialara göre, tekneye Çarşamba günü erken saatlerde Yunan sahil güvenlik tarafından bir halat bağlandı ve tekne bu yüzden devrildi.
İlk başta, sahil güvenlik tekneyle makul bir mesafenin koruduğunu söyledi, ancak Cuma günü bir Yunan hükümet sözcüsü tekneyi “stabilize etmek” için bir halat atıldığını doğruladı.
Almanya’daki Osnabrück Üniversitesi Göç Araştırmaları ve Kültürlerarası Çalışmalar Enstitüsü’nden Maurice Stierl, “Yunan sahil güvenliği ani bir ağırlık değişiminden bahsediyor. Peki ağırlıktaki ani değişime ne sebep oldu? Gemide panik mi vardı? Onlara bir şey sağlama girişimi sırasında bir şey mi oldu? Yoksa çekildi mi? Ve bu çekme nedeniyle tekne battı mı?” diye soruyor.
Stierl’e göre birçok AB ülkesini kurtarmayı ellerinden geldiğince geciktirerek, “stratejik ihmal ve terk etme” stratejisi izliyor:
“Avrupa’nın denizdeki angajmanına gecikmeler eklemeyi başardılar. Aslında, kurtarma operasyonlarına çekilmemek için göçmen teknelerinden aktif olarak bir şekilde saklanıyorlar. Kurtarma çabalarını yavaşlatan – aktif ve bilinçli olarak yavaşlatan – bir stratejinin nasıl oluşturulduğunu görebiliriz.”
Yarın (Pazartesi) gözler sorumlu olduğu iddia edilen Mısırlı kaçakçılık çetesinden dokuz zanlının sorgusunda olacak.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***