YORUM | HASAN CÜCÜK
Ligdeki konumlarından bağımsız olarak Galatasaray – Fenerbahçe derbileri her zaman ilgi çeker. Her iki takım için aslında lig salı günü bitti. Ankaragücü deplasmanından farklı galibiyetle dönen sarı-kırmızılar şampiyonluğunu ilan etmişti. Elbette şampiyonluğu 50 bin taraftarının önünde kutlarken, bir derbi galibiyeti hediye etmek için mücadele edecekti. Fenerbahçe cephesinde ise farklı duygular vardı. Giden şampiyonluğun telafi mümkün değildi ama en azından sezonu bir derbi galibiyetiyle bitirmek gönlü kırık taraftarına bir teselli olacaktı.
Her alanda koşar adım geriye giden Türkiye’de futbol da nasibini alıyor. Son yıllarda Avrupa’daki kötü karnemiz ortada. Artık şampiyonumuz Şampiyonlar Ligi gruplarına direkt katılamıyor. Lig ikincisinin de Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ettiği yıllar geride kaldı. Lig şampiyonumuz Galatasaray, 2023-24 sezonu Şampiyonlar Ligi gruplarına kalmak için 3 ön eleme maçı oynayacak. Bu madalyonun bir yüzü. Bir de diğer yüzü var. Kazananı tebrik etme gibi bir hasletimiz bulunmuyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde şampiyonluğunu ilan eden takım, bir sonraki maçında rakip oyuncuların alkışları arasında sahaya çıkar. Günlerdir ‘Fenerbahçe alkışlayacak mı?’ tartışması yapıldı. Türkiye standartlarında mümkün olmayan beyhude beklenti, boş çıktı. Oysa alkışlamak fair play adına güzel bir davranış olarak ezeli rekabette yerini alırdı.
Ligin ilk yarısındaki maçın bir tekrarını yaşadık. Okan Buruk, Fenerbahçe’yi çözmenin rahatlığını yaşıyor. Fenerbahçe, sezon başından itibaren defans arkasına atılan toplara çare üretemedi. İki yavaş stoper geriye koşmakta aheste kalınca hızlı forvetler bu zaafı sezon boyunca iyi değerlendirdi. Kadıköy’deki ilk maçın taktiğiyle rakibini misafir eden Okan Buruk, Mertens yerine o maçın yıldızlarından Barış Alper’i ilk 11’de sahaya sürdü. Nitekim ilk devre gelen gol aynı taktiğin ürünüydü. Barış Alper’in kafa pasıyla defansın arkasına gönderdiği topu Zaniolo ağlarla buluşturmakta zorlanmadı.
Şampiyonluk moraline saha ve seyirci avantajını ekleyen Galatasaray, rakibine göre çok daha etkiliydi. Hızlı toplarla Fenerbahçe kalesine gitme taktiğini başarıyla uyguladılar. Fenerbahçe her ne kadar topa hakim olsa da gol pozisyonu bulmakta zorlandı. İlk devre kaleye sadece 3 şut gönderirken, isabet kaydedemedi. Muslera sezonun en rahat ilk devresini oynadı. Fenerbahçeli oyuncular maça konsantre olmakta zorlandı. Moral bozukluğu yüzlerinden okunuyordu. Hani olmaz ya Galatasaray, ‘maçı oynamayalım’ teklifiyle gelse Fenerbahçe asla hayır demezdi.
İkinci devrede de aynı görüntü vardı. Fenerbahçe’nin forvetleri Valencia ve Batshuayi, rakip defansın içinde kayboldu. İki silahının suskunluğa bürünmesi gol ümitlerini tüketti. Fenerbahçe pozisyon bulmakta zorlanırken, Galatasaray’ın her atağında kalesinde tehlike yaşadı. Kaleci İrfan Can kaleyi bulan toplarda başarılı kurtarışlarla farkı önledi. Bazı pozisyonlarda ise Galatasaray forvetlerinin beceri eksikliğini not etmek gerekir. Skor olarak geride olan sarı-lacivertliler, 61. dakikada Luan Peres’in gördüğü kırmızı kartla 10 kişi kaldı. Bir anlamda bu dakikada Fenerbahçe için maç resmen olmasa da fiilen bitti. Nitekim 10 kişi kalan rakibine daha fazla baskı kuran Galatasaray, 71’de son haftalarda gollerini seriye bağlayan Mauro Icardi ile farkı ikiye çıkardı. 79’da bir kez daha sahneye çıkan Zaniolo skoru tayin etti.
Galatasaray şampiyonluğu derbi galibiyetiyle kutladı. Maç bir anlamda sezonun özeti oldu. Fenerbahçe son yıllarda rakibine kaptırdığı moral ve skor üstünlüğünü bu sezon da bozamadı. İki takım için sezon bitti ama yazılacak çok konu var.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***