AMED – Licê’de 14 yaşındaki Y.D.’ye işkence soruşturmasında tutuklanan 3 polisin tahliye kararının hukuksuz olduğunu söyleyen Amed Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, “Faili kolluk görevlisi olan dosyaların tamamında ayrıcalıklı bir yargılama usulü uygulanıyor” dedi.
Amed’in Licê (Lice) ilçesinde 21 Mart’ta 14 yaşındaki Y.D.’nin kaçırılması ve işkenceye maruz bırakılmasına dair soruşturma kapsamında şüpheli 5 polis hakkında “Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçu kapsamında iddianame hazırlandı. Tutuklu 3 polis, itirazın ardından Diyarbakır 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “işkence suçunun unsurları oluşmadığı” gerekçesiyle tahliye edildi. Amed Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir ve Y.D.’nin babası Yılmaz D., verilen kararı değerlendirdi.
‘İŞKENCE OLMASINA RAĞMEN İŞKENCE SUÇUNDAN YARGILANMADILAR!’
Amed Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, sürecin ilk zamanlarını hatırlatarak, “Yargılamanın başından beri ifade ettiğimiz husus; hukuk dışı alıkonulan, fiziki ve sosyal davranışlarla şiddete maruz bırakılan bir çocuk açısından yaşananlar işkence suçunu oluşturur” ifadelerinde bulundu.
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ve Anayasa’nın 17’nci maddesinin açık bir şekilde işkenceyi mutlak bir şekilde yasakladığını hatırlatan Özdemir, mağdur çocuğun insani açıdan kötü muamele diye tarif edebilecek, “İşkence Kötü Muamele ve İnsanlık Dışı Yasağını” ihlal edecek şekilde şiddete maruz bırakıldığını suç duyurularında dile getirdiklerini söyledi.
‘YARGI TARAFINDAN KORUNUYORLAR’
Savcılık makamının özellikle soruşturma aşamasında işkence suçunun tanımı üzerinden bir yargılama faaliyetine başvurmadığını belirten Özdemir, “Özellikle 3 polis memurunun tutuklanmasının sonraki sürecinde iki polis memuru hakkında verilen yakalama kararı, sonrasında iki polis memurunun serbest bırakılması ve akabinde de hazırlanan iddianameyle polis memurlarının ayrıcalıklı bir şekilde yargılama usullerine tabi tutulduklarını, yargı makamları tarafından korunaklı bir şekilde serbest bırakılmalarının amaçlandığı bizlere gösterildi” dedi.
‘GÖREVSİZLİK KARARI’
İddianame kapsamında sadece “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” üzerinden bir suçlamanın isnat edildiğini ve sanık polis memurlarının cezalandırılmasının talep edildiğini aktaran Özdemir, “Halbuki sanık polis memurlarından 3’ü soruşturma aşamasında ‘kasten görevin gerektirdiği nüfusu kötüye kullanmak’ suretiyle insan yaralama suçundan tutuklanmışlardı. Bu 3 polis memuru hakkındaki tutuklama kararı, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçu yönünden verilmedi ve Sulh Ceza Hakimliği tarafından bu tutuklama talebi reddedilmişti. İddianamede, sadece ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu’ yönünden bir cezalandırma talep ettiği için savcılık makamı, iddianamenin kabulüyle birlikte polis memurlarının mahkeme tarafından serbest bırakılacaklarını, tahliye edileceklerini ön görmüştü. Fakat Lice Asliye Ceza Mahkemesi iddianamenin Diyarbakır Barosu olarak bizim talebimiz doğrultusunda işkence suç tanımına yer verilmemesinden ötürü olarak iadesine karar verdi. Savcılık makamının itirazı sonrasında mahkeme iddianameyi kabul etmek zorunda kaldı, fakat tensiple yine aynı şekilde işkence suçundan yargılamanın yürütülmesi gerektiğini belirterek, Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girdiğini ifade etti ve görevsizlik kararı verdi. Bununla birlikte de tutuklu olan polis memurlarının tutuk halinin devamına karar verdi. Fakat Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi savcılık makamını soruşturma aşamasında işkence suçunun tanımına verildiği ölçüde verilere ilişkin araştırma yapmadığını, mağdur çocuğun anlatımlarının tek başına sistematik ve belli yoğunluk üzerinde işkenceyi içerir şiddet eylemlerine yer vermediğine ifade ederek, bu yargılama kapsamında işkence suçu yönünden yargılanmanın yapılmasının gerekli olmadığını ifade ederek görevsizlik kararı verdi” ifadelerini kullandı.
‘FAİL KOLLUK OLUNCA AYRICALIKLI YARGILAMA OLUYOR!’
Özdemir, dosyanın başından beri sanık polis memurlarının serbest bırakılmaları için kararlar alındığına dikkati çekerek, yargılanmanın başından itibaren savcılık makamının hazırlamış olduğu bir iddianameyle polis memurlarının bir an önce serbest bırakılması ve aklanmasının istenildiğini söyledi. Özdemir, “Daha az ceza alarak mevcut pozisyonda eyleme uygun suç tanımı üzerinden yargılanmaması için çok katmanlı şekilde kararlar alındı ve süreç takip edildi. Bu kendi içerisinde, esasında cezasızlık politikasının gereğidir. Geçmişte ve bugün gördüğümüz üzere faili kolluk görevlisi olan dosyaların tamamında ayrıcalıklı bir yargılama usulü uygulanıyor. Koruma tedbirlerine başvurulmuyor” dedi.
SÜREÇ SABOTE EDİLİYOR
Polis memurlarının yargılandığı dosya kapsamında, esasında aklayıcı bir takım kararlar verilerek, sürecin sabote edildiğini söyleyen Özdemir, bu nedenle de hukuka uygun olmayacak şekilde yargılamalarla neticelendirildiğini belirtti. Özdemir, “Dosya kapsamında polis memurlarının ‘işkence’ suçu yönünden yargılanması gerekirken sadece ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçu yönünden yargılanmalarına devam etme noktasında verilen görevsizlik kararı ve bu noktada verilen tahliye kararı esasında kendi içinde hukuksuz, İşkence, Kötü Muamele Yasağını ihlal edici boyuttadır” şeklinde konuştu.
‘CEZASIZLIK POLİTİKALARI FAİL POLİSE MEŞRUİYET KAZANDIRIYOR’
Faili kolluk görevlisi olan tüm dosyalarda cezasızlık politikasının uygulandığını belirten Özdemir, 90’lı yıllardan bu yana zorla kaybettirme, faili meçhul cinayetler gibi durumlarda yargının pasif olduğunu hatırlattı. Özdemir, “Bu pasif hal kendi içerisinde yargı pratiği üzerinden bakıldığında ayrıcalıklı bir yargılama usulü üzerinden faillerin korunduğunu, eyleme uygun suç tanımı üzerinden faillerin yargılanmamasının, daha az cezai yaptırımlara maruz bırakılmasının kendi içerisinde yargılamanın caydırıcı unsuru veya alınan mahkûmiyet kararının caydırıcılığının önüne geçildiğini bizlere göstermektedir. Bu durum kendi içerisinde yapılan fail konumunda bulunan polis memurlarının meşruiyet kazanmasına sebebiyet vermektedir” dedi.
‘EYLEME UYGUN SUÇ TANIMI YÖNÜNDEN YARGILANMAMALILAR’
Yargılamaların kişiye bağlı olmaksızın yasalar çerçevesinde oluşması gerektiğini vurgulayan Özdemir, “Dosya kapsamları, delil içerikleri, mağdur anlatımları, kendi içerisinde yok sayılarak faillerin kimliğine bağlı olarak yargılama usulleri belirlenmekte, alınan kararlar da bu noktada yargılamayı sonuçsuz bırakmaktadır. Bu bir bütünen 90’lardan bugüne cezasızlık politikasının bugüne geldiği aşamayı bizlere göstermektedir. Biz biran önce onarıcı adalet ilkesi kapsamında faillerin kim olduğuna bakılmaksızın yargılama süreçlerini adil, hukuka uygun bir şekilde yürütüldüğü yargılama süreçlerini takip etmek istiyoruz. Bu noktadaki beklentimiz eyleme uygun suç tanımı yönünden faillerin yargılanması, haklarında koruma tedbirlerinin uygulanması ve yargılamanın adil ve adalete erişim noktasında hiç kimsede tereddüt oluşturmayacak şekilde yürütülerek neticelendirilmesidir” diye belirtti.
‘YARGILANMALARI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ’
Yargılamanın, Diyarbakır 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar sonrasında Lice Asli Ceza Mahkemesi tarafından yürütüleceğini aktaran Özdemir, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz yargılamanın bir bütünen etkin olmayan yargılama süreçleri üzerinden yürütüldüğünü ve bu noktada işkence suçunun unsurlarının oluşmasına karşın farklı suç tipleri yönünden yargılamanın yapılmasına karşın savunmalarımızı geliştireceğiz. Mahkemeden aynı şekilde görevsizlik kararı vermesini, işkence kötü muamele insanlık dışı yasağını ihlal edici eylemlerinin doğru suç tanımları üzerinden yargılamaya dönüşmesini ve alınacak olunan kararın da mevcut durumu itibariyle polis memurlarının cezalandırılması olması noktasında mücadelemiz sürecektir.”
‘POLİS OLDUKLARI İÇİN KORUNUYORLAR’
Kararı kabul etmediklerini söyleyen Y.D’nin babası Yılmaz D. ise, “Bu karara karşıyız bazı mercilere de başvurduk. Çocuğum hala psikolojik tedavi görüyor, durumu da iyi değil. Bu kararı kabullenmiyoruz. Hakim, savcılar Diyarbakır’da kendi yetkilerini kullanarak bu kararı vermişler. Fail polis olduğu için korunuyor, polis olmasaydı başkası olsaydı böyle olmazdı. Çocuğuma bunları yaşatanların ağır cezada yargılanmasını istiyorum. Bu bir haksızlıktır, kendi yetkilerini kullanarak bunu yapıyorlar. Failler yargılanana kadar mücadelemiz sonuna kadar sürecek” dedi.
MA / Eylem Akdağ
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***