– Türk Lirası’nda (TL) yaşanan değer kaybı dünya basınında geniş yer bulmaya devam ediyor. Reuters ajansı, “Türkiye’de yeni seçilen hükümet, her ne yöntemle olursa olsun, ülkenin para birimini sıkı bir biçimde dizginleme yönündeki 18 aylık maliyetli stratejisini terk ediyor gibi görünüyor” yorumu yaptı. Ajans, zayıf bir TL’nin ekonomik açıdan yol açacağı güçlükleri beş maddede sıraladı:
1) KURU SERBEST BIRAKMAK
Reuters’a göre, Türkiye’nin büyük bütçe açığı, enflasyon sorunu ve son birkaç yıldır uygulanan ‘son derece tartışmalı politikaların’ azalttığı döviz rezervleri, TL’deki düşüşün sürmesine sebep olacak çok sayıda sebep olduğu anlamına geliyor.
“Değer kaybının durup durmayacağını veya nerede duracağını kimse gerçekten bilmiyor” diyen ajans, “JPMorgan ve Goldman Sachs gibi Wall Street devlerinin analistleri ve vadeli döviz piyasaları uzmanlarının hepsi, doların TL karşısındaki değerinin 25’e, hatta 30’a kadar yükselebileceğini düşünüyor” ifadelerini kullandı.
Reuters, bu durumun yeni ‘rekorlar’ anlamına geleceğine dikkat çekerken, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) geçmişteki çalkantılı dönemlerde yaptığı gibi büyük faiz artışlarına gidip gitmeyeceğine ve hatta -Türkiye’deki yetkililerin uzun süredir gündemde olmadığı konusunda ısrar ettiği- sermaye kontrollerini uygulayıp uygulamayacağına bağlı olacak” yorumunu yaptı.
TCMB Başkanlığı’na önümüzdeki günlerde yeni bir ismin atanmasının beklendiğini hatırlatan ajans, JPMorgan’ın böyle bir değişiklik senaryosunda şu an yüzde 8.5 oranında olan faizin %25-%30 bandında çok büyük bir artış görmesini beklediğini belirtti.
2) ACI YOKSA KAZANIM DA YOK
Reuters’a göre, politika faizinde yapılması olası görülen keskin bir artış, tüketicilerin kemer sıkmasına yol açacağı ve şirketlerin de borçlanma maliyetlerini ciddi artıracak olması nedeniyle ekonomiyi hızla yeniden durma noktasına getirebilir; hatta daha da kötüsü, resesyona itebilir.
Ajans, TL’deki değer kaybının fiyat avantajı sağlayarak ihracatçıların ve turizmcilerin gelirini artırabileceğini, Maraş depremlerin ardından kamunun yapacağı inşaat harcamalarının da külfeti bir miktar azaltabileceği yorumunu yaptı.
Tellimer’den Hasnain Malik, “Faizlerde düzeltmeye gidilmesi, yani faizlerin artırılarak yüksek kredi büyümesinin kontrol altına alınması, devalüasyona kıyasla gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) açışından daha büyük bir risk yaratacaktır” dedi.
Reuters, Türkiye ekonomisinin son yıllarda çift haneli büyüme ve daralma oranları arasında gidip gelmesi nedeniyle ani yükseliş ve düşüş döngülerine alışkın olduğunu belirtti. Haberde, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Türkiye için 2023’te yüzde 2.7 büyüme beklediği de aktarıldı.
3) ENFLASYON ATAKLARI
“Enflasyonun daha geçen yıl yüzde 80’in üzerine çıktığı ülkede, TL’deki değer kaybı yeni bir artış endişesini güçlendirecektir” diyen Reuters, “Pazartesi günü açıklanan veri, manşet enflasyonun %40’ın altına indiğini gösterdi ama bu biraz da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçime giderken doğalgazı ücretsiz yapmasıyla gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
Ajansın görüştüğü ekonomistler ise Türkiye’de enflasyonun daha da yükselmesini beklediklerini söyledi. Malik, ücretsiz doğalgaz uygulamasının bitmesi ve döviz hareketlerinin sistem içinde etkilerini göstermesiyle, enflasyonun geçen sene görülen zirve seviyelere yeniden zıplayabileceğini söyledi.
Varlık yöneticisi Abrdn’de gelişmekte olan ülke tahvil piyasalarından sorumlu Kieren Curtis ise TL’nin bu haftaki değer kaybı hakkında “Önlenemeyecek bir gelişmeydi” derken, “Enflasyon yükselecek, dolayısıyla faiz artırımlarında büyük ölçekli bir artırıma gidilmedikçe enflasyonun seyrini neyin tersine çevirebileceğini söylemek zor” ifadelerini kullandı.
4) MUHASEBE SORUNLARI
Reuters, Türkiye’nin şu an TL değer kaybederken karşı karşıya bulunduğu maliyetlerden bir diğerinin de, kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarını karşılamak olduğunu yazdı. Kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global’de kıdemli analist olan Frank Gill, dolar/TL’nin 26.5 seviyesine yükselmesi halinde Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçildiği seçimlere kıyasla TL’nin yüzde 20 değer yitirmiş olacağına dikkat çekerek, bu kur hareketinin sadece KKM’de devlete yaratacağı maliyetin GSYH’nin yüzde 3’üne yaklaşacağını belirtti. Gill, bu maliyetin dolar ya da eurodan çok TL olarak mevduat sahiplerine ödeneceğine ve maliyeti Hazine ile TCMB’nin aralarında bölüşeceğine dikkat çekti.
5) BORÇ İKİLEMİ
Reuters’a göre, bir diğer büyük sorun da, Türkiye’de devletin, şirketlerin ve hanelerin kullanmış olduğu, 100 milyar dolara tekabül eden döviz cinsinden borçlar. Ajans, ürünleri dolarla satılmayan şirketler için bu borçları ödemenin artık daha maliyetli geleceğine dikkat çekti. Borcun geri ödenememesi halinde, borçları veren bankalar kendilerini bu olasılığa karşı korumaya almamışlar ise bilançolarında oluşacak açıklar nedeniyle zorluk yaşayacak.
Ajansa göre, bu durumun daha büyük sonuçları da olabilir. Yatırım yönetim şirketi NinetyOne’da görevli fon yöneticileri, temerrüt riski altında olan CCC kredi notuna sahip ülkeler hariç tutulduğunda gelecek dört yılda vadesi dolacak “yüksek faizli borçların” %60’ının Türkiye tarafından ödeneceğini tahmin ediyorlar. (DIŞ HABERLER)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***